AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Türkiye'deki Amerika

ABD'nin Ankara büyükelçisi Eric Edelman ayrıldı. İki yılı ancak bulan bir süre kaldı ülkemizde; bu 'kısa süre rekoru' anlamını da taşıyor. Size sanki çok daha uzun yıllardır görev yapıyormuş gibi geliyorsa, bu, Edelman'ın kaldığı süre içerisinde çok konuşulan bir büyükelçi olmasından... Washington'daki yeni görevine başladığında da adını sıkça duyacağımızı sanıyorum; Türkiye orada da kapsama alanı içerisinde bulunacak çünkü...

Göreve ilk atandığında, Kongre'den onay çıkar çıkmaz, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen tören, katılanların anlatımından biliyorum, yönetimin kendisine (ve tabii Türkiye'ye de) verdiği önemi ortaya koyacak çarpıcılıktaydı. "Törende bir tek Bush yoktu" diyeyim de temsil düzeyini anlayın. Sadece politikacılar, üst düzey bürokratlar değildi çağrılılar, 'Neo-Con' diye anılan kadronun medyadaki önemli isimleri de oradaydı...

Büyükelçi Edelman evinde düzenlediği 'bağımsızlık bayramı' törenindeki konuşmasına iyi hazırlanmıştı. Bayram, 'bağımsızlık bildirgesi'nin imzalandığı 4 Temmuz günü kutlanır ABD'de, Türkiye'deki Amerikalılar da o gün veya hemen öncesinde tören yaparlar... Bu yıl, Eric Edelman'ın dönüşü yüzünden erken bir tarihe alındı tören ve geçen perşembe öğle saatlerinde yapıldı...

Geçen hafta The New Anatolian gazetesine İngilizce yazdığım yazıda, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Washington gezisini değerlendirirken, bazı Amerikalı işgüzarların Beyaz Saray buluşması sonrası yaptıkları dezenformasyon kampanyasına da değinmiştim. Daha görüşme biter bitmez, birileri, Washington'da görevli bizim gazeteciler aracılığıyla, "İyi geçmedi" mesajını iletmişlerdi. Büyükelçi Edelman, "Bilgin olsun diye söylüyorum" dedi elimi sıkarken, "Ben tek bir gazeteciyle görüştüm, ona da öyle bir şey demedim..."

O görüştüğü tek gazetecinin Sedat Ergin olduğunu beyanatı Milliyet'te üç gün boyu yayımlandığında anladım. Dezenformasyon kampanyasının Amerikan heyetinden bir başkasının eseri olduğunu kendisine de söyledim...

Amerikalılar Türkiye'de tam bir 'tabula rasa' yapıyorlar; bunun anlamı, masanın üzerini bütünüyle boşaltmak veya 'bir şeyi sıfırlamak' demek... Yalnız büyükelçi gitmiyor, büyükelçiliğin bütün önemli koltukları da boşalıyor... İstanbul'daki ABD başkonsolosu David Arnett de emekli oluyor. Amerikalıların yeni bir başlangıç planladıkları anlaşılıyor. Yeni büyükelçi gelene kadar Nancy McEldowney maslahatgüzar olarak görev yapacak; Ankara'ya müsteşar olarak yeni atandı Nancy Hanım...

Girer girmez karşılaştığım elçiliğin 3 numarası John Kunstadter, "Emekli oluyorum, ama Türkiye'de kalacağım" dedi bana. Güldüm. Bu sütunun sürekli okurları, Amerika'nın tartışma konusu olduğu pek çok ortamda, kendisinden "Alman soyadlı Amerikalı diplomat" diye söz ettiğim için onu iyi tanırlar. Türkçeyi nicemizden daha iyi bilir Amerikalı diplomat, ülkemizde çok dostu olduğu da bilinir. Gülmemin sebebini aktardım: "Yakında bir gazetede yazmaya başlayacağını bile duydum..."

O duymamış, ama yine de "Neden olmasın" dedi. Resmî tezleri Türkiye'ye yansıtmak için Amerikalı bir yazara ihtiyacı yok Washington'un; o görevi severek üstlenen yazar çok Türk basınında. Ancak, yakın zamana kadar büyükelçilikte görev yapmış Amerikalı bir diplomatın, hiçbir aracısız, resmî çizgiye birebir uygun görüşlerini yazması iyidir. Bn. Kunstadter zaten bizim mesleğe uzak biri değil; görüşlerini başkalarıyla paylaştığı kendi internet not defteri (blog) var.

John Kunstadter epey hayal kırıklığı yaşadı ülkemizde; muhtemelen ülkesindeki âmirlerine de kendisi hayal kırıklığı yaşattı. 1 Mart tezkeresi öncesinde Meclis'te milletvekilleriyle birebir ilişki kurup nabızlarını tutuyordu. "Tezkere çıkar" öngörüsü oylamayla doğrulanmadı. Herhalde kızmıştır...

Ona da kızanlar çok oldu. Kunstadter isminin bir ara 'istenmeyen adam' haline gelme ihtimali vardı. İşlemleri zamanında durduran, şikâyetin, "Milletvekillerini etkilemek üzere temas kuruyor" üzerinde yoğunlaşması oldu. Dışişleri, "Bizim diplomatlar da aleyhimize gelişmeleri engellemek için her gün Kongre'deler" uyarısında bulundu da, niyet eyleme dönüşmeden kaldı.

Bir ara, Andrew Finkel Sabah'ta köşe yazısı yazıyordu. Finkel'ın adını şimdilerde Milliyet'in pazar günleri verdiği Business ekinde görüyorum. Ülkemizde görev yapıp di-limizi bildiği için pekâlâ görüşlerini Türkçe ifade edebilecek yabancı meslektaşlar var; John Kunstadter'in uygun bir yayın organında yazmasına ancak sevinirim...

Amerikan büyükelçiliğinde düzenlenen 'bağımsızlık bayramı' törenine çok sayıda subay ilgi göstermişti. En kalabalık grubu ise Ak Parti milletvekilleri teşkil ediyordu. Bir AKP milletvekilinin, bir-iki gün önce, Saddam ile Bush arasında paralellik kurmasının yol açtığı rahatsızlığı gidermek üzere gelmişti milletvekillerinin çoğu.

Bir ABD gözlemcisi dostum, "Yeni büyükelçinin Türkiye'ye gelmesi de, Edelman'ın atanacağı koltuğa oturması da zaman alacaktır" dedi bana. Sebebi, bu tür atamalarda onay makamı olan Kongre'nin iktidar-muhalefet kavgası yüzünden kilitlenmesiymiş... Müsteşar Nancy McEldowney o zamana kadar ilişkilerin doğru zemine kavuşmasını sağlayabilecek iyi niyette göründü bana.


21 Haziran 2005
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED