T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yusuf KAPLAN

Nurettin Topçu ve irade metafiziği

Medeniyet fikrine sahip olmak, her şeyden önce bir kozmoloji ve metafizik tasavvuruna sahip olmak demektir. Metafiziği olan bir mütefekkir, küllî bir bakışa sahiptir. Metafizik sahibi bir kişi, küllî'de cüz'î'nin, cüz'î'de de küllî'nin tezahürlerini, tecellilerini, işaretlerini ve yansımalarını gören belli bir zamanla ve mekânla sınırlı olmayan derûnî bir açıklama gücüne sahip bir kişidir.

Kanımca Topçu da metafiziği olan bir mütefekkirdir. Topçu'nun metafiziği, irade metafiziğidir. İradenin Davası başlıklı kitabı, Topçu'nun metafiziğini özetleyen ve Topçu külliyâtının en önemli, en imajinatif eseri ve Topçu'nun başyapıtıdır. Topçu'yu insan ne olduğunu hatırlatan peygamberî soluğun ve sözün dirilticisi bir mütefekkir olarak görmemizi mümkün kılan eseri, İradenin Davası'dır. İsyan Ahlâkı, Yarınki Türkiye ve Türkiye'nin Maarif Davası gibi diğer önemli eserleri, büyük ölçüde sosyolojik ve kısmen felsefî tahlillerden ibarettir. Oysa İradenin Davası, Topçu'nun sadece bu ülkede ne olup bittiğini tasvir, tarif ve tahlil etmekle yetinmeyip bütün bir insanlığın sorunlarını insana ne olduğunu hatırlatacak çapta izah ve tarif ederek peygamberî soluğa ve söz'e yeniden hayat ve hayatiyet kazandırma kaygısı güden ve geleceğin fikir dünyasında yeni kıvılcımlar çaktıracak en önemli eseridir.

O halde soru şu: Bir metafizik geliştirmenin yolu nereden geçiyor?

Bunun yolu, özlü bir şekilde söylemek gerekirse, kişinin, bütün zamanları seferber edebilecek, bütün zamanları kendi çocuğu kılabilecek ve bütün zamanların çocuğu olabilecek bir zemine ve yolculuğa çıkabilmesinden geçiyor. Başka bir ifadeyle, hem çağının tanığı, hem bütün çağların tanığı; hem çağının tanıdığı; hem de bütün çağların tanıdığı bir tefekkür dünyasına sahip olmaktan sözediyorum. Bütün peygamberler, böylesi kişilerdir. Hassaten Hz. Peygamber, bütün çağların tanığı ve tanıdığı böyle bir peygamberdir.

Hz. Peygamber, bütün bir insanlık tarihini önümüze sererek hem insana, kendi'nin, kâinâtın, hayatın ve Yaratıcı'nın ne olduğunu ve anlamını anlatmış; hem de ne olduğunu hatırlama imkânlarını yitiren insanın başına neler geldiğini, neler gelebileceğini hem Kutlu Kitabımız vasıtasıyla, hem de bizatihî kendi söz, fiil ve davranışlarıyla göstermiştir bize.

İşte Nurettin Topçu, insana ne olduğunu hatırlatan peygamberî soluğun ve söz'ün dirilticisi bir mütefekkir olarak içinde yaşadığı çağın tanığı ve tanıdığı bir kişi olduğu için İslâm'ın, müslüman'dan murad ettiği ilâhî irâdeyi kuşanarak çağımıza, çağımızın sorunlarına nasıl bir hâl yolu önerdiğini geliştirdiği irade metafiziği ile göstermiştir.

Medeniyetlerin oluş ve varoluş motoriğinin iki temel ekseni vardır: Birinci eksen, yaratıcı ruh; ikinci eksense, kurucu irade'dir. Topçu'nun irade metafiziğinde irade, esas itibariyle yaratıcı ruh'a tekabül eder ama kurucu irade şeklinde tezâhür eder.

Devşirme kültürler, yaratıcı ruhtan da, kurucu iradeden de yoksundur. Devşirme kültürler, medeniyet fikrine ulaşamazlar. Yalnızca taklitçilikle uğraşırlar; böylelikle oradan buradan eklektik (devşirme) bir işlemle her şeyi devşirdiklerini sanırlar. Ama sonuçta asıl devşirilen, kendileri, kendi vasatları, kendi insanları, kendi "müntesipleri"dir.

Tıpkı Sezai Karakoç gibi, Nurettin Topçu da, yaşadığımız medeniyet buhranının bizi devşirme, taklitçi bir toplum derekesine indirdiğini fark etmiş; o yüzden iradenin davasına sahiplenmeye davet etmiştir bizi.

Topçu'nun irade metafiziği diye tarif ettiğim düşüncesinin merkezinde irade kavramı, dolaysıyla insanın özgürlüğü sorunu vardır.

Topçu, gelinen postmodern durum'da, tam da insanın özgürlüğü sorununu geliştirdiği irade metafiziğiyle daha yakından kavramamıza, içine sürüklendiğimiz, din-dışı kutsallıkları putlaştıran neo-pagan tecrübeyi derinlemesine idrak edebilmemize ve insana ne olduğunu hatırlatan peygamberî soluğu ve söz'ü "mistik bir vecd"le yeniden insanlığa ulaştırmamıza imkân tanıyan bir müteffekir olduğu için, çağımızın ruhunu en iyi kavrayan öncü kişilerden biri olarak önemsenmesi ve yeniden-okunarak yeniden-üretilmesi gereken bir düşünürdür.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi