YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Kültür

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


UNUTULAN ŞAİR
Celâl Sılay

Üzerinde tek tüy bulunmayan iri bir kafa.. optik kanunları gerektirdiği anlarda, parıldayarak gözlerinizi kamaştırır.. Çok kısa boyunun en üst katındaki bu iri başın ortasında açılıp kapanan bir ağız.. bu ağızdan çıkan kısık fakat kalın bir ses.. az fakat öz konuşan bir dil.

Celâl Sılay'ı ilk defâ Rahmetli Üstad Necip Fâzıl'ın evinde tanımıştım..

Üstad'la bu kadar senli benli konuşan bu adam kim olaki, diye düşünürken.. Rahmetli Neslihan Abla (Üstad'ın hanımı):

"Aa.. Celâl Sılay'ı tanımıyor musun?" demişti..

Karşımda, bir nükte, bir mizah furyası içinde, kahkahalarla, envâıçeşit jest ve mimikle icrâyısan'at eden bir aktör vardı..

20-25 yıllık dostluğumuz ve münâsebetimiz esnâsında Üstad'ın kahkaha ile güldüğünü hiç görmedim.

Çok keyifli olduğu sırada, sadece dalgalı seyreden hafif, tannan bir sesle gülerdi..

Kahkaha tûfanı Celâl Sılay'ın mârifetiydi.. El kol hareketleriyle bâzan ayağa kalkıyor, sonra birden oturuyor, elleriyle dizlerini dövüyordu..

İşi bâzan Fransızca'ya döküyorlardı..

Tabîî o dili bilmeyenler niye bu kadar gülüyor, niye bu kadar şaşıyor, niye gözlerini açıyor, sebebini anlıyamazlardı..

Daha sonraları Bâbıâlî'de sık karşılaştık..

"Memleket" gazetesinde Ahmet Selâmi adıyle fıkralar yazıyordu.. Edebiyat ve felsefe ağırlıklı (Doğu-Batı) - (1954-1966) ve (Yeni İnsan) - (1963-1971) dergilerini çıkardı.. Dergilerine Millî Eğitim Bakanlığı'nın abone yapılması için teşebbüste bulunduğumuzu hatırlıyorum..

Üstad için:

"Ordusu olan adamdır." derdi.

Bütün bir hafta, cumartesi günü kendisine çekeceği ziyâfetin hazırlığıyle meşgul olması, onun bir başka özelliğiydi..

O gün kendisine arkadaşlık edecek dostlarını tesbit etmek, sohbetin mekânını kararlaştırmak, masrafını hazırlamak, cuma akşamına kadar bitirilmeliydi..

Celâl Sılay'ın yaşantısına, bir bohem hayatı mı, bir şâir hayatı mı, pratik bir filozof hayatı mı, demek lâzım, bilemiyorum.

Fakat çok keskin, şaşırtıcı ve çarpıcı mısra'lar icad ettiğinden, kadrükıymetinin 1974 Eylül'ünde (8 Eylül) öldükten sonra daha iyi anlaşıldığından şüphe etmiyorum..

Allah rahmet eylesin!..

Osman AKKUŞAK

 


Kağıda basmak için tıklayın.

 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...