T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Manipülasyonun belgesi olur mu?

Hamas lideri Halid Meşal'in Ankara ziyaretiyle ilgili olarak başlayan tartışmalar üzerine, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bir televizyon konuşmasında basına yüklendi.

Bakan Gül "Türk basınının, yabancı servislerin etkisi altında olduğunu" söyledi ve "o servislerin yönlendirmesiyle yayın yapıldığını" ileri sürdü.

Bakan'ın bu iddiası üzerine Basın Konseyi bir inceleme başlattı.

Basın Konseyi, Bakan Gül'den Türk basınının "Yabancı servislerin ve diplomatların güdümünde" olduğunu ileri sürmesi üzerine başlattığı inceleme doğrultusunda, söz konusu iddiaya temel oluşturan belge ve bilgileri Konseye göndermesini talep etti.

*

Şimdi gelin de bu inceleme sonucunda ne çıkacağını merak etmeyin.

Bakalım Bakan Abdullah Gül gönderirse ne gönderecek...

"Manipülasyonun belgesi olmaz" derse ne yapacağız?

Diyelim ki Bakan Gül, Konsey'in talebini geri çevirmeyip bir dosya gönderdi.

Basın Konseyi onları nasıl değerlendirecek...

Ne tür bir açıklama yapılacak...

Ve biz ne anlayacağız...

*

Nereden geldiyse, tam burada kulağımda yankılanıp duran şu sözü size de bildirmek istiyorum:

"Bekle karakaçan bekle, yaz gelince sana yonca yedireceğim."

KURŞUNU ATAN BELLİ DEĞİL

Bürokratlığı döneminde usulsüz kredi vererek hazineyi zarara uğrattığı yönündeki iddialar yüzünden Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in canı sıkılmış görünüyor.

Doğal olarak kalkıp oynayacak hali yok.

Kim olsa üzülür.

İddialar doğru mu değil mi yakında ortaya çıkacaktır.

Bakan Tüzmen bir usulsüzlük olmadığını, aynı şartlar bugün olsa yine aynı şekilde davranacağını belirterek savunuyor kendisini.

"Neden şimdi?" diye soruyor ve durumu şu cümleyle özetliyor:

"Bir yerden kurşun geliyor ama kimin attığı belli değil."

*

Tüzmen gümrüklerden sorumlu.

Son dönemde gümrüklerdeki operasyonlar ile bir bağlantısı olabilir bu iddiaların.

Bağlantı ortaya çıkarsa, kurşunu kimin attığı da anlaşılır.

Olan bitene bakarak, Bakan Tüzmen'e bir tavsiyede bulunabiliriz.

Sayın Bakan'ın canını sıkmasına, üzülmesine hiç gerek yok.

Eskiden gümrüklerle uğraşanlara "gerçek kurşun" sıkıyorlardı.

Gümrük Bakanı Gün Sazak neden öldürüldü?

Haluk Bilginer ile Beyazıt Öztürk'ün rol aldıkları filmin adı gibi oldu ama bu gerçek.

Herhalde idam cezasının kaldırılması, yasa dışı faaliyetlerde bulunanları da etkilemiş.

MEYDANDAKİ KALABALIK

Ne zaman bir meydanda büyük bir miting tertip edilse, hemen ardından hararetli bir tartışma başlar.

Şu kadar kişi katıldı, yok bu kadar kişiydi diye hesap üzerinde bir anlaşmazlık görülür.

Düzenleyenler sayıyı abartır, yüksek olduğunu söyler.

Karşı çıkanlar sayıyı düşürür.

Geçen Pazar günü Çağlayan'daki miting sonrası yine aynı durum yaşandı.

Basın yayın organlarında, mitingde kaç kişi olduğuna dair farklı bilgiler vardı.

Açık artırma kırk bin ile başlıyor, elli bin, yüz bin, iki yüz bin ile devam ediyor, beş yüz bin ve nihayet bir buçuk milyona kadar çıkıyordu.

Bu gibi durumlarda ortaya konulan iddiaların ortalamasını almaktan yanayım.

Mitinge katılan herkese bilet kesilemeyeceğine göre, böylesi tartışmalar hep görülecektir.

Fakat kaç kişi olursa olsun, Saadet Partisi'nin düzenlediği ve 40 kadar sivil toplum kuruluşunun desteklediği o miting muhteşemdi.

Arabasıyla Üsküdar'dan Topkapı'ya gelmeye çalışan bir arkadaşım, o gün o mesafeyi üç saatte zorlukla aştığını söyledi.

YASAK GENİŞLEDİ

Beklediğim oldu... Gözümüz aydın.

Okula gelip giderken başını örten kadın öğretmen hakkındaki Danıştay kararını tartışırken, eşinin başı örtülü olan erkek öğretmenler için de kısıtlama getirilebileceğini belirtmiştik.

Öyle ya, aksi halde ayrımcılık yapılmış olurdu.

Kadınlar aleyhine, cinsiyete dayalı ayrımcılık.

Danıştay beni haklı çıkarmak için elinden geleni yaptı.

Eşinin başı örtülü olduğu için bir öğretmenin yurt dışında görev alamayacağına karar verildi.

Yoksa ben bir provokatör müyüm?

Her ne kadar aksini düşünsem de sonuç oraya varıyorsa elimden bir şey gelmez.

Bendeniz yine de beklemeye devam ediyorum.

Ta ki başörtüsü ticaretine yasak gelene kadar.

Ondan önce baş örtmenin evlerde yasaklanması bulunuyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi