Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında Tempo dergisine verdiği söyleşideki Abdullah Öcalan'la ilgili sözleri nedeniyle dava açıldı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir

Adalet Bakanlığı'nın istemi üzerine açılan davada, savcı, Baydemir'in basın yoluyla "halkı ırk veya bölge farklılığını gözeterek açıkça aşağıladığı" iddiasıyla 1.5 yıla kadar hapsini istedi. Baydemir, bu çerçevede 7 Temmuz'da ifade verecek.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında Tempo dergisinde yayınlanan Abdullah Öcalan'la ilgili sözleri nedeniyle dava açıldı.

Çeşitli toplumsal olaylara ilişkin yaptığı açıklamalar ve Danimarka Başbakanı'na gönderdiği mektup nedeniyle hakkında birçok dava ve soruşturma açılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir aleyhine Adalet Bakanlığı'nın talebi üzerine bir iddianame daha hazırlandı.

Adalet Bakanlığı, Tempo dergisinin 14 Ocak 2006 tarihli sayısında Baydemir'le yaptığı söyleşinin fotokopisini, gereğinin yapılması üzerine İstanbul Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü de aynı yönde savcılığa ihbarda bulundu.

Bunun üzerine soruşturma başlatan savcı Ali Çakır, Baydemir'in hazırlık soruşturması çerçevesinde ifadesine başvurduktan sonra 2 Mayıs'ta iddianame hazırladı. Savcı Çakır, Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açtığı davada, Baydemir'in söyleşide ön plana çıkarılan sözleri şöyle:

"Her etnik kimlik, kendi kimliği ile kamu yaşamına katılabilmeli. Ortak payda, coğrafi esasa dayalı Türkiyelilik üst kimliği olabilir. Abdullah Öcalan'ın tecrit altında tutulması kabul edilemez. Tecrit, şiddetin derinleşmesine neden olacaktır. Bölgemizde yoksullaştırma politikası uygulanmıştır. Bunun mağduru elbette ki tek taraflı olmayacaktır. Etnik kimlik çalışmasını aşamazsak gözler dışarıda olabilir. Kuzey Irak'taki gelişmelerden bizim bölgemiz rahatsızlık duymuyor. Öcalan'ın etkisiz göz ardı edilemez. Öcalan, 1999'da Türkiye'ye getirildiğinde, onun açıklamaları doğrultusunda silahlı bazı insanlar Türkiye sınırları dışına çıkmıştır. Kabul etmek gerekir ki, belirli bir çevrede etkin bir konumdadır. Bu göz ardı edilemez."

"TÜRK-KÜRT AYRIMININ DELİLİ"

Savcı Çakır, Baydemir'in "Öcalan'a uygulanan tecridi kabul etmek mümkün değil. Devamı şiddeti derinleştirir" şeklindeki sözlerini, "Türk-Kürt ayrımının" delili olarak gösterdi.

Savcı Çakır, Baydemir'in Roj TV'nin Kürtçe yayın yaptığı ve bu nedenle bölgede çok izlendiğini, diğer televizyonların ise Türkçe yayın yaptığı için izlenmediği yönündeki değerlendirmesini ise, "Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, bölge farklılığına dayanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yurttaşları arasında keskin ayrımcılık yaparak basın yoluyla aşağılamak" şeklinde değerlendirdi.

1.5 YILA KADAR CEZA İSTEMİ

Savcı Çakır, iddianamesinde Baydemir hakkında TCK'nın 216/2 ve 218 maddeleri uyarınca 9 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası isterken, Baydemir'in "Anayasa'nın kişilere tanıdığı kanaat ve düşünce açıklama hürriyeti ile eleştiri haklarının ötesine geçtiğini" iddia etti.

Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin istemi doğrultusunda Baydemir, 7 Temmuz günü Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ifade verecek.