T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin DOĞAN

Ak Parti yüzde 41

Son günlerin medyadaki siyasi gündemi iki konu etrafında dönüyor. Birincisi, "düğmeye basıldı" vurgusuyla verilen ve Ak Parti'yi indirmeyi amaçlayan çeşitli kesimlerin yaptıkları iddia edilen toplantılar, ikincisi bir gazetenin öncülük ettiği "bugün seçim olsa durum ne olur" anketi.

İkincisinden başlayalım. Vatan'ın yaptığı araştırmaya göre Ak Parti, tek başına iktidara gelebilecek milletvekili dağılımına ulaşamıyor, DYP ve MHP'nin Meclis'e girmesiyle Ak Parti ana muhalefete düşüyor, üçlü koalisyon ihtimali beliriyor.

Bu araştırmanın teknik ve bilimsel eleştirisi yapılabilir, ama o kadar ciddiye almadan şunu söyleyelim: Bu araştırma olanı değil, arzu edileni yansıtıyor.

Tam da istenen bu: Ak Parti birinci parti olsa bile tek başına iktidar olamasın, Türkiye'yi yönetemeyen ve siyaseti güçsüzleştiren koalisyon hükümetleriyle yola devam edelim.

Arzu edilen bu, ama var olan durum hiç de böyle değil.

Ak Parti Genel Merkezi üç farklı şirkete düzenli araştırmalar yaptırıyor. Bu araştırmalar kamuoyunu yönlendirmek değil, bilgi sahibi olmak için yapılan araştırmalar, yani manipülatif olarak kullanmak için yapılmıyor.

Üç araştırmanın Ak Parti açısından en düşük oy oranını göstereni açıklıyorum:

Kararsızlar dağıtıldıktan sonra Ak Parti yüzde 41.3, CHP yüzde 17.1, MHP yüzde 10.2, DYP yüzde 6.7, ANAP yüzde 6.5, DTP yüzde 6.1 ve yüzde 5'in altında kalan diğerleri. Burada sadece DYP'nin 1-1.5 puan daha fazla olduğu varsayılabilir, çünkü köy ağırlıklı olan DYP oyları anketlerde genelde biraz az çıkar.

Diğer araştırmalara göre Ak Parti'nin oyları yüzde 45'lere dayanmış durumda. 3 Kasım'da yüzde 34 olan Ak Parti, oylarını yüzde 7 arttırmış görünüyor.

Bu araştırma 7 bölgede 14 ilde 2500 denek üzerinde bilimsel kotalara uygun olarak yapıldı ve Ocak ayının ilk haftası açıklandı. Bayram tatilinde önemli bir siyasi gelişme olmadığına göre, hemen hemen bugünkü durumu yansıttığı düşünülebilir.

Eğer bu siyasi tahminler sandığa yansırsa, Ak Parti, MHP'nin barajı aşma ihtimali karşısında milletvekili sayısını biraz düşürse bile tek başına hükümet kurar ve Meclis'teki ANAP grubunun yerini MHP grubu alır. Değişen çok da bir şey olmaz.

Gelelim ikinci konuya. Genel Başkanlığa oynamaktan sıkılmayan birkaç eski siyasetçi, bazı iş adamları falan toplantı yapıyorlar, 'Ak Parti'yi nasıl indiririz'i konuşuyorlar. Eğer doğruysa bunda abartılacak ne var? Herkes toplanıp bu tür amaçlarla görüşme yapabilir. S. Demirel etrafında tur atan bu eski siyasetçiler zaten sürekli toplantı yapmıyor mu?

Hükümetin sağladığı istikrar ve güven ortamından zenginliğine zenginlik katan ama diğer yandan da askere şirin görünmek için bu hükümeti ne kadar istemediğini vurgulayıp duran iş adamları yok mu? Bunlar doğal şeyler...

Bazı siyasetçiler, medya patronları ve sermaye çevreleri bu tür işbirliklerine her zaman gidebilirler. Eğer güçleri yetseydi ve menfaatlerini düşünmeselerdi 3 yıl beklemezlerdi.

Oysa görüyoruz ki, haberlere yansıyan görüntü konjonktürün 28 Şubat sürecini hatırlattığı şeklinde ve yine askere davetiye çıkarılıyor. Yani diyorlar ki, "bizim gücümüz yetmiyor, ne olur siz bu işi sırtlayın". Ayıp ki ne ayıp... Bir kere böyle bir icazet ve senaryoyla siyasi istikbal arayan siyasetçilerden ne vatana ne millete bir fayda gelir.

Koalisyon hükümetlerinden medet arayanlar şunu demiş oluyor: "Ak Parti gitsin de ülke eski kriz günlerine dönse de olur". Peki siyasetçileri bu derece cinnet haline getirecek bir durum var mı memlekette? Yok. O halde bu toplantılar da, bu davet ve senaryolar da sadece yapılmış olmakla kalır. Başka da bir şey olmaz...

Bugüne kadar yaşanılan sıkıntıların ve siyasetin güçsüzleşmesinin sebebi, çeşitli kurumların siyasi parti gibi davranarak, sistem içinde "siyasal taraf" haline gelmesidir. Bu yanlışlığı talep etmek, siyasete, halka, milli iradeye saygısızlıktır sadece.

Şunu artık görmek gerekir, Ak Parti kendi kendine zarar vermediği sürece, kolay kolay kimse ona zarar veremez. Yeter ki, onlar yanlış yapmasın...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi