YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Hidiv Kasrı'nda Erbakan'la

FP çevresi genellikle iyimser ve her şeye olumlu tarafından bakan insanlardan oluşuyor. Bunu özellikle RP'nin kapatılması dâvâsı sırasında yaşayarak öğrenmiştim; Ankara'da dolaşan haberlerin büyük bölümü "RP kapatılacak" biçiminde olmasına rağmen, RP yöneticileri, kapatma kararını radyodan duyana kadar partilerinin kapatılacağına bir türlü inanmadılar...

Kapatılan RP'nin siyasi yasaklı lideri Necmettin Erbakan TCK 312'inin yeniden düzenleneceğine inanıyor... Arkadaşları liderlerle konuşmuş ve bu izlenimi almışlar. Ertan Yülek yürütüyormuş temasları ve bu konuda kendilerine en cana yakın davranan MHP lideri Devlet Bahçeli imiş... Biz bunları konuşurken, AA tarafından yayın kuruluşlarına geçilen bültende, Bahçeli'nin "312'inin değişmesine karşıyız" sözleri yer alıyordu. Bu haber hatırlatılınca, Erbakan ve kurmayları, "Doğru olamaz" dediler...

Hidiv Kasrı'ndaki randevuya dâvet sahibinin nasıl olsa geç geleceğini düşünerek gecikmeli gidenler şaşırdılar; bazen saatlerce bekletmesiyle ünlü Erbakan bu defa tam zamanında geldi ve gecikenleri bekledi. "Herhalde aç kalırız" diye düşünen var mıydı, bilmiyorum; ikram sadece zengin bir kahvaltıyla sınırlı kalmadı, zamanı gelince balıklı-piliçli öğle yemeği de sunuldu. Çay ve portakal suyu da durmaksızın servis edildi.

Bir değişiklik daha: Her ne kadar en çok konuşan dâvet sahibi idiyse de, kısa bir sunuş sonrasında, Erbakan, "Demokrasiye geçilebilecek mi?" sorusuna cevap beklediğini söyledi. Kendisine yöneltilen pek çok 'dikenli' soruyu cevapsız bırakmayı, ustaca geçiştirmeyi başardı; ancak herkesi sabırla ve uzun uzadıya dinledi Erbakan...

Bazı gazeteciler eski bir başbakanın dört ay hapse girmesinin demokrasiye daha fazla hizmet edebileceği knaatinde olmalılar ki, "Girmeyi düşünmez misiniz?" diye soruldu Erbakan'a. Cezayı erteletmek için kullanılan "Evimde tamirat var, çoluk-çocuğumun başında bulunmam gerekiyor" gerekçesini tuhaf karşılayanlar da olmuş... Bu arada kritik bir soru daha vardı: "Geçmişteki hatalarınızı itiraf ettiğiniz oluyor mu?"

Sizin de kafanızdan geçen konular ve sorular olduğunu biliyorum hiçbirine açıkça cevap gelmeyen bu soruların... "Herkes hata edebilir" genel yaklaşımından sonra, 'hata' gözüyle bakılan hemen her konuda bir 'gerekçe' ileri sürdü Erbakan... Başbakanlığı döneminde bazı radikal tedbirlere ortağı DYP'nin içindeki çatlaklar yüzünden başvuramamış sözgelimi; kendi döneminde çıkan ve sonradan 28 Şubat'a 'meşruiyet' kazandıran Başbakanlık kriz merkezi yönetmeliğini doğal âfetler konusunda alınacak tedbirler için olduğunu söyleyerek imzalatmışlar... Refahyol'un düşüşü başka hiçbir sebepten değilmiş, bütçenin 10 milyar dolarının kurtarılmasını hazmedemeyen 'tekelleşmek isteyen sermaye' devirmiş hükümeti...

Cezaevine girerek meydan okuma veya demokrasiye bu yolla hizmet teklifine de, "Kabadayılık taslama zamanı değil" cevabı geldi Erbakan'dan... Bir kurmayı da, atılıp, "Hocamızın hapse girmesine bizim gönlümüz razı değil" deyiverdi... Bu arada, Demirel'in cumhurbaşkanlığında süresini uzatmak için oluşturulan '5+5' formülünü kendisine yakın FP'lilerin desteklediği iddiasını da, "Formül FP'lilerin oylarıyla hayata geçmedi" cevabıyla savuşturdu Erbakan...

Demokrasiyi önemsediğini vurgulayan Erbakan'ın FP içindeki 'gelenekçi – yenilikçi' ayrımına yaklaşımına takıldı pek çok meslektaş. Sabah'tan Gülay Göktürk'ün sütununda, "Bir daha böyle dâvetlere katılmayacağım" diye yazdığını okuyunca, cevaplardan tatmin olmadığını anladım. Erbakan, "Bir parti ancak diisiplinle ayakta kalır, aykırı seslere yer yok" türü cümleleriyle katılanları hayal kırıklığına uğratmış olmalı...

Necmettin Erbakan, dâvetine olumlu cevap vererek Hidiv Kasrı'na gelenleri 'demokrat gazeteciler' olarak tebrik etti. "Demokrat gazeteciler birliği" türü bir örgütlenme teklifinde de bulundu... "Kurulacak birlik, demokrasiye katkıda bulunan gazetecilere ödül dağıtmalı" görüşü de onun...

Böyle farklı görülmek ve gösterilmek beni mesleki açıdan evvel eski rahatsız eder. Başbakanlığı döneminde, hükümetine yönelik aşırı hücumlardan etkilenen Erbakan, "Bir kısım medya" sıfatıyla muarızlarına yaylım ateşi açarken, eleştirel davransalar bile insaflı bulduğu gazetecilerle biraraya gelmeyi yeğlemişti. Erbakan'ın makbul bulduğu gazeteciler, o gün bugündür, devletin çeşitli kurumlarının 'akreditasyon listesi'nde yer almıyorlar... Erbakan'a göre 'makbul' olan gazeteci, devlet gözünde 'maktul' sizin anlayacağınız...

Erbakan, kendi başbakanlığı döneminde Genelkurmay'la ilişkilerinin düzgün olduğuna inanıyor... Genelkurmay başkanı, "Allah razı olsun" demeye gelmiş kendisine; "Cumhuriyet döneminde dolar bazında en yüksek maaşı siz bize sağladınız" demiş... Kulaklarına inanamayıp, "Karadayı mı?" diye sorma ihtiyacı hisseden oldu; evet, Org. Karadayı'ymış başbakanlığı sırasında Erbakan'a maaşları sebebiyle teşekkür eden...

Erbakan'ı başına gelenlerden sonra her şeyi olumlu tarafından yorumluyor görmek ilginçti. Son sözü de, "312 dört ay içerisinde değişir ve siyasi yasağım kalkar" oldu zaten... Ben mi yanılıyorum, Erbakan'ın RP'nin kapatılması yüzünden beş yıllık bir siyasi yasağı daha yok muydu?


18.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...