AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

E K O N O M İ
Banka sektöründe milli
sermaye hakim olmalı

Asya Finans Genel Müdürü Ünal Kabaca: Türkiye'nin Arjantin gibi olmaması bankacılık sistemine milli sermayenin hakim olması sayesinde. Yabancı bankaların payı yüzde 50'lerde olsaydı, reel sektör ayakta kalabilir miydi?

  • Yılmaz YILDIZ / İSTANBUL
    2001 krizinden en çok etkilenen sektörlerden biri olan mali kesim, son iki yıldır toparlanma sürecine girdi. Mali kesimin son durumu hakkında, Asya Finans'ın Genel Müdürü Ünal Kabaca ile konuştuk.

    Kriz sonrasında bankalarla özel finans kurumlarının gelişimi arasında bir kıyaslama yapar mısınız?

    2001 krizi asıl mali kesimin kriziydi. Bu kriz sırasında 20'nin üzerinde banka sistemden çıkarıldı. Finans kurumlarından da bir finans kurumu sistem dışı kaldı. 5 tane finans kurumu kaldı. Finans kurumlarının topladığı fonların miktarı 1,1 milyar dolara kadar geriledi. Kriz sırasında müşterinin mağdur edilmemesi, herkesin taleplerinin karşılanması krizden sonra tekrar ciddi bir temayülün oluşmasını sağladı. Şu anda 5 finans kuruluşunun topladığı fonlar ekim ayı sonu itibariyle 3 milyar 950 milyon dolar olarak gerçekleşti. Şu konuştuğumuz tarihte de 4 milyar dolara ulaştı. 4 yılda 4 kat artış göstermiş dolar bazında.

    Yapı Kredi'ye birşey olmaz

    Çukurova Grubu'nun borçlarını ödeyememesi ve Yapı Kredi'nin satılması sektörü nasıl etkiler?

    Yapı Kredi köklü bir banka. Tecrübesi olan bir banka. Özellikle bireysel alanda ciddi bir pazar payına sahip. Sektör olarak baktığımızda yüzde 10'lara varan bir pazar payı. Yapı Kredi'nin başına bir şey gelecek diye düşünmüyoruz ancak bir satış işlemi gerçekleşebilir. Yabancı bir banka veya bir grup alırsa, şu an sektörde yüzde 2,5 olan yabancı bankaların payı, bir anda yüzde 10 artar ki, bu önemli.

    Milli bankacılık önemli

    Bu durum sıkıntı oluşturur mu?

    Sıkıntı değil ama milli bankacılığı da gözardı etmemek gerekir. Yabancılar da mutlaka dünyanın her yerinde olduğu gibi faaliyet göstermeli ama rekabete dayalı bir yapı oluşmalı. Yani belirli bir ağırlığı olduğunda, yarın öbür gün dış ülkeler tarafından, 'Türkiye'nin durumu kötüye gidiyor, kredileri kesin' yahut da 'faaliyeti durdurun', 'şunu yapmayın' diye bir karar alınması halinde kendi merkezleri tarafından bunun ekonomiye yansıması çok farklı olacaktır. Tahmin ediyorum ki, bu dengeleri ilgililer de koruyacaktır. Çünkü aynı yapı Arjantin'da yaşandı.

    Aynı dönemlerde krize girdik. Türkiye'nin Arjantin gibi olmamasının en önemli sebebi bankacılık sistemine milli sermayenin hakim olması. Bu pek fazla dile getirilmedi. Yabancı bankaların payı yüzde 50'lerde olsaydı, nasıl olurdu? O zaman reel sektör ayakta kalabilir miydi? Bunların hepsinin analiz edilmesi lazım.

    Toplam mevduat 125 milyar dolara yükseldi

    Bankalarda şu anki mevduat durumu nasıl?

    Krizde bankaların mevduatlarında da ciddi gerilemeler olmuştu. Bugün gelinen noktada ise bankaların toplam mevduatının 125 milyar dolarla çıktığını görüyoruz. Finans kurumlarının buradaki payı yüzde 3,2 civarında. Önceden yüzde ikilerin altındaydı. Önümüzdeki orta vadede yüzde beşlere çıkar diye düşünüyoruz.

    Asya Finans'ın geldiği nokta?

    Bizim, şu an şube sayımız 58. Yıl sonu hedefimiz 62 şubeye ulaşmak. Rakamsal olarak topladığımız cari ve katılma hesapları da ekim sonu itibariyle 1 milyar doları aşmış durumda. Finans kurumları içerisinde toplanan fonlar bakımından ilk sıradayız. Bu yıl sermaye arttırımı gündeme geldi. 60 trilyon liradan 120 trilyon liraya çıkarıyoruz.

    Türkiye ekonomisi mortgage'e hazır değil

    Kira öder gibi ev sahibi olma imkanı sağlayacak mortgage sisteminin şu an için realize edilebileceğine inanıyor musunuz?

    Öncelikle enflasyonun yüzde 5'in altına inmesi lazım. İkincil piyasanın gelişmesi kesinlikle şart. Birisini 30 yıllığına fonladınız ama bunu istediğiniz zaman likidite edebilmeniz lazım. O da daha uzun vadeli ekonomik projeksiyon yapmayla ilgili. Şu an bankalardaki mevduatlara bakın, halkımız bir, iki ay vadeli tutuyor. Daha uzun vadeyi düşünmüyorlar. Demekki biraz daha bir takım taşların oturması gerekiyor. Mali kesimin buna hazır olmadığından değil tamamen ekonomik şartlarla ilgili. Eğer ortamı uygun görürlerse bütün bankalar girer bu işe. Bence 2005'e kadar kanuni altyapı hazır hale gelir ama işlerlik olarak çok efektif olacağını düşünmüyorum. 2006'dan itibaren bakarız. Gelişmelere bağlı tamamen.



  • 26 Aralık 2004
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED