T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Geriye gidiş mi?

Dün neredeyse bütün gazeteler iki yargı kararını manşetlerine taşımıştı. Gazetenin biri kararları şöyle özetlemiş: "İmam-hatibe dur dendi; kamusal alan genişledi." Açık liselerin meslek liselerinden de öğrenci kabul etmesini öngören Milli Eğitim Bakanlığı düzenlemesini geri çeviren Danıştay, okul dışında başını örten bir öğretmenin anaokulu müdürlüğü yapmasını da uygun bulmamış. Gerçekten ilginç kararlar bunlar...

İlginçlikleri, yalnızca anayasal açıdan kritik sonuçlar doğurması ihtimali açısından değil bu kararların; Danıştay'ın bu kararları, aynı zamanda, Anayasa, yasalar, ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş çeşitli kararlara da 'aykırılık' içeriyor. Kararlar bu biçimde kesinleşir ve manşetin öngörüsü tutarsa, devlet ile birey arasındaki ilişkiyi belirleyen anayasal çerçeve Danıştay tarafından daraltılmış olacak...

Daha önce Anayasa Mahkemesi kararlarını yasaların üstünde tutan bir anlayış dayatılmıştı hukuk düzenine; şimdi ise Danıştay kararlarını bütün temel yasalar ve Anayasa Mahkemesi kararları üzerinde gören daha dar bir hukukî çerçeve ortaya çıkabilecek.

Türkiye 'hukukun siyasallaşması' diye adlandırılan bir girişime tanık olmuştu yakın geçmişte. Birkaç devlet görevlisinin keyfî davranışı olduğu bugün daha iyi görülen bir sürecin ürünüydü o girişim. 'Bağımsız' yargının mensuplarına 'brifingler' veriliyor ve belli konularda 'daha fazla hassasiyet' talebinde bulunuluyordu. 'Andıç' destekli o sürecin yargıya güveni sarstığına birlikte tanık olmuştuk.

Bugün o sürecin devam ettiğinden söz edilemez; yüksek yargı kurumları mensuplarının bu konuda ciddi bir titizlik gösterdikleri fark ediliyor. Yargıtay Başkanı Osman Arslan'a ait şu tespitlerin mürekkebi henüz kurumadı: "Kamuoyunda sıkça tekrarlanan bir söylem var: / Kışlaya, okula ve camiye siyaset girmesin. / Bu söylem doğru ama eksik. / Siyaset, yargıya da girmemeli. / Meslek yaşamım boyunca dikkat ettim, siyaset girmesin diye kurumlar sayılırken, sadece kışla, cami ve okuldan bahsedilir. / Yargı siyasallaşmamalı. / Siyasallaştırılmak istenmemeli. / Siyasallaşmak, adaletin temeli olan yargıyı, temelinden sarsar. / Hâkimlerin siyasal görüşü elbette vardır. / Olmalıdır. / Ancak siyasi görüş kesinlikle karara yansımamalıdır." (Yavuz Donat, Sabah, 8 Şubat 2006).

Yargıtay Başkanının yüreğimize su serpen bu tespitleri ortada dururken gazete manşetlerine tırmanan Danıştay kararlarını nasıl yorumlayabileceğiz?

"Siyaset yargıya da girmemeli" açıklamasını Yargıtay Başkanının neden sarf etme ihtiyacı duyduğunu merak edenler için şu sözler göz açıcı olabilir: "AB'ye uyum için yasalarda değişiklik yapıldı. Bu değişikliklere yargı haklı olarak direnç gösteriyor. Atatürk'ün getirdiği sistemin tasfiyesi tehlikesini gören yargı, baskılara rağmen bu direnci sürdürüyor. Siyasi iktidar da usul ve şekli müdahalelerle bu direnişi kırma yolunda. Yargıda, ekonomik açıdan direnci Danıştay gösteriyor. Özelleştirme kararlarının Danıştay'dan dönmesi de bunun açık ispatı." (Murat Yetkin, Radikal, 8 Şubat 2006).

Ne kadar çarpıcı bir açıklama değil mi? 'İtiraf' mâhiyetindeki bu sözler, son zamanlarda adı bazı aydınlara ve yabancı konuklara karşı hazırladığı suç duyurularıyla gündeme gelen Kemal Kerinçsiz'e ait. Mahkemelere fazla mesai yaptıran 'hukukçu' Kerinçsiz, "Yargının direnç gösterdiğinden" söz ediyor. Peki neye 'direnç gösteriyor' yargı? İtirafta bu sorunun cevabı da var: AB'ye uyum için çıkartılan yasalara... Bir yüksek mahkemenin karar ve hüküm verirken dayanması beklenen yasalara karşı direniş içine gireceği akıllara ziyan bir durum.

'Hukuk devleti' yolunda cesur adımlar atılırken, ülkemizi 'kanun devleti' olma iddiasını bile sakatlayacak hale mi getiriyoruz yoksa?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi