AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Orkestrada düzensizliğe yer yoktur

Necip Fazıl'ın "Sihirli Değnek" hikayesinde anlattığı gibi, tek tek birbirine aykırı sesler çıkaran orkestra üyelerinin, şefin gelip sopasını yukarıya kaldırır kaldırmaz, yüzlerce kişinin birden hiçbir uyumsuzluk ve düzensizliğe yer vermeyecek bir biçimde ona ayarlanması, aslında ekonomik, siyasal ya da gönüllü olsun, her kurum ve kuruluşa örnek olmalıdır. Orkestra şefi, bir komutan değil, üyeler arasında uyum ve düzeni sağlayan bir koordinatördür.

Devlet, millet, kurumlar, kuruluşlar ve aile, orkestra gibi, mensupları arasında da uyum ve düzeni kusursuz bir biçimde sağlayacak iletişim ve etkileşimi sağlamalıdır. Türkiye'de devlet ile millet ve yönetenler ile yönetilenler arasındaki uyum ve düzen, Cumhuriyet döneminde tabandan daha çok tavandan gelen dayatmayla büyük ölçüde bozulmuştur. Bu yüzden, Türk toplumu İngiltere, Fransa ya da Almanya'da olduğu gibi, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından küçülerek büyümesini başaramamıştır.

Avrupalı düşünürler, Batı dünyasındaki ekonomik patlamanın Yunan'ın akılcılığı, Roma'nın düzeni ve Hristiyanlığın da ahlakına dayandığının üzerinde önemle durur. Roma'da ayrıntı bütünün güvencesi kabul edilir. Batılılar Avrupa'nın ekonomik gücünün kaynağında bu üç kültürün sentezini görür. Onlar için, bütün yollar Roma'ya çıkar. Roma İmparatoru Mark Orel, "Çizmemde bir çivi eksik olsa, Roma medeniyeti bütünüyle yerinde değildir" uyarısında bulunur.

Bir medeniyetin gücü, aynı bir orkestra gibi, bütün mensuplarıyla uyum ve düzen içinde ürettiği ürün, hizmet ve bilginin nitelik ve niceliğine bağlıdır. Orkestra birleşik kaplara benzer. Bütünün başarısını her bir üyenin performansı belirler. Üyelerden birinin başarısızlığı, bütün bir orkestranın başarısızlığı olur. Bu yüzden, büyük halifelerden Hz. Ali "Küçük parçalara hor bakmayın, onlar bütünün habercisidir" ilkesinin önemini vurgular.

Bal peteği ya da ağaçtaki şiire benzer bir biçimde, orkestra gibi örgütlenen her kurum ve kuruluşta gizli ya da açık bir uyum ve düzen vardır. Sözkonusu uyum ve düzene gereksiz yapılan her müdahale verimliliği düşürür. Ülkeler ya da toplumlar büyükten küçüklere doğru içiçe geçmiş orkestralardan oluşur. Orkestraların gücü üyelerinin bir saat gibi çalışan, kusursuz uyum ve düzeninden kaynaklanır. Orkestra bir insan bedeni gibi, fiziksel enerjiyle birlikte ruhsal enerjiyi de harekete geçirir.

Her kurum ve kuruluş, bir orkestra gibi, toplumun değerleriyle uyum ve düzen içinde örgütlenirse, tek tek kişilerle birlikte ülkenin de ürün, hizmet ve bilgi üretim gücüne yeni boyutlar kazandırır. Ancak Türkiye gibi, yönetenler ile yönetilenler arasındaki kan uyuşmazlığının her alanda etkisini gösterdiği bir toplumda, hiçbir konuda kusursuzluğu yakalamak mümkün değildir.

Toplumların üretim gücünü artırmada başarı, kültür ile ekonomi arasındaki uyum ve düzenin sağlanmasına bağlıdır. Orkestradaki şiiri yakalayamayan bir toplum, ekonomideki uyum ve düzeni yakalayamaz. Nasıl camide eşsiz bir uyum ve düzen varsa, çarşıda da benzer bir uyum ve düzen vardır. Uyumsuzluk ve düzensizliğe yol açan her tutum ve davranış toplumların üretim gücünü dinamitler.

Şiir ve müzikteki uyum ve düzen gibi, ekonomideki uyum ve düzeni yakalamak, öbür dünyadaki Cennet'i bu dünyaya taşımanın ilk şartıdır.

Kültür ve ekonomi arasındaki uyum ve düzeni sağlamadan, bütün boyutlarıyla hayat zenginleştirilemez.

Uyum ve düzen kurum ve kuruluşların kimyasını değiştirir.

Cennet'in kapılarının anahtarları orkestradaki şiiri yakalayanların elindedir.


26 Aralık 2004
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED