AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Çözüm arayışı

AK Parti'den ayrılıp ANAP'ın başına geçen Erkan Mumcu, bombasını patlattı: Dünkü Hürriyet'e manşet olan demecinde Başbakan Erdoğan'a "Referanduma gitme, birlikte değiştirelim" çağrısında bulunuyor. "Hükümetin sorunu eğer sayı sorunu ise" ona çare olarak "TBMM'de Ak Parti'nin 356, bizim 13 sandalyemiz var. Sayı yetiyor. Anayasa'yı değiştirip, türban tartışmasına son verelim" diyor. Mumcu'ya göre "İnsan hakları ve özgürlükler üzerinden yapılan bir referandum bölücü etki yapar. İstikrar ve barış açısından son derece tehlikeli olur." Mumcu, çözüm önerisini de "YÖK'ü kaldıracak Anayasa değişikliği yapalım, türban tartışmasına son verelim" diyerek özetliyor. Mumcu'nun son sözü şöyle: "Başbakan'ın buradaki tutumunun çözümden yana olduğu konusunda kuşkum var. Ama yine de itham etmek yerine kendisine yardımcı olabilecek bir tutumu benimsiyorum. Gelin çözelim. Eğer çözmeye yanaşmıyorsanız bunu da topluma izah edin."

Burada açık bir meydan okuma var. Mumcu'nun sözlerini "hükümetin köşeye sıkıştırılması" olarak almak da mümkün, "samimi bir çözüm arayışı" olarak almak da. Ama her halükarda bu çağrının bir toplumsal talebe tekabül ettiği açık. Ayrıca hükümetin bu çağrıyı yekten reddetmesi de söz konusu olamaz. Bunu halka izah etmesi de kolay değildir.

Bir kere ilk tepkinin olumlu olması kaçınılmaz. Olumlu yani öncelikle "Hadi gel, görüşelim" demek gerekiyor.

Ondan sonra belki, YÖK'ün statüsünde yapılacak bir Anayasa değişikliğinin başörtüsü sorununu çözüp çözmeyeceği meselesi ele alınacak.

Bir sonraki adımda da, belki, daha geniş bir mutabakatın sağlanması yoluna gidilecek.

Bir ara, "Başörtüsü için Mehmet Ağar ve arkadaşları bir inisiyatif başlatsa" düşüncesi içimden geçmişti. Ağar, başörtüsüne özgürlükten yana olduğunu açıklıyor ve bunu DYP iktidarının çözeceğini ifade ediyordu. Oysa muhalefet halindeyken de teşebbüse geçebilir, bir uzlaşma zemini hazırlayabilirdi. Böyle bir potansiyelinin olabileceğini düşünüyordum. Tahmin edebildiğim kadarıyla bundan iktidar da rahatsız olmazdı.

Mumcu, atak davrandı. Bu, Mumcu'nun Ak Parti bünyesindeykenki tavrıyla uyumlu bir çıkıştır. O dönemde de YÖK konusunda kararlı davranılmasını istemişti.

Şu anda, bana göre, Mehmet Ağar da elini uzatmalı ve uzlaşmanın bir köşesini inşa edeceğini ilan etmeli. Ağar çizgisi bu tavrıyla hiç şüphesiz daha da belirgin bir karakter kazanacaktır.

İki gün önceki yazımın başlığı "Mutabakatı aramak" şeklindeydi ve hükümete "mutabakatı gerçekleştirmek için bir akil adamlar heyeti ile harekete geçme" çağrısı yapılmaktaydı. İşte, daha Ak Parti harekete geçmeden "mutabakat"ın sütunları oluşmaya başlamış bulunuyor. Ak Parti, gene sözünü ettiğim "akil adamlar" heyeti ile uzlaşmayı geliştirmek için adımlar atmaya başlayabilir.

Burada herkesin aklından geçtiğini düşündüğüm konu herhalde "CHP'nin duruşu"dur. CHP nasıl bir tavır sergileyecek?

Hükümet, başından beri "uyum" deyince öncelikle "CHP ile uyum" konusunu anladı. Muhtemel ki "CHP ile uyum"un "CHP ile uyumdan öte" bir anlamı olduğunu düşündü. Ayrıca parlamentoda CHP dışında kayda değer bir başka parti temsilcisi de yoktu. Bir de muhtemelen "Başörtüsü" konusunda sadece Ak Parti'nin sahip çıkacağı bir özgürlük hamlesinin, "İslamcı - laik" kamplaşmasına, bunun da CHP cephesinde bir yığınak oluşmasına yol açacağını dikkate aldı.

Endişe, korku, teenni, hesap - kitap, reel politika, "Türkiye gerçeği", ne sayarsanız sayın, bunların Ak Parti'nin ruh haletinde karşılığının bulunduğu açık.

Ancak Mumcu'nun yaptığı çağrı, yabana atılamaz.

Buna Mehmet Ağar ve arkadaşları da katılırsa, CHP'nin duruşunun savunulamaz duruma düşeceği düşünülebilir.

Böyle bir mutabakat arayışında CHP'nin Meclis içi oluşumları bırakıp, dışarda müttefik arayışına girmesi, her şeyden önce kendisini demokratik duruş açısından çok zora sokacaktır.

Kaldı ki, "Başörtüsü - türban" farklılaşmasına vurgu yaparak "özgürlük kaçkınlığı"na soyunanlar var ise de "Başörtüsü" konusunda bir mutabakatın oluştuğu da görülüyor.

Ayrıca hadisenin, şu anda YÖK çerçevesinde ele alınacak olması da geniş bir mutabakata imkan hazırlıyor. Bugün üniversite camiasında pekçok insan, iyi niyetle de olsa, hükümetin YÖK konusunda bir strateji hatası yaptığı kanaatinde... Sonuç, YÖK'çülerin işi rejim meselesine kadar götürmeyi ve orada bir odaklaşma oluşturmayı başarmaları olmuştur. Bu durum, YÖK'te reformun kaçınılmazlığına inananların bile hükümetin yanında gözükmekten kaçınmalarına yol açmıştır.

Şu an yapılacak olan bir Meclis iradesi oluşturmaktır. YÖK, garip biçimde statükonun tabu kuruluşu haline gelmiştir. Meclis orada bir çözümde birleşirse, ardından birçok demokratikleşme adımı daha atılabilecektir. Ak Parti için yeni bir durum söz konusudur. Aynı zamanda yeni bir sınav... Mutabakatı arama görevi kendini dayatıyor. Görev başına!


21 Haziran 2005
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED