T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
D Ü Ş Ü N C E G Ü N D E M İ | 10 ŞUBAT 2006 CUMA | ||
|
RAMİ G. KHOURİ
Batı'nın İslâm dünyasını zayıflatma ve Batı'ya boyun eğdirme çabalarının kanıtlanması gibi derinlerde köksalan gerilim ve problemlerin kökenlerinin nerelerde gizli olduğunu gösteren gerçeklerin bir anda suyüzüne çıkmasına imkân tanıdı. [...] Her şeyden önce, bütün bu olayların, İslâm dünyasında, İslâmcı siyasî hareketlerin seçim üstüne seçin kazandıkları bir zaman dilimine denk gelmesi oldukça dikkat çekicidir. Arap ülkelerinde, Türkiye'de, İran'da, Pakistan'da ve diğer yerlerde geleneksel [seküler, otoriter ve şimdiye kadar Batıcı-YK] yönetici seçkinlerin diğer aktörlerle birlikte siyasî iktidar için demokratik ve barışçı yollarla rekabet ettikleri ve birbirleriyle yarıştıkları müsait bir ortamda İslâmcı kimlik ve söylemler art arda zafer elde ediyorlar. Arap-İslâm öfkesinin son iki yüzyıldaki en temel kaynağı olan Batı sömürgeciliği, şimdi, yerli kimliğin ve emperyalizme karşı verilen mücadelenin tek tutarlı ve en güçlü formu olan kültürel ve siyâsî İslâm'ın başkaldırısı ile karşı karşıya. SÖMÜRGECİLİĞİN BİTİŞİ Bunu, "medeniyetler çatışması" olarak kategorize etmek basit ve kolaycı bir yaklaşım olur. Çünkü "medeniyetle çatışması" tezi, siyasî gerilimleri, kültür ve değer farklılıkları lensleriyle gören Batılı bir perspektiftir. Burada temel sorun, Arap-İslâm toplumlarının, Batılı güçlerin ve İsrail'in hükümranlığından ve tahakkümünden, diplomatik çifte standartlardan ve yırtıcı yeni-sömürgeci politikalardan ve uygulamalardan kurtularak gerçek siyasî [ve kültürel-YK] bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşma arzularıdır. ARTIK ÇARESİZ VE SESSİZ DEĞİLLER Bu, yalnızca kültürler çatışması değildir. 19.yüzyıldaki Avrupa-Arap ve Asya ilişkilerini tanımlayan ve belirleyen sömürgecilik mücadelesinin yeni bir formudur. Aradaki fark şurada: Bu kez, Güney'in yerlileri, Batı'nın büyük ve ürkütücü silahları, kibirli retoriği ya da tahkir edici karikatürleri karşısında çaresiz ve sessiz değiller: Bugün, Müslümanlar, Araplar, Asyalılar ve diğerleri, Batılı devletlerin politikalarının daha fazla farkındalar. Kendi hedefleri konusunda daha bir şuur sahibiler. Batılıların çifte standarlarına karşı daha bir bilinçli ve öfkeliler. Bütün bunları, kitle iletişim araçları, siyasî projeler ve diğer kanallar aracılığıyla reddedebilecek kabiliyet ve imkânlara sahipler. Ve son olarak saldırılara karşı direnme, mücadele etme; özgür ve onurlu bir hayat sürdürme hakkını elde etme konusunda iradelerini ortaya koyabiliyorlar. Dolayısıyla, Arap-İslâm coğrafyasının omurgasından verilen mesaj, "19. yüzyıl"ın [Batı sömürgeciliğinin-YK] artık resmen sona erdiği mesajıdır. Sözkonusu karikatürler, daha geniş kapsamlı siyasî, sosyal ve kültürel sorunların varlığına dikkat çeken bir gerçeğin ortaya çıkmasına imkân tanıdı. Aynı şekilde, karikatürleri protesto etmek amacıyla düzenlenen kitlesel protesto gösterileri de, karikatürlerle yapılan tahkirden çok daha esaslı ve derin kaygıların varolduğu gerçeğinin anlaşılmasına imkân tanıyacak hadiseler olarak değerlendirilmelidir. Bu makale, Lübnan'da yayımlanan The Daily Star gazetesinin 8 Mart 2006 tarihli nüshasından çevrildi.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |