T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Derin devlete sondaj

Gazeteci Saygı Öztürk'ün, "Devletin Derinliklerinde" adlı ilk kitabında aktarılanlar, "Bu ülkede böyle şeyler de mi oldu?" dedirtecek cinsten...

Türkiye'deki derin ilişkilerin anlatıldığı kitaplara bir yenisi daha eklendi. Ankara'da uzun yıllar gazetecilik yapan Saygı Öztürk'ün, kaleme aldığı "Devletin Derinliklerinde", PKK ile mücadelede MİT, asker ve polis arasındaki çatışmalara varan görüş ayrılıkları, başarısızlıkla sonuçlanan Abdullah Öcalan suikastları hakkında önemli ayrıntılar yer alıyor. Kamuoyunda tartışılan konuları akıcı bir dille anlatan Öztürk'ün kitabı, her biri farklı yerlerde hatta birbirine düşman olan isimlerin bir dönem aralarında ne kadar yakın ilişkiler olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

PKK'nın eylemlerinin en yoğun olduğu 1993 yılında Abdullah Öcalan'ı öldürmek için çeşitli birimlerin adeta birbiriyle yarıştığını kaydeden Öztürk, Başbakanlık'ta yapılan "Apo Zirvesi"nde Öcalan'ın öldürülmesine karar verildiği ve eylemi bütün birimlerin ortak yapması kararı alındığını belirtiyor.

Öztürk, Eken ile eski MİT'çi Mehmet Eymür arasındaki dostluğun zamanla husumete dönüştüğünü çarpıcı bir dille anlatıyor.

Öztürk, Başbakanlık'ta yapılan "Apo Zirvesi"nin ardından birlikte çalışan Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet'in Ankara'daki Atatürk Orman Çiftliği'nin içinde bulunan Fişek Fabrikası'nda bir araya gelerek planlar yaptığını anlatıyor. Özdürk, kitabında bir ölmemiş bir ajan adına eşinin mevlit bile okuttuğunu yazıyor.

Mehmet Ağar'a 4 torba dolar

Öcalan'ın öldürülmesi için istihbarat ve güvenlik güçlerinin İsrail istihbarat birimleriyle yaptığı işbirliği, suikast için İsrail'den 50 milyon dolara alınan ve bazıları hâlâ kayıp olan silahlar için yapılan ödemenin, dönemin başbakanı DYP lideri Tansu Çiller'in emri ile MİT örtülü ödeneğinden gerçekleştiğini belirten Öztürk, silahların alımının bizzat dönemin Enniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar tarafından yapıldığı bilgisini veriyor. Öztürk, silahlar için yapılacak ödemenin ilk taksidi olan 12 milyon 500 bin doların 4 torba içerisinde Ağar'a teslim edildiğini savunuyor.

Ölümü hâlâ bir sır olan eski JİTEM'ci Ahmet Cem Ersever'in ölümü ile "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım arasındaki ilişkiyi Öztürk kitabta şöyle anlatıyor:

"Cem Ersever'in cesedi, 4 Kasım 1993'te Ankara Elmadağ'da bulundu. Elleri arkasından bağlanmış kafasına iki kurşun sıkılmıştı. Mustaf Deniz'in cesedi Polatlı Avcılar Köyü yakınında çobanlar tarafından bulundu. Onun da kafasına kurşun sıkılmıştı. Neval Boz'un cesedi ise, İstanbul-Ankara otoyolu üzerinde 9 Kasım'da bulundu. Üçgen tamamlanmıştı. O günlerde dikkatlerden kaçan bir ayrıntı vardı. Cem Ersever'in kullandığı mobil telefon daha sonra 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'a geçmişti."

Susurluk bir kaza mıydı?

3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk'ta meydana gelen ve gündeme bomba gibi düşen kaza hakkında ilginç bir ayrıntıya kitabında yer veren Saygı Öztürk, Susurluk'ta kaza yapan Mercedes'in sürekli takip edildiğini kaydediyor. Öztürk, Susurluk olayının çarpıcı boyutlarını kitabında ilginç analizlerle dile getiriyor.

EKEN'İN PKK UYARISI

Bugünlerde tekrar gündeme gelen PKK'nın siyasallaşmasıyla ilgili halen cezaevinde yatan eski MİT'çi Korkut Eken'in, 1993 yılında yaptığı uyarıyı Öztürk şöyle anlatıyor kitabında: "Terör örgütünün başı öldürülürse örgütün çökeceğine inanıyorum. Eruh-Şemdinli baskınından sonra PKK'lılara inanılmaz destekler verilmeye başladı. Bu destek giderek artıyor. Yaralı PKK'lıların yabancı ülke helikopterleriyle kaçırıldığını, onlara gıda ve tıbbi malzeme yardımı yapıldığını biliyoruz. Bunun arkasından siyasallaşma süreci gelecek. Bu, silahlı mücadeleden çok daha tehlikeli ve karşı mücadelesi zor olanıdır."



14 Nisan 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED