AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Büyükelçi haklı...

İddia, televizyonlarda da sık sık gördüğümüz emekli büyükelçiye ait; "Kemalizm, statükocuların son sığınağı oldu" diyordu.

Kemalizm'i "Atatürkçülük"ten ayırıyordu tabii; Atatürkçülük büyüme, atılım ve çağdaşlaşma hedefiydi ona göre, Kemalizm ise varolanla yetinme ve yerinde sayma.

Kendilerini "Kemalist" sıfatıyla taltif edenler, güç ilişkilerinin aynen muhafaza edilmesini savunurlar.

Değişime tahammül edemezler.

Demokrasiye, serbest piyasa ekonomisine ve Avrupa Birliği'yle izdivaca karşıdırlar.

Çok da haksız sayılmaz aslında.

Çünkü, asker ve sivil bürokratın, Köy Enstitüsü kökenli yarı aydınların, "halkçı" geçinen kasaba politikacılarının savunduğu bazı biçimsel ve totaliter düzenlemeler, uzun yıllar, "Atatürkçülük" sayıldı.

Oysa, Atatürkçülük değil, adlı adınca statükoculuktu.

Attila İlhan bir adım daha ileri gidiyor, "Hayır, İnönücülük'tür" diyor.

Attila İlhan bu konuda handiyse bir kamyon laf etti, isabet oranı yüksek yazılar yazdı; bir de kitap neşretti yanlış hatırlamıyorsam.

İnönü'nün Sovyetler Birliği pratiğinden mülhem "kültürel kalkınma projesi", Atatürkçülüğü eksen almış görünse de, temelde Mustafa Kemal'in yapmak istediklerinden farklıydı; kültürel üstyapı Batıcı, ama altyapıda olabildiğince totaliter ve içe kapanmacı...

Atatürk, meşruiyetini "Kuva-yı Milliye" ve ona ruhunu veren "Müdafaa-i Hukuk"tan alıyordu (En azından "Birinci Meclis" lağvedilinceye kadar böyleydi bu. Çünkü, Millî Mücadele'ye öncülük eden ilk Meclis, "militer" bir müdahaleyle alaşağı edilmiş, yerine "toplama" üyelerden oluşma bir Meclis kurulmuştu); İnönücülük düşüncesinin meşruiyet gereksinmesi yoktu; değerli ozan-yazar Ataol Behramoğlu'nun da altını çizdiği gibi, meşruiyeti belirleyen büyük ölçüde "güç ilişkileri"ydi.

Attila İlhan, "İnönücülük, totaliter bir ideolojidir" diyordu.

Halkın değer tercihlerine yabancılaşmış bir "kast"ın, tek parti diktatoryası sırasında ürettiği ve yarınların dinamizmini taşımaktan uzak, baskıcı, jakoben bir ideoloji...

Statükoculuğun şifreleri bu ideolojide gizli belki de, emekli büyükelçinin tavsifini doğru sayacak olursak.

Şöyle bir soru sorulabilir:

Acaba halef (İnönü), Atatürk'ün "çağdaşlaşma hedefini" doğru okuyamadı mı?

Mümkün.

Doğru okusaydı sonuç belki farklı olurdu ama, tarih kaçınılmaz olarak bu "sonuç"u da tasfiye ederdi. Çünkü realite, "CHP-bürokrasi-Kemalizm" eksenini hayatın dışına itti.

Statükocuların, bir bölüğü 28 Şubat sürecinde formüle edilmiş argümanlarla demokratikleşmeye ve Avrupa Birliği'ne direniyor olması, emekli büyükelçiyi haklı çıkarıyor ne yazık ki.


3 Haziran 2003
Salı
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED