Anlaşılan o ki hükümetin askerle ilişkilerinin nasıl seyrettiği daha uzun bir süre spekülasyon konusu olmaya devam edecek. Türkiye'nin artık tartışılmaz hedefi olan Avrupa Birliği konusunun bile her defasında gidip, "asker ne diyor?" sorusuna dayanmasını da bunun bir göstergesi saymak lazımdır. Hükümet tarafından hazırlanan 6. AB Uyum paketi de bugünlerde aynı polemiğin kıskacına alınmış görünüyor. Yani, TSK'nın pakette yer alan hususların bazılarına itirazı olduğu ve hükümetin de bu itirazlar karşısında geri adım attığı ya da atacağı varsayılıyor. AB gibi "sivil" bir devlet projesinin böylesine "askeri" bir zemine çekilmiş olması da tabii Türk demokrasisi adına ortaya ilginç bir tablo çıkartıyor.

Asker görüntüsü zarar veriyor

Dün, Madrid'e uçmadan önce görüştüğümüz Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de paket üzerindeki tartışmaların bu yönüne dikkat çekiyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun öneminin altını çiziyor ama AB'ye aday olan bir ülkede işlerin hala askerin istediği ya da istemediği şeylere göre yürütüleceğinin düşünülmesinin üyelik fikrine zarar verdiğini söylüyor. Gül'ün bu konudaki düşünceleri şöyle:

"AB demek sivil olmak, sivil idare demektir. Bir ülke, askeri itiraz etti diye bir adımı atmıyorsa ya da askeri istediği diye bir şeyi yapıyorsa o ülke zaten AB üyeliğini hak etmemiş demektir. Biz gayet tabii ki bir yasa çıkarken ilgili bütün kuruluşların görüşlerini alırız. Nitekim bu görüşler zaman zaman MGK'da da dile getiriliyor. İşlerimizi hala sivil unsurlar dışındaki kurumların içinde bulunduğu tartışmalara bağlarsak, bu Türkiye'nin AB'yi hak etmediğini gösterir. Hükümet olarak yürüdüğümüz bir yol ve vereceğimiz bir karar var..."

Bu kararın ne olduğu çok açık. Hükümet, bazı konularda itirazlar ve kaygılar olsa da 6. Uyum paketini Meclis'ten geçirecek.

Peki, olağanüstü MGK'da AB konusunun masaya yatırılması bu süreci etkileyecek mi? Dışişleri Bakanı "Herşey planlandığı gibi gidiyor ve gidecek. MGK toplantısı 6. Uyum Paketi'nin takvimini değiştirmez" diyor. Gül'ün ardından görüştüğümüz ve paketin "ikinci sahibi" olarak bilinen Adalet Bakanı Cemil Çiçek de bu konunun altını çiziyor: "MGK, AB konusunu genel bir perspektif olarak konuşacak. Hükümetin programı ise bütünüyle kendisine bağlı. Ulusal Programla ilgili çalışmalara paralel olarak tasarıyı Meclis'e sunacağız...."

6. paket de çıkacak 7. ve 8. paket de

Dışişleri Bakanı Gül, Bakanlar Kurulu'na da AB konusunda ayrıntılı bilgi sundu. Aslına bakılırsa 6. Uyum Paketi konusundaki spekülasyonlar biraz da, dış geziler nedeniyle bu brifinginin gecikmesi ve Bakan'ın aynı nedenle son MGK'ya katılamamasından kaynaklandı. Bu kopukluk dün giderildi ve Gül, kabineye son duruma ilişkin ayrıntılı bilgi sundu ve Avrupa'da artık aralarında muhafazakarların da Türkiye yanlısı güçlü bir destek dalgasının oluşturduğunu uzun uzun anlattı.

Bakan gerçekten de bu heyecanı fazlasıyla yaşıyor.... Ve, üyelik hedefi için yakın bir hedef ortaya koyuyor:

"40 yıllık Avrupa Birliği sürecinin son ve en önemli 2 ayına ulaşmış bulunuyoruz. Meclis'in açık olduğu bu dönemde Ulusal Programda vaadettiğimiz bütün hususları ard arda kanunlaştırıp, Kopenhag Siyasi Kriterleri konusundaki bütün eksiklerimizi tamamlayacağız. 2003'te bu bahis kapanacak ve 2004'te de üyelik müzakereleri için masaya oturacağız."

Bu noktada 6. Uyum Paketi konusundaki tartışmalara değinmek gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. Maddesinin kaldırılması gibi askerin itirazı olan hususlar bulunuyor. Bunlar bir engel teşkil edebilir mi?

"Endişeye mahal yok. TCK'da terörle mücadele konusunda caydırıcı olacak başka maddeler bulunuyor. Eğer, çok büyük problemler yaşanacak olursa da Meclis duruma göre yeni kanunlar çıkartır."

Bu sözlerden sonra 6. paketin akıbetiyle ilgili tartışmaları geride bırakmak gerekiyor. Dışişleri Bakanı Gül de bu noktanın altını kalınca çizerek şunları söylüyor:

"AB, ellerimizi uzatıp tam parmaklarımızla değebileceğimiz kadar bize yakınken bunu kaybedecek değiliz. Süreç planlandığı gibi işleyecektir. 6. paketi de çıkartacağız, ardından yedinci ve sekizinci paketleri de... "

Gül'ün sözleri tartışmalara son nokta anlamını taşıyor. Bu sözler bir de önümüzdeki yazın AB yolunda yorucu bir koşuya sahne olacağını gösteriyor.

MUSTAFA KARAALİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu