BM Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, "Savaş yerine barışı, yoksulluk yerine refahı, ihtiras yerine vicdanı, baskı ve şiddet yerine, hak ve özgürlükleri küreselleştirmenin imkanlarını hep birlikte aramalıyız. Hiç şüphe etmeyelim ki insanlık olarak ortak geleceğimiz buna bağlı olacaktır" dedi.

Erdoğan, BM'nin, "Büyük bir savaşın enkazı altında ezilen insanlığın barış evi" olarak inşa edildiğini hatırlatarak, geçen süreçte ne yazık ki insanlığın büyük acılar çekmeye, büyük yıkımlar görmeye devam ettiğini söyledi.

Silahlanma yarışı refaha engel oluyor

Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Savaş, yoksulluk ve gözyaşının yanında barış dönemleri tarihimizin çok az bir bölümünü teşkil etmektedir. Birleşmiş Milletler, yeryüzünde işte bu dengeyi, barış ve refah lehine değiştirme temeli üzerinde yükseltmektedir. Bu sebeple BM'yi güçlendirmeye, bugün karşı karşıya bulunduğumuz insani acıların çözümünü bu zeminde aramaya mecburuz. Kuzey ile Güney arasında gittikçe büyüyen gelir dağılımındaki adaletsizlik ile silahlanma yarışını, halkların refah ve mutluluğu önündeki en büyük engeller olarak görüyorum. Yoksulluk, salgın hastalıklar, çevresel tahribat ve terör, bugün her zamankinden daha korkutucu bir hal almıştır. Sorunlar artık küresel boyutta tezahür etmektedir. Fiziksel olarak bizden uzakta oldukları için, bu sorunlara karşı artık ne gözlerimizi kapatabilir, ne de kulaklarımızı tıkayabiliriz. Öyleyse vakit kaybetmeksizin savaş yerine barışı, yoksulluk yerine refahı, ihtiras yerine vicdanı, baskı ve şiddet yerine, hak ve özgürlükleri küreselleştirmenin imkanlarını hep birlikte aramalıyız. BM başta olmak üzere uluslararası kurumlarımızı, buna göre yeniden yapılandırmalıyız. İnsanlık olarak ortak geleceğimiz buna bağlı olacaktır."

Düşenin yanında olmazsak ayakta kalamayız

"Küresel salgın halini alan çatışma kültürünün öncelikli sorun olduğunu" vurgulayan Erdoğan, "New York'u, İstanbul'u, Madrid'i, Londra'yı, Şarm el Şeyh'i, Beslan'ı, Bağdat'ı vuran terörü" hatırlatarak, şöyle konuştu: "Terörün insanlığın ortak düşmanı olduğunu bu acı tecrübeler bir kez daha gösterdi. Yoksulluk içinde yaşayan, küreselleşmenin nimetlerinden yeterince pay alamayan, demokrasi ve özgürlüklerden yararlanamayan, büyük değişime ayak uyduramayan, çatışmaya, yok etmeye kilitlenen insanlara nasıl yardım edebileceğimiz üzerinde ciddiyetle durmalıyız. Düşenlerin yanında olmadığımız sürece, ayakta kalmanın giderek güçleşeceği aşikardır. Geçmişte milyonlarca insanın hayatına mal olan yıkıcı çatışmalardan sonra, bugün hala farklı geleneklerin ve kültürlerin çatışma unsuru olarak sunulması vahim bir hatadır." Başbakan Erdoğan, Türkiye olarak, 2009-2010 yılı Güvenlik Konseyi adaylığının temel amacının da, küresel barış ve refahın sağlanması yolundaki çabalara katkıda bulunmak olduğunu belirtti.

'PKK'ya karşı savaşa hazırız'

Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile bir araya geldi. BM binasında yaklaşık 50 dakika süren görüşmeyi gazetecilere değerlendiren Başbakan Erdoğan, PKK ile mücadele konusunda "Türkiye ile Irak arasında tam bir mutabakat söz konusu. Ellerinden gelen desteği vereceklerini söylüyorlar. Özellikle güvenlik güçlerimizle irtibat halinde olma konusunda beyanları var. 'Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa, biz buna da hazırız' diyorlar. Bu istikamette olumlu bir görüşme oldu'' dedi. Bu sözlerin kendisini tatmin edip etmediği sorulan Başbakan Erdoğan, "Uygulamada bunları görürüz'' cevabını verdi.

Talabani: Kastım Türkiye değildi

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Talabani ise bir soru üzerine "Biz terörist grup PKK'yı kınıyoruz. Türkiye'ye karşı herhangi bir savaş, her şeyden önce Kürt halkının ulusal çıkarlarına ihanettir. Bu sorunu çözmek için Türkiye ile işbirliği yapmaya hazırız'' dedi. "Somut bir adım atılacak mı?'' şeklindeki bir soruya ise Talabani, kendilerinin bu konuyu tartışmaya hazır olduklarını söyleyerek cevap verdi. ''Irak'taki Amerikan askerlerinin çekilmesini, komşu ülkelerin saldırmasından korktukları için istemedikleri" şeklindeki açıklaması hatırlatılarak, buna Türkiye'nin dahil olup olmadığının sorulması üzerine ise Talabani, "Erdoğan'ın Başbakan olduğu bir Türkiye değil" dedi. Bu arada Başbakan Erdoğan, AB Dönem Başkanı İngiltere Başbakanı Tony Blair'le de görüştü.

Medeniyetler ittifakı'na ilk adım

Başbakan Erdoğan, "Medeniyetler İttifakı" projesinde ortağı olan İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ve bu projeyi BM çatısı altına alan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'la, BM binasının 38. katındaki ofisinde bir araya geldi. Görüşmeden sonra BM basın merkezinden yapılan açıklamada, üç liderin Batı ve İslam dünyasıyla sınırlı olmamak kaydıyla, toplumlar arasındaki gerilimlerin arttığı bir dönemde söz konusu projenin önemine dikkat çektiği ve "Medeniyetler İttifakı projesinin somutlaştırılması konusunda anlaşıldığı" bildirildi. Açıklamada, iki başbakanın, Akil Adamlar Grubu'nun bir rapor ve eylem planı hazırlamasına yardımcı olacağını ve bu planın uygulanmasını destekleyeceğini söyledikleri kaydedildi. Daha sonra bir açıklama yapan Zapatero da, "Türkiye, Müslüman, AB'de olmak isteyen, demokrasi ve ekonomide ilerleme sürecinde olan, çok fazla kendine özgü karakteristik özellikleri olan, İspanya'ya benzer bir ülke. İlişkilerimizi derinleştireceğiz. Çeşitli kültüre ve tarihe sahip bu iki ülke, Medeniyetler İttifakı'nın motoru ve olağanüstü iki baş aktörü olacaktır" dedi. Medeniyetler İttifakı projesinin zirvede büyük ilgi gördüğünü, Annan'ın destek verdiği projeye ABD'nin desteğinin de önemli olduğunu belirten Zapatero, Medeniyetler İttifakı'nı "Barışa doğru giden en güçlü yol'' olarak gösterdi ve "Proje sadece uluslararası terörizme karşı değil, barışın, saygının, birlikte yaşamanın, kültürler, halklar ve dinler arasında anlayışın sağlanmasında önemli bir unsuru olmayı hedefliyor" dedi. Zapatero, Kasım'da yapılacak ilk toplantıya Erdoğan'la birlikte başkanlık yapacaklarını da hatırlattı.