T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 HAZİRAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Irak'ta gerçek tablo

Türkiye'yi resmen ziyaret ettiğinde, İstanbul'da, Topkapı Sarayı bahçesindeki ziyafette aramızda geçen mükâlemeyi bugün hatırlıyor mudur George W. Bush acaba? Hakkında yazdıklarımın olumlu olup olmadığını öğrenmek istemişti ABD Başkanı. Irak'la ilgili olarak "Göreceksin, bundan böyle her şey daha iyi olacak" diyen ABD Başkanı'na, "Hiç sanmıyorum" cevabını vermiştim...

Bu görüşmeyi ben sıkça hatırlıyorum da, acaba Bush, "İstanbul'da biri bana olacakları söylemişti" diye aklından geçiriyor mudur?

Son haber Washington Post'tan geldi. Ünlü Amerikan gazetesi, birkaç gün önce, Amerika'nın Bağdat Büyükelçisi Zalmay Khalilzad tarafından Beyaz Saray'a gönderilmiş bir bilgi notunu yayımladı. Not, Büyükelçi tarafından, Bush'a, geçenlerde yaptığı âni Bağdat ziyaretinin hemen öncesinde gönderilmiş. Üzerinde 'çok hassas' değerlendirmesi olan bir bilgi notu bu. Okuduğunuzda, Irak'ta işlerin Bush ve yanındakilerin göstermeye çalıştıklarından çok farklı olduğunu hemen anlıyorsunuz...

ABD'nin propaganda makinası aradan çekilip bir bürokratın doğrudan ülkenin liderine gönderdiği samimi ifadelerle karşılaşıldığında tablo çok kristalleşiyor. Khalilzad, kendi yanında, büyükelçilik görevlisi olarak çalışan Iraklıların bile hayatlarının tehdit altında olduğunu açıkça yazmış işte...

Bilgi notundan vereceğim satır başları yeterince göz açıcı. "Bir Arap gazete yöneticisi, bize, ülkesinde yürütülen etnik temizlik ile ilgili ayrıntılı bir dosya hazırladığını söyledi; dosyada Irak'ın her köşesinde sürdürülmekte olan, siyasî partilerle milislerinin 'göze göz - dişe diş' giriştikleri eylemler yer alacakmış..."

Beni şaşırtan 'neighborhood governments' sözcükleri oldu; 'komşu hükümetler' demek bu. Sizin tahmininiz benim de ilk aklıma gelen oldu ve Türkiye'nin de aralarında yer aldığı ülkelerin murat edildiğini sandım. Meğer, Bağdat'ın her mahallesindeki başıbozuk sokak yönetimleri kast ediliyormuş... Notta şunlar yazılı: "Güvenlik, sokakları dışarıdan gelen tehlikelere karşı barikatlarla koruyan 'komşu hükümetler' ile iyi ilişkilere dayanıyor; büyükelçiliğimizde çalışanlar merkezî hükümetin önemsiz olduğunu, muhtarların ya devre dışı kaldığını ya da milislere boyun eğdiğini söylüyor..." Bir büyükelçilik çalışanının kayınbiraderi kaçırılmış; bir diğeri ölüm tehdidi alınca ülkeyi terk etmiş...

İşin en komik tarafı, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliğinin, başkentte ve ülke bütününde neler olup bittiğini neredeyse bütünüyle kendi çalışanlarından öğrenebilmesi... Çalışanlar "Durum fena" diye rapor etmeseler, örnek olay anlatmasalar, kendi çevrelerinde yaşananlardan söz etmeseler, Washington Irak'taki gerçek tablodan habersiz...

'Gerçek tablo' gerçekten korkunç.

Buradan bakınca, "Hiç değilse güvenlikli bölgede yaşayanların hayatları tehlikede değildir; hele ABD Büyükelçiliğinde çalışanların bir eli yağda bir eli balda olmalı" diye düşüneduralım, Khalilzad, Bush'a, "Hiç de öyle değil durum" diyor gönderdiği bilgi notunda. "Büyükelçilik çalışanları o kadar hakir görülüyorlar ki, bizimle irtibatları bilinecek diye korku içinde yaşıyorlar. Dokuz çalışanımızdan ancak dördü ailelerine nerede çalıştıklarını bildirmiş durumda. Kaçırıldıklarında ne yapacaklarını şimdiden planlıyorlar. Kendilerini ele vereceği korkusuyla cep telefonlarını ofiste bırakıyorlar. ABD'ye dönük eleştiri o kadar yaygın ki, bir çalışanımız, ailelerin çoğunun Amerika'nın halkı Saddam gibi cezalandırdığına inandığını söyledi."

Bağdat'taki güvenlikli bölgeye 'Green Zone' (Yeşil bölge) deniyor. Giriş-çıkışlar denetim altında, bu sebeple de o bölgede yaşayanlar daha rahat hareket ediyorlar. "Hiç de öyle sanmayın" demeye getiriyor Khalilzad, nisan ayında bazı korumalar değişmiş, daha direnişçi görüntülü tipler gelmiş... Bazı güvenlikçiler büyükelçilik çalışanlarını rahatsız ediyor, bazısı kimliklerini yüksek sesle tekrarlayarak nerde çalıştıklarını fâş ediyormuş. "Duyulduğunda ölüm fermanı gibi bir şey bu" diyor not... Bu sebeple de, çalışanlar, büyükelçilik kimliği yerine basın kartı istiyorlarmış...

"Altı aydır konuştuklarımızı kamera önünde tercüme edecek yerel görevli bulamıyoruz" diyor not; tanınmaktan korkuyorlarmış... Esas haber şimdi: "Mart ayından beri, çalışanlar, ülkeyi terk ettiğimizde onların güvenliği için ne tür tedbirler aldığımızı sorup duruyorlar..." İngiliz Independent gazetesi, dün, "ABD, Iraklı Kürtleri yine terk edip Türkiye'nin yanında yer alabilir" haberini veriyordu...

Kim ne derse desin, Bush Türkiye'de işittiklerini sıkça hatırlıyordur bence.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi