YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Neşet Ertaş ustanın kitabı da var artık

Sevgili Bayram Abi telefonla arayıp sordu: "Kitap gönderdim, ulaştı mı?" Akçağ'dan çıkan, Neşet Ertaş Kitabı'nı bir başkasında gördüğümü, fakat kitabın ulaşmadığını söyledim. "Başka birisi almıştır" dedi, "Tekrar gönderiyorum." Bu incelik karşısında ne yaparsınız? Üç gün sonra geldi kitap. Büyük bir keyifle okuyorum.

Neşet Ertaş'ı anlatmak için, önce babası Muharrem Ertaş'ı ele alıyor, abdallık nedir, bozlak neye denir, bir güzel anlatıyor, barak ve maya üzerinde duruyor. Hacı Taşan'ı, Çekiç Ali'yi tanıtıyor. Özetle, sahasında yazılan ilk ciddi eser. Fotoğraflar, hatıralar, konuşmalar, türküler... Önsöze bir bakalım:

Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen kültür varlıklarımızın en önemlilerinden olan türkülerimiz, ikibinli yılların eşiğinde bütün ağırbaşlılığı, asaleti ve vekarı ile kendinden emin bir tavırla ülke müzik gündeminin başına gelip oturdu. Hayatımızın her anına müdahale hakkını kendinde gören ve hemen her şeyimizi kendine göre şekillendirmek, dizayn etmek iddiasında olan medya, zaferle sonuçlanmak üzere olan türkülerin bu "uzun yürüyüş"ü karşısında önce tereddüt etti fakat bunun aynı zamanda "kârlı ve paralı bir iş" olduğundan emin olduğu gün, mahalleye bile sokmadığı türküleri ekranın baş köşesine buyur etti.

Ortalığın "türkücü" kılığındaki davetsiz misafirlerle toz duman olmasının hemen ardından, varoluş sebebinin gereğini yerine getirerek işi ustalıkla sulandıran medya, hemen her konuyu olduğu gibi türküleri de ticari bir meta olarak pazarlamaya başlamıştı bile. Ama yine de öz değerlerimizin, hayat felsefemizin, milli ve tarihi maceramızın en güzel ifadesini bulduğu türkülerimize bir pencere açılmıştı ve bu pencereden Neşet Ertaş gibi gerçek değerlerin görünmesine istense de mani olunamazdı artık.

Ülkemizde devlet radyosunun dışında hiçbir kitle iletişim aracının bulunmadığı günlerde sanatının gücü ile gerçek anlamda bir "şöhret" olan, fakat neredeyse çeyrek asırdır pek "ortalarda" görünmediği için adeta unutulmaya terk edilen Neşet Ertaş ismini medya, yıllar sonra böylece adeta yeniden keşfediyordu..

Yeni bir yüzyılın eşiğinde türküler lehinde oluşan bu medyatik sürecin, kültürümüzün en sağlam, en anlamlı/tutarlı sütunlarından biri olan türkülerimizin hak ettikleri "statü"ye kavuşmalarını temin noktasında her şeye rağmen bir şans olduğunu düşünüyorum. "Neşet Ertaş Kitabı", bu şansı en iyi şekilde değerlendirmeye yönelik samimi bir gayretin ürünü olarak kabul edilmeli.

İsmi otuz yıldır türkülerle birlikte anılan ve özellikle "bağlama" denilince akla ilk gelen isim olan Neşet Ertaş üzerine yazılan bir kitap, şüphesiz biraz da "türkü" ve "bağlama" üzerine yazılan bir kitap olmak durumunda. Doğrusu böyle bir çalışmaya şiddetli ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Çünkü yazılı ve görüntülü medyada türküden, türkücülerden ve tabii bu arada sık sık da Neşet Ertaş'tan söz edilmesine rağmen ciddi, tutarlı, düşünce ürünü görüş ve yazıların eksikliği dikkatlerden kaçmıyor. (...)

Bayram Bilge Tokel'in, "Eserdeki doğrular ve güzellikler, yıllardır bizleri doğru ve güzel olana davet eden sazın ve sözün gerçek ustası Neşet Ertaş'a, eksikler ve yanlışlar ise bana ait" demesine bakmayın, yaklaşık yirmi yıldır tanıdığım Bayram Abi, her zamanki gibi tevazu gösteriyor. Müzikle olduğu kadar edebiyatla bilhassa şiir ve hikâye ile yoğrulmuş bir kırk yılı vardır en azından.

Anlatan da, anlatılan da büyük sanatçı olunca, ortaya çıkan eser o derece güzel oluyor. Ben anlatsam, bir formada biterdi kitap.

Çekirge, son olaylar karşısında birilerinin etkisinde kalır

- Açılan mezar sayısı 4, çıkan ölü sayısı 16, geçerli ölü sayısı 5.
- Ne oluyor Çekirge?
- Sayıyorum Hocam.
- Biliyorum evladım, gençsin. Şimdi sana ölüm çok uzak gibi gelir. Ama böyle konularda şaka yapmak doğru olmaz. Anlıyor musun?
- Affedersiniz Hocam.
- Ayrıca, geçerli ölü sayısı denmez, teşhis edilen denir.
- Anladım Hocam.
- Çirkin olayları keyfine göre değerlendirip, bundan menfaat sağlama yoluna gidenler gibi davranma hiçbir zaman. Çirkefin etkisinde kalma, medyanın oyununa gelme!..
- Peki Hocam.

Kitap, kitap...

"Beş bin nüfuslu şirin bir kasaba burası" diye yazan Kılbasan'dan İbrahim Şaşmaz, "Herşeyimiz var. Yeşilimiz, tahılımız, buğdayımız, misafirperverliğimiz... Sadece kütüphanemiz yok" diyor.

Kasabalarına bir kütüphane kurmak için kolları sıvamışlar. Bina hazır, raflar hazır, bir miktar kitap da var ancak yetersiz. Şekerlik okurlarından okudukları-okumadıkları kitap ve dergileri göndermelerini istiyor Kılbasanlılar.

"Çocuklara, gençlere ve kasabamızın okumaya istekli tüm büyüklerine götürmek istiyorum bu kitapları..." diyen genç kardeşimize yardımcı olmak isteyenler için işte adres: İbrahim Şaşmaz, Kılbasan Kasabası belediye Halk Kütüphanesi 70120 Karaman Tel: 0542.596 50 39

Karga araştırmaları

*Şu ikidebir bahsi geçen "Araştırmacı-Yazar" İsmail Nacar neyi araştırmış ve neyi yazmış? Bu konuda bir araştırma yapılacak ve netice yazılacak

*Rıdvan Budak, Apo'nun infazının ertelenmesinde etkili bir rol üstlenen Devlet Bahçeli'yi ziyaret edip teşekkür etti. "Bu teşekkürün sebebi nedir?" sorusuna cevap bulunacak.

*Canı sıkıldıkça bölücülük yapıp, "İslamcı basın" ayrımına başvuran Milliyet'in bilinçaltı Freud Amca'nın da yardımıyla çözülecek.

*Star'daki "Cumhuriyetinizin kıymetini bilin" başlığını icat eden mucit dahi bulunacak, tez elden memlekete kazandırılacak.

*Terörün, vahşetin dini, milliyeti olmaz ilkesi bazı odun kafalılara şemalarla gösterilerek anlatılacak.

*Ahmet Taşgetiren ve Abdurrahman Dilipak'ın haksız mahkumiyetini göremeyen körlere gözlük dağıtılacak.

*"Bugün bana, yarın sana" sözü tam bu anda o zevata kavratılacak...

6. Yıl

Yeni Şafak 6 yaşında. (Seneye okula yazdıracağız kısmetse.) Bunun beş yılı aşkın kısmında beraberdik. Nice yıllara beraberce devam ederiz inşaallah.

Çınaraltı'nda

İstanbul'da sayılamayacak kadar çok çınar var, her bir çınarın da altı... Ancak, buraların hepsine "Çınaraltı" denmiyor. Kısacası, her çınar altı, Çınaraltı değil.

İki arkadaş "Haftasonu Çınaraltı'nda buluşalım" diye sözleşiyor. İkisi de gidip saatlerce beklediği halde, bir türlü buluşamıyorlar. Çünkü birisi Beyazıt'taki Çınaraltı'nda beklemiş, diğeri Çengelköy'dekinde.


Faks: +90 (212) 613 14 92 - 93
24.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet ŞEKER

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...