Gerçek olamaz bu görüntüler.

DSP'li Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, âşık olup evlendiği yeni eşiyle, balayı geçirmek için Amerika'ya uçmuş..

Güzel.. Hayırlı olsun.. Birbirlerini daha iyi tanırlar..

İsmet Ay anlatmıştı..

Yeni evlenen bir çifte, yaşlılar "Bir yastıkta kocasınlar" diye, hayır duaları ediyorlarmış..

İsmet Ay'ın annesi müdahale etmiş..

-Önemli olan bir yastıkta kocamak değildir.. Bakalım, bir yastıkta aynı rüyaları görecekler mi, demiş..

Dileriz Gürel çifti, bir yastıkta, aynı rüyaları da görürler..

Ama yastıkları da, rüyaları da, bu çiftin özel yaşamlarını ilgilendiriyor.

Bizi ilgilendiren, bir "Bakan" olan Şükrü Sina Gürel'in, kamu yaşamına ilişkin konumu..

Baktık.. Gürel çifti, balayı gezisine "resmi görevle" çıkmışlar..

Baksanıza, Ankara'nın devlet dengelerinin ciddiyetini ve İstanbul'un da çıkar çevrelerini temsil ettiğini söyleyen Başbakan Ecevit'in, Çankaya'ya yazdığı "görev tezkeresi"ne..

"Cumhurbaşkanlığı Yüce Katına,

Görüşmelerde bulunmak üzere 3 Ağustos 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in, dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığı'na, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün vekalet etmesini, yüksek tasviplerinize saygıyla arz ediyorum.. Bülent Ecevit, Başbakan.."

Cumhurbaşkanı Sezer de bu yazıda anlatılanları doğru kabul etmiş ki, şu cevap yazısını imzalamış..

"Bülent Ecevit, Başbakan

Görüşmelerde bulunmak üzere 3 Ağustos 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığı'na, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün vekalet etmesi uygundur. Bilgilerini rica ederim.

Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı."

İşte görüyorsunuz Ankara'nın simgelediği "devlet ciddiyeti"ni..

Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer, Devlet Bakanı Gürel'in ne yapmak için Amerika'ya gitmiş olduğunu, gazeteleri okuyarak öğrendi..

Acaba bundan sonraki karşılaşmalarında, Ecevit-Özkan ikilisine, Anayasa yerine, Şükrü Sina Gürel'in nikah cüzdanını mı atar?

Bu yazıyı yazarken, Mesut Yılmaz'ın ANAP Kongresi'nde yaptığı konuşmayı dinliyordum..

Ürperdim.. Korku filmi izler gibi oldum..

Ortada bir felaket var.. Ekonomi iflas etmiş.. Siyaset boşluk içinde..

Ve Mesut Yılmaz, delegelere yakınıyordu..

-Bu son 10 yılda bu ülkeyi bu hale getirenlere, bir daha görev vermeyin!

-Toplum, yolsuzlukların kötüye gidişin nedeni olduğuna inanıyor..

Ne demek istiyordu Mesut Yılmaz?..

Acaba şuurunu mu yitirmişti?

Sonra bereket konuşmanın devamı geldi.. Yılmaz "hırsız-polis oyununda, polis rolü oynayanlar"a falan giydirmeye başladı.

Söyleyeceğim şu..

Durum "post-modern" değil, "sür-realist" olmaya başladı..

Ben de, görüşmelerde bulunmak üzere, Amerika'ya mı gitsem?..

ŞAKA

Dava arkadaşları...

Mesut Yılmaz, ANAP Kongresi'nde delegelere sürekli şöyle hitap etti..

-Değerli Dava Arkadaşlarım!..

Bazı delegeler bu sözleri duyunca herhalde korkmuş ve kendi kendilerine sormuşlardır..

-Eyvah.. Acaba Enerji Davası'ndan mı, TÜRKBANK davasından mı arkadaşız?

HASTA SİYASET

Faruk Süren'i örnek alsalar ya..

İki Türkiye var.. Biri sporda, diğeri siyasette..

Faruk Süren'in başkanlığında Galatasaray, sade Türkiye'de değil, Avrupa'da da futbolun zirvesine çıktı.. Şampiyonluklar, kupalar, "Süren'li yıllar"da, Galatasaray Müzesi'ni doldurdu..

Ve en başarılı dönemde, Faruk Süren, başkanlığı Mehmet Cansun'a bıraktı..

Bir de siyasete bakın..

Bu üçlü koalisyonun lider ve yönetici kadrolarına bakın..

Aklı başında bir demokratik ülkede, ne Ecevit, ne Yılmaz, ne Bahçeli, ne de onların takımları, bir gün bile koltukta oturamaz..

Hepimizi yoksullaştırdılar.. Toplumun moralini bozdular.. Milyonlarca Türk'ün gözü, Amerika veya Avrupa'ya göçebilmekte..

Kötü yönetime örnek bir laboratuar çalışması yapılsa, bu "koalisyon" herhalde kobay olurdu..

Ama yerlerinden kıpırdamıyorlar..

Şu ANAP kongresine bakın.. Şarkılı, yemekli, danslı bir başarı kutlama töreni gibi..

Bir Asena'nın dansetmesi eksik..

Siyaset biraz spor gibi olamaz mı?

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu