T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
6 5 7 ' L İ L E R   A İ L E S İ 24 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İki konu özelinde kaynakların etkin kullanımı

Başbakan Müsteşarı Sayın Ömer Dinçer, 20 Şubat 2006 tarihinde, tüm kamu kurumlarına bir yazı gönderdi. Bu yazıda, "Kamu kurum ve kuruluşlarınca açılacak devlet memurluğu giriş sınavlarında adayların beyanlarına itibar edilerek, "Askerlik durum belgesi"nin sadece sınavı kazananlardan" istenmesi gerektiği belirtildi.

Bu yazının amaçları şu şekilde belirtilmişti:

  • Bürokrasinin azaltılması
  • Kaynakların etkin kullanılması
  • Vatandaşlara külfet getirilmemesi
  • Zaman ve kaynak israfına yol açılmaması.

    Ancak, bu yazıdan istenen amaçların gerçekleşmesi çok düşük oranda olacaktır. Zira, artık kamu kurumları devlet memurluğu sınavı yapmamaktadır. Bu sınav, tüm kamu kurumları adına, ÖSYM tarafından, KPSS adı altında, 1999 yılından bu yana yapılmaktadır. TSK, Adalet Bakanlığı ve kamu kurumlarının ikincil nitelikteki kariyer meslek sınavları bu uygulamadan istisna olup, bunların da genel içindeki payı %5'i geçmemektedir.

    Bu çerçevede, köşemizde bugün, bu yazı mucibince, çok daha önemli iki konuyu, Sayın Dinçer'in takdirlerine sunuyoruz.

    Bahsedeceğimiz her iki konuda mahkeme masraflarına ilişkindir. Mahkeme masrafları hem kamu kurumları açısından hem de mahkemeler açısında oldukça yük oluşturmakta ve artık bir çözüm bulunması gerekmektedir. İnternetin gelişmesi ve sendikal hareketin artık meşru bir zemine bürünerek büyümesi ile beraber, kamu personelinin hak talep etme ve hakkını arama bilinçleri oldukça gelişmiştir. Bu nedenledir ki, son beş yılda açılan idari dava sayısının 1980-2000 aralığında açılan dava sayısını geçtiğini tahmin ediyoruz. Ancak, bu kırılma henüz hiçbir bürokrat tarafından fark edilmemiştir. Bu nedenledir ki, hâlâ kamu kurumlarının bürokratları, yılların verdiği alışkanlıkla aşağıdaki iki konuya hâlâ bir çözüm bulmamıştır.

    Konular ve açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

    1- Harcırah sorunu

    Altyapısını, Maliye Bakanlığı bürokratlarının hazırlamış olduğu harcırah düzenlemeleri, 2002 yılından bu yana hem vatandaşlara külfet getirmekte hem zaman ve kaynak israfına yol açmakta hem de kaynakların etkin kullanılamamasına neden olmaktadır.

    2002 yılından bu yana çıkarılan üç kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş, yüzlerce idari dava kaybedilmiş, son olarak Danıştay 2. Dairesi'nce 2002 yılından bu yana harcırahlarını alamayanların harcırahlarının ödenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu konudaki son düzenleme, 2005 yılında 5335 sayılı Kanun'la yapılmış olup, bu düzenleme de zaten Anayasa'ya aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilecektir.

    Peki tüm bu gelişmeler olurken nasıl bir yol takip edilmiştir. Hemen söyleyelim: Henüz hiçbir açıklama dahi yapılmamıştır. Binlerce memur şu an kamu kurumlarına başvurarak harcırahlarını talep etmekte, kurumdan alacakları cevaba göre de dava açacaklardır. Ortaya çıkacak mali masrafın boyutlarını şu an Maliyecilerin bile tahmin edemediğini düşünüyoruz.

    Öneri: Öncelikle, 6245 sayılı Kanun'da 5335 sayılı Kanun'la yapılan ve şu an yürürlükte bulunan hükmün değiştirilmesi, 2002 yılından bu yana harcırahlarını alamayanlar için ise çözüm yolu bulunması gerekmektedir.

    2-Askerde iken ataması yapılanların durumu

    KPSS tercihleri sonrasında yerleşen bazı adaylar, askerde olduğu için göreve başlayamamaktadır. Göreve başlayamayan bu kişilerin atamaları yapılmamaktadır. Ancak bu kişiler askerlik dönüşü sonrasında dava açmakta ve davaları kazanmaktadır. Bugüne kadar açılan tüm davalar kazanılmıştır ve ne yazık ki bugüne kadar hâlâ bir düzenleme yapılmamıştır. Kamu kurumları hâlâ 657 sayılı Kanunun yürürlükteki 62 ve 63'üncü maddelerini uygulamaktadır. Bu konuda da yine açılan yüzlerce dava bulunmakta ve her yerleştirme sonrasında da bunlara yenileri eklenmektedir.

    Öneri: Konuya ilişkin Danıştay kararları yerleşik hale geldiği için ya Başbakanlık genelgesi ile ya da 657 sayılı Kanun'un 63'üncü maddesinde değişiklik yaparak sorunun çözülmesi gerekmektedir.

    Bu iki uygulama şunu göstermektedir: Memurlara ilişkin düzenlemeler özelinde konuşacak olursak, Maliye Bakanlığı'nın her mali mevzuat önerisi ve tasarı taslakları, kutsal metin olarak algılanıp aynen Meclis'e sunulmamalıdır. Söz konusu düzenleme hakkında mutlaka gerek diğer kamu kurumlarının personel birimlerinin gerekse de sendikaların görüşlerinin alınması, telafi edilemeyecek zararların oluşması açısından oldukça elzemdir.

    Hazırlayan: Ahmet Ünlü
    ( memurlar.net editörü )

    Faks: (0312) 472 68 80

    Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi