Hicret şairi

 
Ben kendi payıma onun "Hicret" yorumlarından büyük ölçüde yararlandım. O benim gözümde bir "Hicret" şairi olduğu kadar bir "Hicret" eylemcisiydi.

Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Kot'un gayretiyle, hafta sonunda rahmetli Akif İnan'ı anma toplantısı düzenlendi.

Toplantıyı Kanal 7'nin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik yönetti. İnan'ın yakın arkadaşları Zübeyir Yetik, Erdem Bayazıt ve İsmail Kıllıoğlu ile birlikte ben konuşmacı olarak katıldım.

Bayazıt, Yetik, Kıllıoğlu ve Çelik anılarından yola çıkarak İnan'ın düşünce, şiir ve eylem dünyasına ilişkin çarpıcı değerlendirmeler yaptılar.

İnan'ın düşünce ve şiir dünyasında "Hicret"in vazgeçilmez bir yeri ve önemi vardı. Bu yüzden ilk şiir kitabına "Hicret" adını vermişti.

Mavera'da Hicret üzerine yapılan bir toplantıda Rasim Özdenören ve Orhan Karmış'la birlikte özgün yorumlar yapmıştı.

Ben kendi payıma onun "Hicret" yorumlarından büyük ölçüde yararlandım. O benim gözümde bir "Hicret" şairi olduğu kadar bir "Hicret" eylemcisiydi.

Bizim kültürümüzde "Hicret" deyince, akla ilk defa İslam Peygamberi'nin Mekke'den Medine'ye göçü gelir.

Hicret İslam tarihinin dönüm noktalarından biridir. Bu yüzden Müslümanlar'ın takvimi Hicret'le başlar.

Müslümanlar Mekke'den Medine'ye göç ederek dayatmadan özgürlüğe, inançsızlıktan inanca, yanlıştan doğruya hicret ettiler.

İslam bir yönüyle "Cihad", bir yönüyle de "Hicret" medeniyetidir. Müslüman toplumların dinamizminin kaynağında cihad ve hicret coşkusu vardır.

Peygamberlerin hepsinin hayatında bir "Hicret" olgusu vardır. Her peygamber bir hicret imtihanından geçmiştir.

Atalarımız Adem ile Havva yitirdikleri Cennet'i yeniden bulmak yeryüzüne hicret etmişlerdir.

Müslümanlar dünyayı bir "Hicret" yurdu olarak gördükleri için, Hz. Peygamber'in ölümünün ardından yeryüzüne bir hilal gibi yayılmışlar.

Hilalin bir ucu Çin Seddi'ni aşarken, diğer ucu da Pireneler'i geçerek, Fransa'nın içlerine kadar uzanmıştır.

İnsan sürekli bir "Hicret" bilinci içinde olmazsa şiir, düşünce ve eylem dünyasını zenginleştiremez.

İnan'ın "Divan Dünyası"na dört elle sarılması "Hicret" bilincinden kaynaklanıyordu.

O gerçek bir "Hicret" şairiydi.