T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Hayatta bunlar da oluyor

Unakıtan likit yumurta reklâmlarını nasıl buluyorsunuz? Yoksa görmediniz mi? Eğer şimdiye kadar görmemişseniz son birkaç haftadır Kanal-D ve CNN-Türk kanallarına hiç göz atmamışsınız demektir. Unakıtan firmasının reklâmı yalnızca bu iki kanalda dönüyor çünkü.

Kanal-7 yönetimine sordum, onlara 'Unakıtan' reklâmı gelmemiş bile. Başka kanallarda da yok. Benim meraklandığımı gören bu işlerden anlar bir dostum biraz zaman ayırıp durumu rapor etti: Ülkemizin ilk likit yumurtasını üreten firma reklâmlarını yalnızca Doğan Medya Grubu (DMG) organlarında yayınlıyormuş... Raporun en tuhaf bölümü şuydu: DMG, Unakıtan firmasına pek duyulmamış olağanüstülükte bir indirim uyguluyormuş...

Şaşırdınız değil mi? Hemen hergün 'Kemal Abi' konulu olumsuz haberler yayımlayan bir medya grubunun, Kemal Unakıtan'ın çocuklarının ürettiği bir mâmülün reklâmını yapmayı büyük bir özveriyle üstlenmesi gerçekten hayret verici...

Bu konuyu konuşurken, bir dostum, "Para almadan da yayımlayabilirlerdi" deyiverdi. Dostum, Unakıtan ürünlerinin reklâmı ile Ak Parti'nin imajı arasında benim anlamadığım bir irtibat kurdu; bana bir de sorusu oldu o dostumun: "Tayyip Erdoğan bu işe ne diyor, öğrenebilir misin?"

Benim başka bir işim var; Hayyam Garipoğlu'nun yazdığı 'Sus Konuşma - Bir Yatırımcının Başına Gelenler' adlı kitabını okumakla meşgulüm şu sıralarda.

Hayyam Garipoğlu 'garip' bir adam olarak Türk iş dünyasına girmiş ve yine 'garip' bir biçimde de yıldızı kaymıştı. Adı belleğinize yer etmemişse hiç şaşırmam. Bilebilecek durumda olan tanıdıklarım üzerinde küçük bir sondaj yaptım; hemen hepsi neredeyse tek ağızdan "Musevi asıllı biriydi, değil mi?" diye sordu. Oysa, Hayyam Bey'in dedesi Birinci Dünya Savaşı sonarsı işgal altına düşmüş Ceyhan'a Fransızlar tarafından Cezayir'den getirilen Müslüman askerlerdenmiş. Dede, Fransızları hayal kırıklığına uğratan bir iş yapmış ve vatanlarını savunan Türklere katılmış... 'İstiklal madalyası' sahibi birinin torunu Hayyam Garipoğlu... (s. 11)

'Garipoğlu' soyadı oradan...

Sümerbank'ı alan, Petrol Ofisi'ne tâlip olan Hayyam Garipoğlu'nun etnik kökeniyle ilgili kafa karışıklığı, 'Niso' lâkaplı Nesim Malki'yi bazı ticarî işlere ortak etmesinden... Bellek insanlara böyle oyunlar oynar bazen...

"Nereden nereye" demezseniz, söz Hayyam Garipoğlu'ndan açıldığına göre, şu sıralarda kimbilir nerelerde 'kaçak' hayatı yaşayan işadamının kendini savunmak üzere kaleme aldığı anılarına göz atmayı teklif ediyorum. Petrol Ofisi'ne talip olan Hayyam Bey ihale sonrasını kitabında şöyle anlatıyor:

"İhalenin 600-700 milyon dolara biteceği varsayılırken, ülkenin on büyük şirketinin katılımıyla, medyanın önünde yapılan ihalede, açık artırmada biz, en fazla fiyatı veren olarak, 1.600.000 dolarla ipi göğüslemiş olduk. Arkamızdan gelen ikinci kurum ise Garanti Bankası'nın da sahibi olan Doğuş Grubu ve üçüncü sırada ise Çörtük-Ciner-İş Bankası-PUIS ortaklığıydı.

"İhalenin ardından, hemen aynı gün, Ankara'dan İstanbul'a geçip Sayın Aydın Doğan Bey ve Sayın Dinç Bilgin Bey'le görüşerek onlarla gerçekleştirmeyi düşündüğüm çeşitli projelerimi paylaşmıştım. Aydın Doğan Bey, 'Bu ihaleyle artık Türkiye'nin en büyükleri arasına girdin' dedikten sonra, 'Nedir bu Petrol Ofisi işi, bu kadar değerli mi, bu fiyat eder mi, biraz anlat Hayyam' dediğinde işin ne kadar büyük ve geleceğinin parlak olduğunu, ileride Türkiye'nin Orta Asya ülkeleri enerjilerinin üzerinden taşınacağı bir köprü olabileceğini anlatmıştım." (s. 73)

Sonra olanları biliyorsunuz: İhale Mesut Yılmaz başkanlığındaki Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iptal edildi ve herkesin şaşkın bakışları altında ikinci sıradaki atlanarak üçüncü gelen gruba bırakıldı. İşlem usulsüzlük yüzünden bozulduğunda açılan yeni ihalede Petrol Ofisi kimin oldu dersiniz? Evet bildiniz, Hayyam Garipoğlu'ndan Petrol Ofisi'nin neden önemli olduğuna dair ders almış Aydın Doğan'ın... Aydın Bey, dersini iyi öğrenmiş; elhak, Türkiye'nin her tarafını cicili bicili PO istasyonlarıyla donattı.

Kendisi de bir ara Kanal 6 ile medyaya girme girişiminde bulunmuş Hayyam Garipoğlu, kitabının bir yerinde de şunu yazıyor: "Kamuoyunu medyalarıyla oluşturan medya sahiplerinin, hortum konusunu yıllardır gündemde tutmalarının bir sebebi de, aslında kendi aralarındaki iktidar ve birbirini yok etme savaşlarıydı. Kendilerini bizzat ilgilendiren konularda da ülkedeki olayların gerçeğini ve arka penceresini çok iyi bilen medya, tabii ki bu hortum olaylarını da kendi geleceklerine ve hesaplarına göre aksettirdi." (s. 237).

Unakıtan derken nereye geldik...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi