T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Çember daralıyor

Son zamanlarda ziyaretleri sıklaşan Amerikalı konuklar artık daha açık konuşmaya başladılar. ABD'nin Avrupa Kuvvetleri (EUCOM) komutan yardımcısı Org. Charles Wald, Büyükelçi Ross Wilson'un ikametgâhında verilen resepsiyonda, gazetecilere, sebeb-i ziyaret faslından şu sözleri sarf etmiş: "Birileri bir şeyler yapmalı... İran'ı işgali planlamıyoruz. Ancak nükleer tesislerin nokta atışıyla yok edilmesi ihtimal dahilinde."

Washington'un hedefinde İran'ın bulunduğunu bilmek için kâhin olmak da, Amerikalı orgeneralin ağzını açmasını beklemek de gerekmiyor. Washington'da kararalma mekanizması içinde yer alan bir kadro, 1990'ların başından itibaren yazdıkları 21. yüzyıl projelerinde, 'Yeni Ortadoğu Düzeni' için, önce Irak'ı dize getirmeyi, ardından İran ve Suriye'de rejim değişikliği gerçekleştirmeyi öngörmüşlerdi. Baba Bush döneminin kısa sürmesiyle akamete uğrayan proje, Oğul Bush döneminde madde madde hayata geçiriliyor.

Irak'ın işi bitti, şimdi sırada İran var...

Daha önce Irak'a savaş başlatmak için kullanılan bütün gerekçeleri şimdi İran için kullanıyor Washington; istediği sonucu almak için başvurduğu yöntemler de aynı. "İran nükleer silâhlara sahip olmak istiyor" diyor ve kurulmak istenen 'uranyum zenginleştirme tesisi'nin bu amaca hizmet edeceğini ileri sürüyor. Tahran'ın 'barışçı amaçlı nükleer çalışma yaptığı' savunusunu dinlemek bile istemiyor ABD; İran-karşıtı cepheyi genişletmek için elinden gelen gayreti de gösteriyor. Bunda başarılı olduğu, Fransa ve Almanya'yı yanına çekmesinden anlaşılıyor; Rusya ve Çin de, tıpkı Türkiye gibi, ABD'nin kendi safında görmek istediği ülkeler...

Cepheler oluşurken etrafı saran sis yüzünden, gerçekleri yansıtmadığı sonradan anlaşılan Irak'la ilgili ABD iddialarını pek sorgulayan çıkmamıştı; şimdi de benzer bir durum yaşanıyor. Bir yandan, İran'ın sanki bugünden yarına 'nükleer silâh' yapabilecek duruma geleceği izlenimi veriliyor, bunun üzerine de, İran'ın nükleer enerji konusunda yürüttüğü çalışmaların uluslararası antlaşmalara aykırı olduğu görüntüsü bindiriliyor...

Bu iki noktaya ışık tutmakta yarar var: İran istediği çalışmayı hiçbir engelle karşılaşmadan yürütse bile, 'nükleer silâh' sahibi olabilmesi on yılı bulabilecek uzun bir yol yürümesini gerektiriyor. Öyle kısa vâdede sonuç almak mümkün değil nükleer konusunda. Daha da önemlisi, İran'ın nükleer çalışmalarının 'barışçı olmadığı' kabulü tamamen niyet okumaya dayanıyor.

İhtilâf, uranyum zenginleştirme tesisi kurma konusunda yaşanıyor değil mi? ABD'nin başını çektiği cephe, Tahran'ın uranyum zenginleştirme tesisi kurma çalışmalarına karşı. Oysa, İran'ın da altına imza koyduğu 'Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması' (NPT) nükleer santrallar için uranyum zenginleştirmeyi yasaklamıyor. İran'ın talep ettiği de bu ve uranyum zenginleştirme tesisi kurmak istemesine engel bir uluslararası antlaşma yok. Niyet okuma burada devreye giriyor: Nükleer santrallarda kullanılan 'düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum' üretsin diye kurulan tesiste atom bombası yapımına yarayan 'yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum' da üretilebiliyor. İran'a itiraz edenler, Tahran'ın esas niyetinin o tesiste silâh olarak kullanılacak uranyum üretmek olduğunu ileri sürüyorlar.

Böyle düşünmelerinin sebebi yine kendileri; benzer tesisler kurmasına göz yumulan bazı ülkeler (İsrail, Hindistan, Kuzey Kore ve Pakistan), ilk fırsatta atom bombası ürettiler. Onların birer nükleer güç olmasına izin verenler, şimdi, İran'ın niyetinin kötü olduğuna dünya kamuoyunu inandırma çabasında... Bu da, özellikle ABD'nin esas niyetini sorgulamamızı gerektiriyor: Acaba sıkıntı İran'ın kötü niyetli nükleer çalışma yürütmesi mi, yoksa bu konu yıllar önce çerçevesi çizilmiş 'Yeni Ortadoğu Düzeni' kapsamında bir başka deneme mi? Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuşsa suyu bulandırma bahanesi uydurması zor olmuyor çünkü...

İran'ın etrafındaki çemberi daraltıyor ABD...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi