T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 23 HAZİRAN 2006 CUMA | ||
|
Irak'ın üçe bölünmesi, Ortadoğu siyasi tarihinden çıkarılması Müslüman ülkelerin onayıyla mı gerçekleşiyor? ABD işgalinden sonra korkunç bir iç savaşa sürüklenen, etnik ve mezhep eksenli farklılığın kontrol edilemez bir düşmanlığa dönüştüğü Irak'ta, işgal öncesi hazırlanan "üç parçaya ayırma" politikası karşısında duracak hiçbir ülke kalmadı mı? Biden-Gelb Planı nedir, ne amaçla hazırlanmıştır? İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyeleri, Türkiye, Arap dünyası bu plana nasıl bakmaktadır? "Irak'ın toprak bütünlüğü"nü ağızlarından düşürmeyenler, üç yıl içinde Irak'tan "üç devlet çıkarma" noktasına nasıl getirildiler? Irak'a uygulanacak Osmanlı Modeli ne anlama geliyor? Parçalanmanın bedelini en ağır şekilde ödeyeceği kesin olan Türkiye, artık Biden-Gelb Planı'na mı destek veriyor? Önce bu planın ne olduğuna bakalım: Amerikalı Senatör Joseph J. Biden ve Dış İlişkiler Konseyi'nden Leslie Gelb tarafından hazırlandı. Hem işgal öncesi tasarlanan üçe bölme planını netleştiriyor hem de ABD'nin bugün Irak'ta bulunduğu kötü durumu düzeltmeyi amaçlıyor. Görünüşte Bağdat'ta zayıf bir merkezi otoriteyi ve genişletilmiş bir özerkliği öngörüyor. Ancak tamamen parçalanmayı zamana bırakıyor. Planı hazırlayanlar "özellikle" bunun bir parçalama planı olmadığını iddia ediyor. Etkisiz Bağdat, güçlü Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri, petrol geliriyle ayakta kalabilecek bir Sünni bölge, (Irak petrolünün yüzde 20'si Sünnilere verilecek) azınlıkların ve kadınların korunması, garantisi olmayan bir toprak bütünlüğü ve çekilmeden sonra 20 bin ABD askerinin burada konuşlandırılması gibi öncelikleri olan plan, aslında uygulanıyor. Federasyon olarak gördüğümüz süreç bu. Ama aslında planın ana hedefi, "ortam elverişli olduğunda" üç bölgeyi de ayrı birer devlet haline dönüştürmek. İşgalden bu yana 200 bin insanın öldüğü iç savaşı gerekçe gösteriyorlar, etnik ve mezhep eksenli çatışmaların "etnik temizlik" hatta "soykırım"a kadar gidebileceğini söylüyorlar. Böyle bir durumda ülkenin tamamen kontrolden çıkacağını, ABD çıkarlarının güvence altına alınamayacağını öngörüyorlar. İç savaş bir sebep gibi gösterilse de, aslında iç savaşın bu bölünmeyi gerçekleştirmek için başlatıldığını ve yönlendirildiğini bilmeyen mi kaldı? Peki şu gerekçeye ne demeliyiz? Plan, Osmanlı ve İngiliz sömürge dönemi model alınarak hazırlanmış. Yani bu dönemde birleşik Irak diye bir ülke yoktu, yine olmasın deniyor. O dönemde Ürdün de yoktu, Suriye de yoktu, S. Arabistan da yoktu ve bölgedeki ülkelerin bir kaçı hariç hiç biri yoktu. Şimdi ne yapacağız? Hepsini mi ortadan kaldıracağız? Irak'a Osmanlı modelini uyguluyorlar şimdi? Ama Osmanlı modeli hep ayrışmalar, çatışmalar, bölünmeler, parçalamalar söz konusunu olunca imdatlarına yetişiyor. Kaynaşma, birleşme, ortaklık, birlikte yaşama arayışlarında akıllarına bile gelmiyor. Bölgeyi ve Irak'ı eski Yugoslavya gibi görüyorlar, Şiiler-Sünniler ve Kürtler'i de Boşnak, Sırp ve Hırvatlar'la eşleştiriyorlar. Irak için de bir "Dayton Anlaşması" hazırlıyorlar. Buraya kadar olanları hepimiz biliyoruz. Ama bilmediğimiz yeni gelişmeler var. Görünüşte ABD'nin Irak işgaline karşı olduğunu açıklayan, işgalin bitmesini isteyen, Irak'ın toprak bütünlüğünü her fırsatta dile getiren ülkelerin de bu plana destek verdikleri söyleniyor. Bölge ülkeleri, bu planın yeni bölünme senaryoları için emsal oluşturacağını, ABD'nin süresiz işgalini garanti altına alacağını bile bile işgal sonrası tezlere teslim olmuş durumda. İKÖ, Arap Birliği, Mısır, S. Arabistan, İran, Türkiye, Pakistan gibi ülkelerin bölünmeyi kabullendiği belirtiliyor. 19 Haziran'da Bakü'de 33. dışişleri bakanları toplantısını yapan, 1 milyar Müslüman'ı temsil eden İKÖ'nün, bugüne kadar Irak için hiçbir plan geliştiremediğini biliyoruz. Ancak, bu bölünmeyi onaylayacağını aklımızdan bile geçirmiyorduk. Son yıllarda önemli reformlara imza atan, küresel aktör olmayı en azından söylemde dile getirebilen ancak hantal yapısı nedeniyle olağanüstü krizlere müdahale edemeyen İKÖ'nün, bir çok olayı ABD'nin ve İngiltere'nin bakışıyla ele alması, bu güçlerle ilişkilerini kendi topluluklarının çıkarlarından daha fazla önemsemesi büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. İKÖ, bir şeyler yapabiliyorsa, onlar da örgütün kurumsal yapısının başarısıyla değil, örgüt içindeki bazı ülkelerin bireysel gayretleriyle ortaya çıkıyor. Üyelerin bir çoğunun belli güçlerin çıkarlarını kendi halklarından daha fazla önemsemeleri, İKÖ'yü yok oluşa sürüklüyor. Irak'ın parçalanmasının İKÖ ve Müslüman ülkelerin onayıyla gerçekleşmesi, hiçbir şekilde telafi edilemeyecek zararlara yol açacaktır. Sıranın bugün bu onayı verebilen ülkelere de geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın!
Meleklerle Omuz Omuza
Hakan Albayrak'ın son kitabı "Meleklerle Omuz Omuza" Fide yayınlarından çıktı. "Allah'a iman etmeyi her şeyin üstünde tutmak ve bu mutlak hakikatten hareketle insanlara söyleyecek bir çift sözü olmak" tabirine denk düşen içeriğe sahip bir kitap!
Ortadoğu'nun Yeniden İşgali
Mete Çubukçu'nun "Ortadoğu'nun yeniden işgali" adlı kitabı Kalkedon tarafından yayınlandı. Bölge ile ilgilenen herkes için önemli referanslar içeren kitap, işgalin yol açtığı kaosu ve etkilerini sorguluyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |