T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 23 HAZİRAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yılmaz Yüce Divan'da aklanamadı

Yüce Divan, eski başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında "Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları" iddiasıyla açılan davadaki suçu "görevi kötüye kullanma" olarak kabul etti ve Şartla Salıverilme Yasası uyarınca kamu davasının kesin hükme bağlanmasını erteledi.

Yüce Divan, eski başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında "Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları" iddiasıyla açılan davadaki suçu "görevi kötüye kullanma" olarak kabul etti ve Şartla Salıverilme Yasası uyarınca kamu davasının kesin hükme bağlanmasını erteledi.

Yüce Divan'da yaklaşık 16 aydır süren davada bugün karar açıklandı. Karar duruşmasına sanıklar Yılmaz ve Taner ile avukatları katıldı. Duruşmayı, Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz, Güneş Taner'in eşi Beyza Taner ile bazı eski ANAP'lı bakanlar, milletvekilleri ve kalabalık bir izleyici topluluğu da izledi.

Yüce Divan Başkanı Tülay Tuğcu, kararı açıklamadan önce sanıklara son sözlerini sordu. Yılmaz, daha önceki savunmalarına ekleyeceği bir şey olmadığını belirterek, beraatini talep ettiğini söyledi.

Sanık Güneş Taner de, yaklaşık 1.5 yıldır Yüce Divan'ın huzurunda olduklarını, adil bir karar verileceğine inandığını kaydetti. Devletin tepesinde devlet ve millet için uğraştıklarını ifade eden Taner, "Vereceğiniz karar ne olursa olsun ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.

Başkan Tuğcu, daha sonra kararı açıkladı. Tuğcu'nun açıkladığı kararda, Yılmaz ve Taner hakkında 765 sayılı TCK'nın "ihaleye fesat karıştırmayı" düzenleyen 205. maddesine göre dava açıldığı anımsatıldı.

Yüce Divan heyeti, açılan kamu davasının zaman aşımına uğrayıp uğramadığını irdeledi. Burada, Başkan Tuğcu, üyeler Mehmet Erten, Fulya Kantarcıoğlu, Necmi Özler ve Şevket Apalak'ın davanın zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği karşı oylarıyla görüş belirtildi. Ancak Başkanvekili Haşim Kılıç, üyeler Sacit Adalı, Serruh Kaleli, Osman Paksüt, Serdar Özgüldür ve Ahmet Akyalçın'ın oyuyla davanın zaman aşımına uğramadığına karar verildi.

Yüce Divan heyeti, suçun 765 sayılı TCK'nın 240. maddesinde düzenlenen "görevi kötüye kullanma" olduğunu kabul etti.

Heyet, bu suçun da 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası'nın kapsamı dışında bırakılan suçlardan olmadığına karar verilerek, suç tarihi de dikkate alındı ve 3'e karşı 8 üyenin oyuyla Yılmaz ve Taner hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verildi.

Üyeler Mehmet Erten, Necmi Özler ve Serdar Özgüldür sanıkların beraat etmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanırken, Başkan Tülay Tuğcu, Başkanvekili Haşim Kılıç, üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Sacit Adalı, Ahmet Akyalçın, Osman Paksüt, Şevket Apalak ve Serruh Kaleli de kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi yönünde oy kullandı.

KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

Yüce Divan'ın bu kararıyla Yılmaz hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanması 5 yıl süreyle ertelenmiş oldu.

Karara dayanak olan 4616 sayılı "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun"un (Şartla Salıverilme Yasası) 1. maddesinin 4. bendine göre, 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsi hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı 10 yılı geçmeyen suçların kesin hükme bağlanması erteleniyor.

Erteleme konusu suç kabahat ise 1 yıl, cürüm ise 5 yıl içinde, bu kabahat veya cürüm ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlendiğinde, erteleme konusu suçtan dolayı da dava açılıyor veya daha önce açılmış bulunan davaya devam edilerek hüküm veriliyor.

Öngörülen süreler, erteleme konusu kabahat veya cürüm ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlenmeksizin geçirildiğinde, ertelemeden yararlanan hakkında kamu davası açılmıyor, açılmış olan davanın ortadan kaldırılmasına karar veriliyor. Buna göre, Mesut Yılmaz ve Güneş Taner, 5 yıl içinde aynı cinste bir suç işlemezse kamu davası ortadan kalkacak.

SİYASETE DÖNME KARARI ALDI

Yüce Divan'daki davası kesin hükme bağlanmadan ertelenen eski Başbakan Mesut Yılmaz, "Eğer Türkiye'ye bir şeyler verecek durumdaysam, eğer benim de katkıma ihtiyaç olacağı kanaatine varırsam, o zaman siyasete dönerim" dedi.

Yılmaz, karar açıklandıktan sonra, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Mesut Yılmaz, davanın ihaleye fesat karıştırma gibi yüz kızartıcı bir suçtan açıldığını belirterek, bütün siyasi spekülasyonların da bunun üzerinde yapıldığını savundu.

Anayasa Mahkemesinin ihaleye fesat karıştırma suçunun oluşmadığına karar verdiğini dile getiren Yılmaz, "Bu açıdan benim için memnuniyet vericidir" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesinin kararda bu davanın ancak olay tarihi itibariyle görevi kötüye kullanmadan açılabileceğini ve bunun da 4616 sayılı yasanın mani olduğunu kararlaştırdığını söyledi.

Yılmaz, bu nedenle davanın 5 yıl süreyle askıya alındığını, ertelendiğini ifade ederek, "Ben savunmamda Yüce Mahkeme'den meselenin bu şekilde belirsizliğe bırakılması yerine, kesin hükme bağlanmasını talep etmiştim. Bunun gerçekleşmemesine üzgünüm. Benim için memnuniyet verici husus, üzerinde bunca siyasi spekülasyon yapılan, hükümetin düşürülmesine sebep olan, Türkiye'yi siyasi krize sürükleyen ihaleye fesat karıştırma suçunun olmadığının karara bağlanmasıdır" dedi.

Mesut Yılmaz, davanın Meclis'teki iktidar ve muhalefet grupları tarafından hiçbir delile dayanmadan, tamamen siyasi nedenlerle açıldığını iddia ederek, "Mahkeme, bunu tam olarak sonuçlandırabilirdi. Ama, yasal çerçevede isnadı reddetmekle birlikte, böyle bir sonuca varılmıştır. Karara saygılıyım, ama gönlüm davanın kesin hükme bağlanmasından yanaydı" diye konuştu.

Gazetecilerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurup başvurmayacağına ilişkin sorusu üzerine de Yılmaz, bu konuda bir düşüncesinin olmadığını, prensip itibariyle buna karşı olduğunu söyledi.

KONUŞMASI SIRASINDA ALKIŞ KOPTU

"Siyasete girip girmeyeceğinin" sorulması üzerine de Mesut Yılmaz, "Bu dava süresince gelen talepleri askıya almıştım. Bugünden itibaren bu yönde temaslar yapacağım" dedi. Yılmaz'ın bu sözleri üzerine kendisini Anayasa Mahkemesi'nin koridorunda bekleyen kalabalıktan büyük bir alkış yükseldi. Grup, burada "Türkiye seninle gurur duyuyor" şeklinde sloganlar da attı. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasete, 'siyasete dönmek için' dönülmez. Siyaset yapmak için siyaset yapılmaz. Eğer Türkiye'ye bir şeyler verecek durumdaysam, eğer benim de katkıma ihtiyaç olacağı kanaatine varırsam, o zaman siyasete dönerim. Şu anda bu yönde verilmiş bir kararım yok. Görüşmelerden sonra açıklık kazanacak."

"Talepler Anavatan Partisi tabanından mı?" şeklindeki soru üzerine de Yılmaz, "Anavatan Partisi tabanından da var, daha önce siyasi rekabet içinde olduğumuz kesimlerden de talepler var. Ben bunları kendi açımdan değil, ülkem açısından değerlendireceğim. Katkıma ihtiyaç duyulduğu kanaatine varırsam siyasete dönerim" karşılığını verdi.

Mesut Yılmaz, "Başka bir lider başkanlığında siyaset yapar mısınız?" sorusunu da, "Şu anda liderlik meselesi düşünmüyorum. Türk siyasetinde böyle bir ihtiyaç olup olmadığını tespit etmeye çalışacağım. Varsa, buna cevap verebilecek birliktelik oluşturabilirsem, siyasete dönerim" diye yanıtladı.

Bir başka gazetecinin, "Daha önceki rakiplerinizden hangi pencerelerden bakanlar var?" şeklindeki sorusu üzerine de Yılmaz, "Pencerelerin artık eskisi kadar önem taşımadığını düşünüyorum. Sağ pencereden de var, sol pencereden de var. Önemli olan, ülke açısından ortak bir çizgide buluşabileceğimiz ekibi oluşturup oluşturamayacağımızı araştırmak" dedi.

Yılmaz, herhangi bir ittifak olup olmadığı sorusuna da, "Her parti bir ittifaktır. İttifak sağlayabilirsek eskiden olduğu gibi bütün gövdemizi taşın altına koyarız" yanıtını verdi.

DAVAYA BÜYÜK İLGİ

Bu arada, Mesut Yılmaz ile Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandıkları davaya izleyicilerin yanı sıra, basın mensupları da büyük ilgi gösterdi. Özellikle karar açıklandıktan sonra Yılmaz'ı görüntülemek isteyen kameraman ve foto muhabirleri, uzun süren bir itiş kakış yaşadı.

Yılmaz, soruları yanıtladıktan sonra Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen, üzerlerinde fotoğrafının bulunduğu tişörtler, ellerinde posterler ve Türk bayrakları ve "Seni seviyoruz", "Mesut nerede biz oradayız" yazılı pankartlar taşıyan kalabalığın arasına girdi. Yılmaz'a büyük sevgi gösteren kalabalık, "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Başbakan Mesut" şeklinde sloganlar attı.

Bu sırada, Anayasa Mahkemesi'nin önündeki yol kalabalık nedeniyle trafiğe kapandı. Yılmaz, kalabalığın içinden çevik kuvvet kordonu arasında çıkabildi.

Yılmaz'ın mahkemeden ayrılmasıyla kalabalık da buradan ayrıldı. Anayasa Mahkemesi'nin önünde, duruşma sonrasında sigara izmaritleri, pet şişeler, gazeteler ve Yılmaz için hazırlanan pankartların oluşturduğu çöp yığını oluştu.

Öte yandan, duruşmayı izlemek üzere gelen Galatasaray eski yöneticilerinden Abdürrahim Albayrak da, duruşma salonunda Yüce Divan heyetinin salona girmesi beklenirken buradaki basın mensuplarına Galatasaray atkıları dağıttı.

  • ANKARA (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi