T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 ŞUBAT 2006 CUMA | ||
|
FIFA tüzüğüne göre birinci derece mahkeme olan FIFA Disiplin Komisyonu'nun kararı, toplumumuzda şok etkisi yaratmıştır. Heysel olayında İngiltere'nin aldığı 5 yıl müsabakalardan men cezasından sonra, ülkemiz aleyhine alınan kararlar, FIFA tarihinin en ağır ikinci yaptırımıdır. Oysa batı basını, 2008 elemelerinde kendi sahamızda oynamamız gereken 6 maçın dışarıda oynanacağını bilmelerine rağmen, alınan kararları hafif buluyor. Komisyon Türkiye hakkında iki ayrı nitelikli davaya bakmıştır. Birincisi, esas davalı olarak Türkiye Futbol Federasyonu, yani rakip takımın ülkemize girişi ve çıkışını kapsayan süreçteki tüm organizasyonun sorumlusu. Diğeri ise, Alpay, Emre, Serkan ve Mehmet Özdilek haklarında açılan bireysel davalardır. Yani bireysel işlenen suçlardır. Eski başkan Levent Bıçakcı'nın, "Biz TFF olarak bu olaylardan sonra istifa ettik. Yeniden aday da olmadım" şeklindeki son beyanatı, belki de 2008'den ihracımızı önlemiş olabilir. Fakat suçun, daha doğrusu bireysel suçların tetikçiliğinin üstlenilmesi doğru mu oldu? Bu da ayrı bir tartışma konusudur. Varsayalım, TFF yaşanan olaylarda hiç suçlu değildi. Ortada sadece oyuncuların bir kısmının sahada işledikleri bireysel suçlar vardı. Bu durumda bireysel suçların ulusa ihale edilmesi, ulusun cezalandırılması, dolayısıyla stattaki seyircimizin cezalandırılması hukuken mümkün değildir. Tersinden gidelim. Varsayalım ki, oyuncuların bireysel hiçbir suçu yok. Fakat dışarıda Havaş, gümrük, yumurta ve vatandaşlarımızın da ölümcül olaylara neden olduğunu düşünelim. İşte o zaman FIFA kararları ulusumuza ihale edilebilir. Şimdi olduğu gibi. Bu bakımdan alınan kararlarda kesin olarak hukuki tutarsızlık ve sübjektiflik söz konusudur. Ayrı yürütülen bireysel suçlar, esas dava ile harmanlanmış, hukukun gücü arka plana atılmıştır. Disiplin Komisyonu, İsviçre Tahkimine dönüşmüştür. Şu aşamada emredici olmayan (Dispositif) cezalara karşı, 30 gün içinde tebliğ edilecek gerekçeli kararlardan sonra Serkan Balcı dışındakiler, yani TFF ile bireysel ceza alan oyuncularımız ve Mehmet Özdilek, kuşkusuz FIFA Tahkim Kurulunda temyiz yoluna gideceklerdir. Esas umudumuz ise, Lozan'daki tarafsız Uluslararası Spor Mahkemesine de (CAS) itiraz başvurusu yapma ve hakim seçme hakkına sahip olmamızdır. Şimdi 2008'in önüne set çeken, FIFA tarihinin ulusumuza maledilen bu maddi ve manevi ağır kararlarına karşı, uluslararası spor hukukunu iyi bilen hukukçulara çok iş düşecektir. Fakat esas iş, bu kararların siyasi ağırlıklı olduğunu vurgulayan Devlet Bakanımız Mehmet Ali ŞAHİN'e düşmektedir. Zaman kenetlenme zamanıdır. Kendi kendimize zarar verirsek, tarih bizi affetmez..
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |