T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Müzdelife'de Vakfe ve Mina'da İlk Şeytan Taşlama

Arafat'ta vakfeden sonra, arefe günü Arafat ile Mina arasında bulunan Müzdelife'de vakfe yapmak, haccın vaciplerindendir. Bu vacip, sabah namazının giriş vaktinden güneşin doğmasına kadarlık sürede yapılır. Gecenin Müzdelife'de geçirilmesi sünnettir. Biz bu şekilde hareket ettik.

Müzdelife'de Vakfeye Durmak

Arafat'taki vakfe duasından sonra Milli Görüş yöneticilerine başvurduk, bize sayıca az olan Norveç grubuna katılmamızı tavsiye ettiler. Bu grubun din görevlisi Kasım Yücel hocaya çok teşekkür borçluyum. Bize, Müzdelife ve Büyük Şeytan (Akabe) Taşlaması'nda, bundan sonra 5. otele varışımızda ve adını İstanbul'da Serdar Özdemir kardeşimizin delâletiyle görüşme listeme aldığım, bizi büyük bir misafirperverlikle karşılayan Mustafa GÖKSU beyle tanıştırmada yardımcı oldu. Akşamın hemen ilk saatinde bir otobüsle birkaç kilometre ötedeki Müzdelife'ye vardık. Bizim grubumuz Müzdelife'de vakfeyi, sabah namazının kılınmasına kadar sürdürdü. Yemek yedikten sonra, akşam ve yatsı namazlarını yine bu vakfenin gereği olarak birleştirerek kıldık. Sabaha kadar hacıların Müzdelife'ye gelişi sürdü. Müzdelife'de kısa bir vakfeden sonra hacıların bir kısmı Mina'daki çadırlara, bir kısmı da otellerine yerleşti. Müzdelife'de vakfeye durmak, haccın vacip işlemlerinden biridir. Vaciplerin mazeretsiz yapılmaması durumunda, bir ceza kurbanı kesmek gerekir. Mazeret dolayısıyla Müzdelife'ye üğramadan Mina'ya geçenlere herhangi bir ceza gerekmez.

Müzdelife'de geceyi, biraz sohbetle, daha çok da uyuyarak geçirdik. Müzdelife'ye varır varmaz hacıların bir kısmı büyük bir telaşla şeytan için taş toplamaya başladılar. Kurban Bayramı'nın ilk günü, sadece Akabe Cemresi taşlanır. Akabe Cemresi'ne (Büyük Şeytan'a) atılacak yedi taşın mutlaka Müzdelife'den toplanmasının sünnet olmasındandı bütün bu telaş ve acele. Halbuki Müzdelife, taş yönünden hiçbir sıkıntı doğmayacak nicelikte taşlarla dolu. Şeytana atılacak taşların, nohut tanesi büyüklüğünde olması gerekir. Bu yüzden bazı hacılar da, taş küçültme ve boyutunu ayarlama işçiliği yaptılar.

Müzdelifde'de geceleme durumunda, akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde birleştirerek kılmak vaciptir. Biz de bu şekilde namazlarımızı kıldık. Bu iki namazın sadece farzları kılınır, yatsının son sünneti ve vitir namazı ise bunların ardından kılınır. İki namaz için, tek ezan ve tek kamet yeterlidir.

Müzdelife'de sabah namazı erkence kılındıktan sonra telbiye, tekbir, tehlil, zikir, dua ve istiğfarla vakfe, ortalık aydınlanıncaya kadar sürdürülür. Güneş doğmadan, Mina'ya hareket edilir. Bütün bunlar, Müzdelife'de vakfenin sünnetleridir.

Mina'da İlk Şeytan Taşlama

Mina, Müzdelife ile Mekke arasında, Mekke'ye çok yakın bir yerdir. Şeytan taşlama yerleri Mina'da bulunur. Müzdelife'den güneş doğmadan önce ayrıldık. Yaya olarak Mina'ya doğru yola çıktık. Çok yakın olan Mina'ya varınca, grubumuza ayrılan çadırda öğlene kadar dinlendik. Bayramın ilk günü, Akabe Cemresi'ne (Büyük Şeytan) yapılacak taşlamanın, güneşin doğması ile öğle arasında olması sünnettir. Bu yüzden, henüz öğle olmadan ilk taşlamayı yapmak üzere Mina'dan Akabe Cemresi'ne yaya olarak yola çıktık. Çadırlarla şeytan taşlama yerleri arası, bayağı uzak sayılır. Kalabalık ve karmakarışık gruplarla Akabe Cemresi'ne vardık. Şeytan taşlama yerine kadar, grubumuz hayli rahat gitti. Ancak tam şeytan taşlama yerinde kalabalık bir grup Allah Allah nidalarıyla öyle bir saldırıya geçti ki hem izdiham tehlikesi yaşadık, hem de grubumuz çil yavrusu gibi dağıldı. Bu saldırıya geçen grup, kendini tamamen kaybetmiş ve önündeki diğer hacıları bile şeytan gibi gören çok tuhaf bir gruptu. İzdihamdan güç bela hemen kurtularak kendimizi bir kenara attık. Bizim gruptan başkaları da yanımıza geldi. Uzaktan grubumuzun sancağını görerek onlara katıldık. Böylece daha ilk şeytan taşlamada anladım ki şeytan taşlama, hacıların cehaleti, bencilliği ve anlaşılmaz aceleciliği yüzünden şeytanın çok memnun olacağı şekilde geliştiğinden bayağı tehlikeli bir işmiş. Sünnet olan vakitte şeytan taşlamayı bırakmak çok yararlı olacak. Mümkünse akşamüstü veya gece taşlamak en uygun çözüm yolu. Gerçi Hanefiler taşlamanın gece yapılmasını mekruh görürler, ama can tehlikesi yaşamaktansa akşam taşlama yapılması çok daha amaca uygun, hatta kesinlikle bir zorunluluk. Bu bayramın birinci günü için bile böyleyken, üçüncü günü çok daha büyük bir önem kazanıyor. Büyük Şeytan'a bayramın birinci günü sadece yedi taş atılıyor. Taşlar atılırken "Bismillahi Allahu Ekber" denir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi