YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Parantezler

Çok değil, birkaç zaman önce, gözlerimi kısıp hayatın bitimsiz düzlüklerine baktığımda, aklımın almadığı bir genişlik duygusuna kapılıyor ve sarsılıyordum. Aynı şeyi aynı sarsıcılıkta yaşayabilmek için gözlerimi tamamen kapatmam gerekiyor şimdi.

* * *

Burası, bu yer, bu yabancılık duygusu, bu ağır hasret, bu sınır tanımaz maskaralık, bu gülünç trajedi, bu eskimiş koku, bu yabanî dokunuş, bu hiç yerinde durmayan eşyalar, bu konuşkan yalnızlık, bu perdeleri kapalı görünmezlik, bu aksak ritim, bu bestesiz müzik, bu yorgunluk veren şamata, bu nedensiz heyecan, bu vakitsiz bahar, bu bahara benzer sonbahar, bu kurumuş saat, bu serseri yelkovan, bu çıtırtılı yapraklar, bu bulutunu kaybetmiş yağmur damlası, bu minicik iç çekiş, bu bardaktan boşanırcasına saldıran sağanak, göze görünmeyen bütün bu gizemli kırlangıçlar, serçeler, alacakaranlık akşam silüetleri, bütün bu güvensiz dokunuşlar, sözlerin arasında tedirgin gidiş gelişler, korkulu bekleyişler, yine de heyecana yenilişler, bu hiçbir yere açılmayan eski pencere, bu siyah beyaz sardunya, duvara mıhlanmış paslı çiviler, onlara asılı kelimeler, hâlet-i rûhiyeler, hiçbir fiille uyumlu olmayan hasır koltuklar, sehpalar, sandalyeler, altında hayat barındırmayan kameriyeler, metruk çeşmeler, toprağın üstündeki bodur şimşir gölgeleri, bu boş havuzlar, kurumuş yosun lekeleri, bir yere çıkılamayan merdivenler, parmak izlerini yitirmiş trabzanlar, bu sükûnet kuşanmış duvarlar, sıva döküntüleri, ampulsüz sarkmalar tavanın ortasından, örümcek ağı sergileri açmış bu tavanaraları, çatı kırılmalarından sızan güneş çizgileri, havada uçuşan toz zerrecikleri, bu uzak ve nedensiz tahta gıcırtıları, bu mesafe tanımaz zaman, mahzun ve sessiz iğde ağaçları, pazar yerleri, her yeri saran bu mayhoş ayva kokusu, bu üşüten nem, bu tarifsiz sızı, bu belli belirsiz buğu, camlara yazılan bu titrek yazılar, bu kelimesizlik, bu dışarısızlık, bu tek yönlü yol, bu geri dönülemeyen akşam, bu zifiri gece yarısı, bu aydınlanamayan sabah, bu kırılma, bu hoyrat akışkanlık öte yandan, bu hiçbir şeye aldırmayan koşu, bu gerinme, bu kendini çoğaltan önemsizlik, bu dokunulmaz hüzün, bu yer, bu yersizlik.. nereden çıktı?

* * *

Biliyor musun, anlatacak çok şey var ve ben sırf bu yüzden hiçbir şey anlatamıyorum. Tıpkı yaşanacak çok şey olduğu için yaşayamadığım gibi... Gidilecek çok yer olduğu için gidemediğim gibi... Silinecek çok şey olduğu için silemediğim gibi... Tıpkı öyle!.. Tıpkı!..

* * *

Benim parmaklarımda bana ait hiçbir iz yok. Dokunduğum hiçbir şeyde iz bırakamıyorum. Ben bu masaya, bu odaya, bu eve, bu sokağa, insanları ürküten bütün bu kelimelere dokundum diyorum insanlara, ama kimseyi inandıramıyorum! Çünkü onlara parmak izlerimi gösteremiyorum.

Benim parmak uçlarımda bana ait hiçbir iz yok. Ben burada olduğumu kimseye kanıtlayamıyorum!

* * *

Hey!.. Giderken parmak izlerinizi hayatımın üstünde unuttunuz! Onları saklıyorum. Birgün lazım olursa gelip oradan alabilirsiniz. Hatta belki benim hayatımla birlikte!..


18.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...