T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

Duruş almak durmak değildir

Salı günü yayınladığım yazı ile ilgili olarak pek çok ileti aldım. Gücüm yettiğince cevap yazmaya çalıştım. Ancak ileti yazmamış olanların da aynı sorulara cevap aramış olduklarını düşünerek, aşağıdaki satırları yazmaya karar verdim.

Bize karşı yapılmış olan saldırıyı karşılayış biçimimiz, karşımızdakinden daha çok bizi etkiler. Etkiden kast ettiğim hem uhrevi olarak öbür dünyada alacağımız karşılık, hem de bu dünyadaki ontolojik duruşumuzu zayıflatmak ya da güçlendirmek.

Elinde mushafıyla ağlayan yaşlı kadın görüntüsü gözümün önünden gitmeyerek yazıyorum bu satırları. Başka bir yerden bambaşka bir şey söylüyor gibi gözüktüğümün farkındayım. Ama yine de söylemek zorundayım: Gözyaşımı düşmanıma öğün etmem. Düşmanım için gözümden akan yaşın hediye niyetine kabul edildiğini bilirim.

Ekranları işgal eden görüntülerin gençleri ve çocukları nasıl etkilediğini, geçtim onlardan bizim bilincimizi dahi yetişkin insanlar olarak nasıl etkilediğini düşündünüz mü? Her türlü etki için benim acizane bir kriterim var. Seyrettiğim film, dinlediğim müzik, katıldığım sohbet, okuduğum satır, beni iman ile hayata mı çağırıyor, yani o "etki"den sonra kıldığım ilk namazı aşk ile kılıyor ve aşk ile tövbe mi ediyorum yoksa, bir bitkinlik ve yılgınlık hali içinde her şeyden uzaklaşıyor muyum?

Kötülüğün dilini evimizde "seyirlik" malzeme olarak ağırlamaktansa Efendimiz'i ağırlamaya öncelik vermemiz gerektiğini söylüyorum. Mesela kırk hadis geleneği üzerinde hiç düşündünüz mü? Eskilerin terekesinden kırk hadis çıkardı. Nedir bu kırk hadis? Sadece yazmak, ezberlemek değildir kırk hadisi muhafaza etmek. Kırk hadisi kişi, kendi bedeninde amel olarak muhafaza eder. Sayının kırk olması teşvik amacıyladır. Efendimiz'in binlerce hadisi var biliyorsunuz. Binlercesini öğrenmeye ve tatbik etmeye talip olmak herkesin harcı değil. Ama kırk hadise talip olabiliriz. Nasıl talip olunuyor kırk hadise? Herkes kendi meşrebi ve kabınca kırk hadisi davranışına dahil ediyor. Halk arasında, temelinin bir hadise dayandığını tespit ettiğimiz pek çok davranışın kaynağı budur. Yıllar önce Samanyolu Televizyonu'nda Ali Bulaç atasözleri olarak yerleşmiş olan pek çok sözün esasında hadis olduğunu izah eden güzel bir konuşma yapmıştı.

Sünneti yaşamaya ne kadar talibiz? Benim derdim buradan başlıyor? Kitaplarda kayıtlı olan bilgilerden değil, bizim bedenimizde eylem, hal ve tavır olarak kayıtlı olan Efendimiz'in davranışlarından bahsediyorum.

İsmet Özel ve İskender Pala kırk hadis geleneğini sürdüren güzel çalışmalar yayınladı. Haberdar mısınız?

Çağdaşlarımızın kırk hadis yorumu bilgimizi güncellemek bakımından önemlidir.

Dönüp kendimize bakalım. Vakur bir duruşu anlatan kaç hadis biliyoruz mesela?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi