AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Erdoğan rüzgârı!

Bu yazıyı sizlere Şam'dan yazıyorum. Buraya bir grup Türk meslektaşla birlikte gelmiştik. Başbakan Erdoğan ise çarşamba ve perşembe buradaydı. Suriyeliler Erdoğan'ı en üst düzeyde ağırladı.

Sayın Başbakan bir cumhurbaşkanı muamelesi gördü. Başkan Esad kişisel olarak Erdoğan ile ilgilendi.

Bayan Esad ise 3 gün önce doğum yapmış olmasına rağmen Emine Hanım ve kızı ile yakından ilgilendi ve birlikte çarşıya bile çıktılar.

Suriyeliler daha önce de Abdullah Gül'ün Başbakan olarak Ocak 2003'te Şam ziyaretine büyük değer biçmişlerdi.

Yanlış hatırlamıyorsam Başbakan Miro 22 bakanı ile birlike Gül'ü karşılamaya gelmişti havaalanına.

Gül ve Erdoğan'ın resmi olarak ziyaret ettikleri ilk Arap ülkesi Suriye. Bunun çok önemli bir anlamı var.

İki yıldır ve ısrarlı çağrılara rağmen İsrail'e gitmeyen Gül Suriye'ye 3 kez geldi.

Erdoğan, ise hem Şaron'a 'gelme' dedi hem de Suriye'ye kalabalık bir medya ve işadamı grubu ile geldi...

Suriyeliler tüm bu jestlerin farkında ve bilincinde. Tıpkı Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Hafız Esad'ın cenaze törenine katılması gibi...

O zaman da söylemiştim. Suriyeliler mutlaka bu jestlerin karşılığını verir. Merak edenler Güneri Civaoğlu'nun 11 Haziran 2000'de Milliyet'teki köşe yazısına bakar. Sayın Civaoğlu, köşesinde değerlendirmelerime yer vererek, Suriye-Türkiye ilişkilerinin geleceğini yazmıştı. Yani bugünkü durumunu.

Suriye'de ve tabii Arap dünyasında herkes 1 Mart sonrasında Türkiye'nin ne denli saygın bir ülke haline geldiğinin farkında.

Başbakan'ın İsrail'e ve Amerika'ya yönelik sert ama haklı eleştirileri yalnız Suriye'de değil tüm Arap ve müslüman ülkelerde inanılmaz bir şekilde yankı buluyor.

Başbakanın Şam ziyareti yalnız Suriye değil tüm Arap medyasında çok büyük yankı buldu...

Arap halkları Erdoğan'ı ve Türkiye'yi yakından izliyor. Bu nedenle AB'nin Türkiye ile üyelik görüşmelerine başlama kararını sevinçle karşılıyorlar.

Suriyeliler ise Türkiye'nin AB'ye girmesiyle Avrupa'ya komşu olacakları için bir kat daha fazla sevinçli. Bu sevinçle Suriyeliler Erdoğan'ın ve Türkiye'nin tüm AB ve bölge politikalarına destek veriyor.

Şam ile Ankara, başta Irak ve Filistin olmak üzere bölgenin tüm sorunları ile ilgili neredeyse aynı düşünceleri paylaşıyor. Bu nedenle Başkan Esad, Ankara'ya geldiğinde Türkiye'nin arabuluculuğuna hiç tereddütsüz 'evet' dedi.

Bundan ve Türkiye'nin bölgede giderek artan prestij ve saygınlığından rahatsız olan İsrail, Erdoğan'ın arabuluculuğuna 'hayır' dedi ve hemen Hamas liderleri Ahmet Yasin ve Rantisi'yi öldürdü...

Buna tepki olarak Erdoğan, İsrail'i terörizmle suçlayınca bazı çevreler bundan rahatsız oldu. Aynı çevreler Türkiye'nin Arap ülkeleri ve özellikle Suriye ile ilişkilerini geliştirmesinden rahatsız oluyor.

Çünkü ABD ve İsrail de rahatsız oluyor.

ABD ve İsrail ise Suriye ve İran'ı tehdit edip duruyor.

Her iki ülke Türkiye'nin komşusu ve dostu. Bu dostluk ABD, İsrail ve yandaşlarını tedirgin ediyor ve korkutuyor. Oysa Ankara'nın Şam ve Tahran ile ilişkileri hiç bir zaman başka ülkelere karşı düşünülmemiştir.

Başka bir deyişle Türkiye'nin Suriye ya da İran ile yakınlaşması ve dostluğu ne İsrail'e ne de Amerika'ya karşı. Olsa olsa haksızlık ve zulüme karşı...

Belki de İsrail, Amerika ve yandaşları bu nedenle Ankara -Şam yakınlaşmasından tedirgin oluyor. Oysa Ankara -Şam yakınlaşması tam tersine ABD ve batıyı sevindirmelidir. Çünkü bölgenin gerçek anlamda iki laik ülkesi Türkiye ve Suriye'dir.

Hani bir zamanlar Türk halkına yuttururlardı ya: Türkiye ve İsrail.

İsrail yüzde yüz bir din devletidir. Ve laiklik ile hiç bir ilgisi yoktur.

Demokrasiye gelince.

İsrail gerçek anlamda demokratik bir ülke değil.

Askeri ve Siyonist ideoloji ile beslenen bir siyasal yapı asla demokrat olamaz. Demokrasi yalnız sandığa gitmek değildir. Demokrasi toplumsal ve insancıl bir kültürdür. Demokrasinin özünde, karşı tarafa saygı göstermek ve onu sevmek var ve olmalıdır.

Bu duyguların İsrail toplumunda var olduğunu söyleyenlerin aklından şüphe etmek gerekir.

Suriye'ye gelince;

Otuz yıllık kapalı ve anti-demokratik bir yapıyı devralan genç Başkan Beşşar Esad ülkesini ve toplumunu demokratikleştirmek ve özgürleştirmek için büyük bir çaba içinde...

BOP ile bölgeye demokrasi ve özgürlüğü getirmek istediğini söyleyen Amerika genç Esad'a savaş açmış durumda. Suriye'de her şeyin dört dörtlük olduğunu söylemek imkansız. Ama Beşşar Esad samimi bir şekilde çaba harcıyor.

Genç Esad Türkiye deneyimlerinden ve bu ülke ile yakınlaşmasından çok şey öğreniyor.

Türkiye ise Esad'a yardımcı olduğu sürece iki ülkenin dostluğu bölgede yeni rüzgarlar estirecek.

İşte bu nedenle Brüksel sonrası Şam ziyaretini ve bu ziyaretin politik, ekonomik ve en önemlisi insani boyut ve sonuçlarını çok önemsiyorum.

Çünkü Erdoğanlar ile Esadlar artık kapı komşu hem de akraba iki aile gibiler!


26 Aralık 2004
Pazar
 
Dr. HÜSNÜ MAHALLİ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED