YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Erbakan'la, ilgi çekici bir gün geçirdik!.

Kapatılan "Milli Nizam"ın, "Milli Selamet"in ve "Refah"ın eski "Genel Başkanlar"ı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın konuğu olarak, Hidiv Kasrı'nda yoğun tartışmalı bir gün geçirdik hafta sonunda..

Erbakan, davet ettiği basın mensuplarını "demokrat gazeteciler" olarak niteledi..

Onbeş gazeteciydik.. Ahmet Taşgetiren, Fehmi Koru, Ali Bulaç, Avni Özgürel, Ahmet Hakan Coşkun, Can Ataklı, Gülay Göktürk, Cüneyt Ülsever, Ali Bayramoğlu, Bülent Korucu, Sadık Albayrak, Ekrem Kızıltaş, Abdülkadir Türker, Necdet Kutsal ve bu satırların yazarı vardı Hidiv'deki toplantıda..

Ama Erbakan da, biz katılanlar da, Türkiye'deki "demokrat gazeteciler" listesi yapıldığı takdirde, bu toplantının çok daha geniş bir mekanda yapılması gerekeceğini biliyorduk..

Örneğin bir Enis Berberoğlu, bir Hakkı Devrim, bir Hasan Karakaya, bir Umur Talu, bir Murat Belge, bir Cengiz Çandar, bir Mehmet Ali Birand, bir Etyen Mahçupyan, bir Kürşat Bumin, bir Mehmet Altan, bir Koray Düzgören, bir Mehmet Ocaktan, bir Mustafa Karaalioğlu ve bir Nazlı Ilıcak olmadan, 28 Şubat dönemindeki "demokrat gazeteciler" listesi nasıl yapılabilir?. Bu liste, böylece uzar gider..

Herhalde Sayın Erbakan'ın davet ettiği gazeteciler listesi, daha da kalındı.. Ama herhalde, bazı davetliler, mazeretleri dolayısıyla katılmamışlardı..

Örneğin Erbakan, Türkiye'de son hafta içinde demokrasiyi savunan yazarlardan alıntı yaparken, Enis Berberoğlu'na da atıfta bulundu..

Ama Berberoğlu, Hidiv'de yoktu..

Bir başka mesele de şu..

"Demokrasiyi savunmak" ile "Erbakan'la aynı görüşleri paylaşmak" farklı olgular..

Nitekim Erbakan'ın konukları olan bizler, Hidiv'deki beraberlikte onu kıyasıya eleştirdik..

Eleştiriye konu olan noktaları şöyle sıralayabiliriz..

- Ülkede demokrasi istenilirken, Fazilet Partisi içindeki demokrasiye neden özen gösterilmiyor?

- Bugün demokrasi ve insan haklarından bol bol söz edilirken, geçmişte ve mesela 1974 affında veya 312'inci madde tartışmalarında, neden aynı çizgi izlenmedi?

- Demirel'in görev süresinde uzatma istemi gündeme geldiği zaman, Fazilet neden tutarsız davrandı?

- 28 Şubat'taki teslimiyetçi durum yanlış değil miydi?

Hatta daha da ileri giden soru-yorumlarla, demokrasi ve insan haklarının bir bütün olduğu vurgulandı Erbakan'a..

- İstanbul'daki Ortodoks Rumlar'ın inanç ve eğitim özgürlüklerinin korunması ile, Türkiye'deki İmam-Hatipliler'in inanç ve eğitim özgürlüklerinin korunması arasında bir fark yoktur.. Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması savunulmadan, Türkiye'deki İmam-Hatipler'e yapılan baskıyı kınamak, çok etkili olamaz..

- Türkiye'de 28 Şubat'la yeniden tanık olunan "ötekiler"in tasfiyesi girişimi, ne ilk ne son örnektir.. Varlık Vergisi ile, 6-7 Eylül vahşeti ile ve benzer olaylarla, bazen azınlıklar, bazan farklı eğilimler, bazan da derin devletle izdüşümünde olmayanlar, hep tasfiye edilmiştir..

Erbakan bunları dinledi ve kendine yönelik, ağır olan eleştirilerden bazılarını, cevaplamaya çalıştı..

Bu toplantı çok yararlı oldu..

Unutmayalım ki Erbakan da, Türkiye'nin siyasetindeki "doğal lider"lerden bir tanesi..

"Doğal lider"in ne olduğunu, önce Özal'ın, sonra da Türkeş'in cenaze törenlerinde, hayatın nasıl durduğuna tanık olarak öğrendik..

Bu tür doğal liderlerin yakın çevresi, eleştirmekten çok onaylar.. Hatalarda bile, liderin ne kadar doğru ve haklı olduğu anlatılır..

Neticede Erbakan, derinine eleştirildi Hidiv toplantısında..

Liberal olmasa bile, liberal olmanın gerekleri hakkında bilgi edindi..

ŞAKA

Pardon yani..

Türkiye'de bulunan NATO genelkurmay başkanlarına, İstanbul'un turistik mekanları ve Sultanahmet Camii gezdirilmiş 16 Eylül günü..

16 Eylül, Adnan Menderes'in idam yıldönümüydü..

Keşke NATO'lu generaller, Menderes'in anıt-mezarına götürülseydi.. Ve NATO üyesi Türkiye'de, artık askeri darbelerin olamayacağı, anıt-mezar gösterilerek, anlatılsaydı..

Türkiye'de devlet, darbeden ötürü böyle anıt-mezarlarla özür dilemiyor mu?

HÜRRİYET

Kalitesizlik bulaşıcıdır!.

Anlamak çok zor.. Yüzlerce milyon dolar yatırımlar yapıyorsunuz.. Hürriyet gibi büyük bir gazeteyi geliştiriyorsunuz.. Tirajı ve reklam gelirlerini, kalitenize dayalı olarak artırmaya çalışıyorsunuz..

Bu müthiş bir "risk" demektir..

Ve aynı anda, bir küfürbaz bu gazetenin makinalarını, kağıdını, maddi imkanlarını ve dağıtım gücünü kullanarak, sağa-sola hakaret ediyor, çamur sıçratıyor..

Bir bankada veya bir sınai girişimde, böyle birşey olabilir mi?

Siz ne yaparsanız yapın, bir sütundaki bulaşan, "kendi kalitesini", gazetenin veya işletmenin kalitesine katıyor.. Bu kalite paçalında, çıta sürekli düşüyor..

"Büyük gazete"de, küfür, sürekli iftira, yalan, haksızlık, kalitesizlik, bilgisizlik ve cehalet simgeleşebilir mi?

"Hürriyet"in bir köşesi, gerçekten bu gazeteyi aşağıya çekiyor..

Kalitesizlik bulaşıcıdır..

"Büyük gazete", bir anda bir "fraksiyon organı"na dönüşebilir..

Gerçekten bu durumu anlamak çok zor..


18.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...