YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yeni bir "Türkiye muhasebesi"

 
Kanımızı donduran bu "vahşet fotoğrafları", devletin en tepesinden sokaktaki insana kadar bütün bir toplumu yeni bir "Türkiye muhasebesi" yapmaya zorluyor.

 

Hukukun üstünlüğünü yok sayan bir toplumsal ve siyasal örgütlenmenin egemen olduğu Türkiye'de akıllara zarar işler oluyor. Şiddet ve vahşete karşı hukukla mücadele etmek yerine, başka bir cinayet şebekesiyle aynı yatağa girmeyi tercih eden anlayışın maceralı yolculuğu, ne yazık ki bir cinayet haritasının önünde son buldu.

Kanımızı donduran bu "vahşet fotoğrafları", devletin en tepesinden sokaktaki insana kadar bütün bir toplumu yeni bir "Türkiye muhasebesi" yapmaya zorluyor. Bir ucu devlete, diğer ucu kültürel kodlarımıza uzanacak olan bu huhasebe belki de biraz canımızı sıkacak. Hatta zaman zaman kimi "derin" geleneklerimizi rahatsız edecek.

Bu ülkeye neler oldu ki, her gün yeni cinayet ortaklıkları ve "ölüm tarlaları" ile sarsılıyoruz? Nasıl bir kültürel miras, bu "cinnet virüsü"nü kanımıza bulaştırdı?

Bu insanlık trajedisinin siyasal ve ideolojik köklerini sorgulamadan, gerek devlet, gerekse toplum olarak bu "vahşet"ten payımıza düşen "günah"ı lanetlemeden, kendi karanlığımızla yüzleşmeden bu insanlık ayıbından kurtulamayız.

Cinayeti işleyenler bunu ister din adına, isterse bir başka ideoloji adına yapsınlar, bu açık bir vahşettir. Bu ülkede yaşayan herkesin, bu katliamları lanetlemesi aynı zamanda insani bir sorumluluktur. Ancak kimse de, bu "cinnet tablosu" üzerinden başka "hesaplar" yapmaya kalkmasın. Çünkü geçmişte bu doğrultuda yapılan karışık hesaplar, hesabı yapanlara da bu ülkeye de bir yarar sağlamadı. Özellikle, tüylerimizi ürperten vahşet görüntülerinden "28 Şubat" için kazanç sağalamaya çalışanların "ham" hayallerden vazgeçmeleri gerekiyor.

Unutmayalım ki, hukukun üstünlüğünün ve demokratik şeffaflığın hakim olduğu çağdaş Türkiye'yi kuramadığımız için, hepimizi ürperten bu "vahşet tablosu" ile karşı karşıyayız. 20 yıldır "devletin arka bahçesi"nde rahatça hareket edebilen, hatta devletin bir kesimi tarafından bir ölçüde himaye gören Hizbullah, şimdi kararlı bir tutumla bertaraf ediliyor. Elbette bu umut verici bir gelişme. Artık herkes bilmeli ki, "Devlet-mafya" ilişkilerinin simgesi haline gelen "Susurluklar" ve "vahşet" görüntüleriyle karartılan bir Türkiye'nin 21. Yüzyıl'da ayakta kalması mümkün değildir.

Ama anlayamadığmız bir şey var, neden devlet neredeyse bütün ayrıntılarını bildiği bu katliamlara yıllarca seyirci kaldı? "Jitem-Hizbullah" bağlantısıyla ilgili iddiaları nasıl değerlendireceğiz?

28 Şubat sürecinde "En büyük tehlike irticadır" diyen emekli Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman Paşa, geçmişte MİT Müsteşarı olduğu dönemde Hizbullah için, "Bir İran'daki Hizbullah vardır; bir de PKK'nın baskınlarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar vardır..." diyordu. Merak ediyoruz, acaba sayın Paşa "ölüm tarlaları" konusunda şimdi ne düşünüyor? Eğer, ifade vermeyi reddettiği "Susurluk Komisyonu"na gelip ifade verseydi, Türkiye bu karanlık tablodan daha erken kurtulabilir miydi?

Şeffaf ve demokrat bir Türkiye'yi kurabilmek için, galiba bu tür soruları daha çok ve sıkça sormamız gerekiyor. Aksi taktirde, Susurluk nasıl örtbas edildiyse, aynı şekilde hergün ekranlardan üzerimize hücum eden "ölüm tarlaları"nı sadece seyretmekle yetinir, "derin" uzantılarına hiçbir zaman ulaşamayız. Bilmem haberimiz var mı, yeni bir binyıla girdik. Artık Türkiye'nin ufkunu karartan bu ayıplarla yaşamak istemiyoruz.

Not:

Birileri, kendisini hala Kral Hüseyin'in mezarı başında sanan sayın yazara da yeni bir "binyıl"a girdiğimizi hatırlatsa ne kadar iyi olur. Galiba o hâlâ otogarlarda "otobüs değnekçileri"nin revaçta olduğu 1970'li yıllarda yaşadığını sanıyor. Bu yüzden, Türkiye'de yaşanan her önemli olayın sonunda "28 Şubat değnekçiliği" yapabilmek için kan ter içinde kalıyor. Hernekadar bu değnekçilik işinin kendisine yakışmadığını söylemek mümkün değilse de, "Kitle İletişim ve İktidar" kitabını yazan birisinin, bugünlerde "değnekçilik", tombalacılık" yapmasına yüreğimiz elvermiyor.


24.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...