AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
"Şâirlerin en garîbi öldü."

Ahmet Hamdi Tanpınar anlatıyor: "Frankfurt Seyahatnâmesi'nin çıktığı günlerde idi. Çok tehlikeli bir buhran geçirmişti. Doktorlar fazla sürmemek şartıyle ziyaretine müsaade ettikleri zaman Ahmed Kudsî ile beraber gittik. Yatakta ve çok mecalsizdi. Bizi her zamanki iltifatıyle: "Geliniz bakalım, sembolist şairler…" diye karşıladı. Güçlükle nefes alıyor, sık sık dalıyor, pek az konuşabiliyordu. Bir iki def'a artık öleceğinden bahsetti. Gitmek için ayağa kalktığımız zaman şu mısraı söyledi:

Şâirlerin en garîbi öldü.

Fakat bizi böyle üzüntü içinde göndermek istememiş olacak ki: "Kim imiş ölen…" diye alay etti." (Edebiyat Üzerine Makaleler, MEB, s. 317)

Tanpınar'ın bu tanıklığı sâyesinde Ahmet Hâşim'in topu topu on bir mısradan ibaret dört parçadan oluşan "Bitmemiş şiirler"ini bu "âzâde mısra" ile bitirmek gerekmiştir.

Yetmiş yıl önce, 4 Haziran 1933'te ölen Ahmet Hâşim, kendisini niçin "şâirlerin en garîbi" saymaktadır?

Bilindiği gibi, "garip" kelimesi, günlük dilde daha çok "tuhaf, aykırı, anlaşılması güç" anlamında kullanılmaktadır. Oysa, kelimenin bir de "gurbette olan, sılasından uzakta" anlamı vardır. Yunus Emre "Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin" derken, bu anlamına uygun bir manzara canlandırır.

Ahmet Hâşim, kelimenin her iki anlamıyla da kendisini "garip" saymakta haklıdır. Esasen, yeryüzü, insan için bir gurbet iken, Ahmet Hâşim, çok sevdiği annesini kaybettikten sonra getirildiği İstanbul'da gurbet içinde yeni bir gurbeti yaşamaya başlamıştır. Garipliğini gidermek ya da avutmak için yürümeye başladığı şiir vâdisinde de, dış dünyaya ve toplumsal-siyasal oluşumlara bakmak yerine, kendi hâtıralarına, hayâllerine ve tabiatın bu hâtıra ve hayâllere uygun düşen manzaralarına bakmayı tercih etmiştir. Bu tercihi yansıtan şiirleri garipsenip tepki çekince de, Şiirde Mânâ (Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar) adlı o ünlü yazısını yazmıştır.

M. Orhan Okay, 1 Haziran 2003 tarihli Zaman gazetesinin Kültür-Sanat sayfasında yayımlanan "Şairlerin en garibi öleli yetmiş yıl oldu" başlıklı yazısında, Ahmet Hâşim için, edebiyatımızın yenileşme yahut Batılılaşma dönemi olarak adlandırılan son yüz elli yılında, "şiirimizin talihini yükselten, ağır ağır merdivenlerin üst basamaklarına çıkaran birkaç büyük şairden biri, belki zaman olarak ilkidir." hükmünü veriyor. Bu hükmünü gerekçelendirirken de Haşim öncesinin toplu bir değerlendirmesini sunuyor: "Şinasi manzum makale yazar. Namık Kemal'in şiiri hitabettir. Servet-i Fünuncular gayretlerini imaja sarf edip mısraları tam bir nesir dili haline getirmeyi marifet sayarlar. Belki lirizmin etrafında en çok dolanmış olan Abdülhak Hamid'in ise "mısra-ı berceste" meselesi bile olmamıştır. Bütün on dokuzuncu yüzyıl, şiirde bu düşüşün seyriyle geçer. İkinci Meşrutiyet sonrası hengâmesinde, başka bir şiir ustası, Yahya Kemal, henüz Fransa'dadır ve Türk şiirinin mimarisi için yeni bir plan çizmektedir."

Yazının son paragrafında şu ifade dikkatimi çekti: "…Haşim, yüz elli yıllık yenileşme dönemi şiirimizin ilk on, beş, hatta üç şairi arasında olmalıdır." Bu cümleyi okurken, sayının ondan beşe, sonra üçe in-diril-işi, kim bilir nasıl bir elemeyle gerçekleşiyor diye öyle meraklandım ki, anlatamam. Orhan Okay hocamızdan, bu merakımızı giderici çalışmalar beklemek hakkımızdır, sanıyorum. Kendisi de, Ahmet Haşim'i "ölümünün yetmişinci yılında hangi edebiyat dergilerimizin, hangi eğitim ve kültür kurumlarımızın hatırlayacağını merak ediyor"muş. Bakalım, göreceğiz. Yetmiş yıl önce Eyüp mezarlığına gömülen şairin son şiirlerinden biriyle bitirelim.

SÜVARİ

Şu bakır zirvelerin ardından
Bir süvari geliyor kan rengi.
Başlıyor şimdi melûl akşamda
Son ışıklarla bulutlar cengi!..

Bir bakır tasta alev şimdi havuz,
Suya saplandı kızıl mızraklar.
Açılıp kıvrılarak göklerde,
Uçuyor parçalanan bayraklar!


3 Haziran 2003
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED