Bugün, Hükümet'e ve Başbakan'a yönelttiği sert eleştiriler TÜSİAD'ı tarihi sorumluluğundan kurtulamaz.

Sizlerin de tahmin ettiği gibi TÜSİAD'ın açıklaması ekonominin duvara toslamak ve Hükümet'in sonunun yaklaştığının göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Belki bir de Hükümet'in TÜSİAD üyelerine vereceği bir şeyin kalmadığının işareti olarak algılanabilir.

TÜSİAD'ın sert eleştirisinin, Kemal Derviş'in 'İMF'nin ek kaynak sağlamaması halinde borçların döndürülmesi imkansızdır' mealindeki açıklamasına denk gelmesi tesadüfi değildir.

Bugün ekonominin genel dengelerinin tümü bozulmuş ve sistematik kaybolmuştur. Türkiye ekonomisi anarşi ve kaos dönemini yaşamaktadır.

Döviz ve faizde Hazine ve Merkez Bankası kontrolü kaybetmiştir.

Kamu finansman dengesi Hükümet'in tahminlerinden daha olumsuz gerçekleşecek ve bütçe açığı beklentilerin üzerine çıkacaktır.

Bu köşede, aylar öncesinden, bütçedeki faiz giderlerinin öngörülenden daha yüksek ve vergi gelirlerinin ise öngörülenin altında gerçekleşeceğini ifade etmiştik. 8 aylık bütçe gerçekleşmeleri ne yazık ki bizi yanıltmamıştır.

Şubat ayından beri devalüasyon oranı yaklaşık olarak % 130'u bulmasına rağmen, ihracat rakamı beklenenin altında ve küçük oranda artmış, yılın ilk yarısında cari işlemlerde meydana gelen 500 milyon dolarlık fazlalık ülkenin döviz açığına nefes aldıracak tutarın çok uzağında kalmıştır.

1999 yılındaki % 6.4 oranındaki tarihi düşüşten sonra içinde bulunduğumuz yıl sonuna kadar milli gelirin % 7 oranında azalacağı beklenmektedir.

101 katrilyon liraya ulaşan iç borç ve 120 milyar dolara yaklaşan dış borç döndürülemez noktaya gelmiştir.

Bankacılık sektörü ağır yara almış ve mali yapısı bozulmayan banka sayısı, bir elin parmak sayısının altına inmiştir.

Ekonomik çöküşün bu noktasında TÜSİAD'ın Hükümet'e yönelttiği eleştiriyi samimi bulmuyor ve ciddiye almıyorum.

Bugüne kadar neredeydiniz?

TÜSİAD'ın bugünkü çıkışının hiçbir kıymet-i harbiyesi bulunmamaktadır. 1998 yılı başından itibaren TL aşırı değerlenmeye başladığında neredeydiniz?

Kamu finansman açığı gerekçe gösterilerek son 4 yılda % 40 reel faiz ödenerek borçlanma yapılırken ve borçlanma politikasının sonucu olarak aynı dönemde asgari 60 milyar dolarlık kamu kaynağı faiz geliri elde eden kesimlere aktarılırken neredeydiniz?

Bankalar yağmalanır ve bütçeye yük olacak şekilde Fon'a devredilirken neredeydiniz?

Cari işlemler dengesini kötüleştiren ve ülkeden döviz çıkışına yol açan, 2000 yılındaki para ve kur politikası uygulamaya konulduğunda neredeydiniz?

TÜSİAD 1998 yılından bugüne kadar iktidara gelen hükümetleri ve onların ekonomi politikalarını hep desteklemiştir. Ciddi hiçbir eleştiri yöneltmemiştir. Bunda muhtemelen, yüksek reel faizden pay alan TÜSİAD üyelerinin de bulunması belirleyici olmuştur.

Bunun dışında bir gerekçeyle, krizin başlangıcından kısa bir süre önce, ekonomide 10 yıl sonrasını görebildiklerini iddia edecek kadar Hükümet'e ve ekonomik politikalarına övgüler yağdırılabilir miydi?

TÜSİAD en iyimser yorumla, 1998 yılından bugüne kadar uyguladıkları ekonomik politikalar açısından birbirinin devamı olan Hükümetlerin programlarına destek vererek ekonominin bugünkü noktaya gelmesine sebebiyet vermiştir.

Programların sonuçlarını doğru tahmin edememiş ve bilimsel açıdan ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koymuştur.

Bir de kötümser yorum var: TÜSİAD önemli bir pay karşılığında yağmaya göz yummuştur. İş bitince de kendisini temize çıkarmaya çalışmaktadır.

Hangi yorumun gerçekçi olduğuna siz karar verin.

Yorumunuz ne olursa olsun, ekonominin duvara toslamasında TÜSİAD'ın Hükümet'le birlikte sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmez.

Okuyucularımız bizden dövizin bu yıl sonunda dövizin fiyatının ne olacağı hususundaki görüşlerimizi istiyorlar. İnşaallah, bir sonraki yazımızda bir değerlendirme yapacağız.

NURETTİN CANİKLİ

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu