T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ANAP: Yeni siyasetsizlik

ANAP Kongresi'nde ilk göze çarpan şey, ANAP yöneticilerinin kongreyi tam bir "siyasetsizlik zemini" haline getirmek için ellerinden geleni yapmaları oldu.

Dolayısıyla Mesut Yılmaz'ın yeni ANAP için bulduğu "Yepyeni bir gelecek yine ANAP'la gelecek" sloganı "yeni siyasetsizliği" işaret etti tüm kongre boyunca...

Mustafa Taşar'ın açış konuşmasından sonra yaklaşık bir saatten fazla süren bir sanat gösterisi oldu. Bu gösteri lirik tarih gösterisinin Mesut Yılmaz'a uyarlanmış biçimiydi. Modern şarkılardan klasik eserlere kadar birçok yapıt, sözleri içine ANAP ve Mesut Yılmaz koyularak değiştirildi ve söylendi. Bir ülkenin kültürüne kıymanın can acıtan bir örneği olarak kongrede sergilenen bu manzara gerçekten utanç vericiydi. Sanat yapıtlarını, bir siyasetçiyi fetişleştirmek için bu şekilde eğip bükmek, demokratik bir rejimde hiç rastlanmaması ve hatta akla gelmemesi gereken bir şeydir. Sanatı bu şekile siyasete alet etmek gerçekten ancak totaliter rejimlerde rastlanan bir kıyımdır. Bu ANAP kongresinde yaşandı ve maalesef sanata dönük kıyım, bir parti kongresinde siyaseti gözlerden saklamak için yapıldı.

Siyaseti gözlerden saklamak için aşırı bir gayret vardı kongrede. Bir saatten fazla süren sanat gösterisi (?), ardından partiye katılan belediye başkanlarına şilt verilmesi ve Mesut Yılmaz'ın konuşmasından sonra başka rutinlerin araya sokulması ile muhalefetin söz sırası geldiğinde salondaki tansiyonun dibe vurması hesaplanmıştı. Bir parti kongresinde bu kadar hesap ve siyaset karşıtı düzenleme çok fazla. Hele de Mesut Yılmaz'a göre yenilendiği söylenen ANAP'a atılan ilk adım sırasında yapılırsa bunlar.

Bir de divan başkanı seçilen eski İçişleri bakanlarından Ülkü Güney'in durumu var. Güney Türk siyasi kültürünün bütün olumsuzluklarını birkaç dakika içinde sergilemeyi başardı. Birlik ve beraberlik nutkundan sonra Lütfullah Kayalar'ın salona girişi sırasında hoşuna gitmeyen sloganları atanları salon dışına atmakla bile tehdit etti Güney. Doğrusu böyle bir şemsiye ile kongre yapmak Özal'ın mirası bir partiye hiç uymadı.

Mesut Yılmaz çok parlak bir konuşma yaptı. Özellikle Türkiye'nin "gelecek yönetimi"nin merkezine Avrupa Birliği'ni vurguyla koyması önemliydi. Bunun yanı sıra Yılmaz'ın Avrupa Birliği konusunda "ulusal güvenlik sendromu"nu tartışmaya açması son derece dikkat çekiciydi. Mesut Yılmaz'ın konuşması bu bakımlardan son yıllarda yapılmış iyi konuşmalardan biriydi. Fakat salonun bu konuşmaya tepkisi çok zayıftı. Kongrede Yılmaz'ın hakimiyeti her yere sinmiş olsa da, bunun Yılmaz'ın inandırıcılığı ile paralel olmadığı çok belirgin. Bu kadar doğru siyasetleri ve söylemleri dillendiren Yılmaz'ın bir müddet sonra bunlardan kolaylıkla vazgeçebileceği anlaşıldığı için inandırıcılığı yok konuşmalarının... Yine de AB ve "ulusal güvenlik sendromu" gibi konuların bağlantılandırılması, siyaset için kazanım sayılmalıdır.

Yılmaz ülkenin geldiği durumu eleştirirken Demirel'den MHP'ye, tüm koalisyon hükümetlerinden askerlerin güvenlik kaygılarına kadar bir dizi imalı eleştiri getirdi. Fakat sanki kendisi 1990'dan beri hiç iktidar olamamış gibi hiçbir sorumluluk üstlenmedi. Tamamen kendi dışındakilere gönderme yapan ve kendisiyle ilgili özeleştiriden kaçınan bir pozisyon aldı. Belki de bu nedenle Yılmaz'ın yeni oluşumları eleştirmesi ve "macera" olarak nitelemesi salondan çok "cılız" destek buldu.

Kongre genel olarak ANAP'ın tüm siyasi hareketliliğinin bittiğini gösteren işaretlerle doluydu. ANAP'ın merkez sağdaki etkinliğinin "sıfırlandığı" bu kongre ile ortaya çıktı tamamen. Sıcak izlenimler böyle, detaylı bir yorum yarına...


5 Ağustos 2001
Pazar
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED