YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

İnkar ederek nereye kadar gideceğiz?

Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Korkmaz Haktanır, Türkiye kaynaklı uyuşturucu trafiğine ilşkin olarak Evening Standart gazetesinde çıkan bir yazıyla ilgili olarak tepkilerini dile getirmiş.

Tabii biz bu tepkiyi doğrudan öğrenme imkanı bulamadık. Çünkü bildiğimiz kadarıyla Yeni Şafak'a, Türkiye'de ne muamele yapılıyorsa burada da aynısı uygulanıyor.

Yeni Şafak gibi, şu anda toplumsal muhalefetin tek sözcüsü durumundaki bağımsız bir gazete, 'yok' sayılmak isteniyor.

Tıpkı, Türkiye'nin sorunlarının 'yok' sayılmak istenmesi gibi...

Ama bu tavır gerçekleri değiştirmiyor.

'Sözde Kürt sorunu', 'Sözde Ermeni katliamı' denilerek bu gerçeklerden kaçılamıyor.

Yeni Şafak'ın yazdığı gerçeklerden kaçılamadığı gibi...

Büyükelçi, İngiliz hükümeti tarafından ülkedeki uyuşturucu trafiğine karşı mücadelede, 'Uyuşturucu çarı' olarak görevlendirilen Keith Hellawell'in yazısı üzerine gönderdiği cevapta, 'Avrupa'da toplanan uyuşturucunun yüzde 60'ının Türkiye tarafından ele geçirildiğini belirterek Türkiye'ye yönelik suçlamalara karşı çıkıyor. Bu amaçla İngiliz hükümetine işbirliği öneriyor.

Tek başına bakıldığı zaman Büyükelçi'nin verdiği oran oldukça muazzam görünüyor.

İnsanın içinden, 'keşke böyle olsa' diyesi geliyor.

Bu oran, başka bazı raporlardaki rakamlarla kıyaslandığında ise, Türkiye üzerinden Avrupa'ya yapılan uyuşturucuyu sevkiyatının miktarı hakkında çarpıcı ipuçları da veriyor.

Geçtiğimiz aylarda İngiltere İçişleri Bakanlığı'nca açıklanan bir raporda, ülkeye giren uyuşturucunun yüzde 80, hatta 90'ının Türkiye kaynaklı olduğu belirtiliyordu.

Yine aynı rapora göre, organize suç örgütlerinin bir yıllık cirosu olan 50 milyar poundun ( yaklaşık 50 katrilyon TL.) 8,5 milyarı, ( 8,5 katrilyon TL.) Türk mafya örgütlerine ait bulunuyor.

Bu miktarın 6 milyar poundunun Türkiye çıkışlı uyuşturucu olduğu kabul edilirse, bir yılda Türkiye'den İngiltere'ye yönelik uyuşturucu trafiğinin miktarı anlaşılır.

Bu da yaklaşık 10 milyar dolar kadar bir para eder.

Bu sadece İngiltere'ye yönelik trafiğin cirosudur. Diğer Avrupa ülkeleri ve Amerika trafiği de hesaba katılırsa bu miktarın rahatça 50-60 milyar doları geçtiği söylenebilir.

Kimileri bunu yuvarlak hesap 100 milyar dolar olarak görüyorlar.

İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı rapora göre, ülkeye giren eroinin yüzde 90'ı Türkiye çıkışlı.

Bu durumu, 27 Ağustos 2000 tarihli yazımızda belirtmişiz.

Şunları söylemişiz:

" (..) Dikkat edin. İngiltere'ye ihraç edilen tekstil ürünlerinden ya da patatesten sözetmiyoruz. Sözkonusu mal uyuşturucu ve her yıl yaklaşık bu miktar 'mal' muntazaman yasadışı yollarla Türkiye'den yurt dışına sevkediliyor.

50 katrilyonluk bir olaydan sözediyoruz.

Ne Paraşüt hikayesi ne Balina üçkağıdı, ne de başka birşey buna benzemez.

Nerede bağırsaklarını temizleyen Türkiye?

Daha geçenlerde, MHP'nin en yetkili ağızlarından biri, Şevket Yahnici, her nedense bu konuyla ilgili bazı iddiaları dile getirdi.

'Güvenlik güçlerinin bir bölümü bu işin içinde olmasa, bu miktarda bir kaçakçılık yapılamaz' anlamına gelecek bir açıklama yaptı.

Kimse de üzerine alınmadı.

Sanki bu olay Türkiye'de olmuyormuş gibi davranıldı.

Bu konuda başka açıklamalar, raporlar da yayınlandı. Uyuşturucunun büyük bölümünün en güvenli bölge olarak Olağanüstü Hal Bölgesi'nde üretildiğini ya da geçiş yolunun orası olduğu iddia edildi.

Kimse bu iddialara da bir yanıt vermedi.

Bu mesele tartışılmadı bile.

Şimdi İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın resmi raporunda, İngiltere'ye gelen uyuşturucunun yüzde 90'ının Türkiye kaynaklı olduğu söyleniyor.

Bu miktarda bir uyuşturucu ticaretinin güvenlik güçlerinin ve devletin çeşitli kademelerinin içbirliği ve desteği olmadan sınırlardan geçip gidemiyeceğini de bizzat güvenlik güçlerinin yetkilileri ifade ediyorlar."

Görüldüğü gibi inkar bir işe yaramıyor. Önemli olan bu olumsuzlukları kabul edip onlarla mücadele edebilmek.

Ermeni meselesinde de öyle değil mi?

'Sözde' diyerek hangi gerçeği ortaya çıkartabildik. 'Sözde' diyerek haklılığımızı mı kabul ettirebildik dünyaya?

'Sözde Kürt sorunu' dedik diye, o sorun ortadan kalkıyor mu?

Türkiye, gerçeklerini ve sorunlarını kabul edip onlarla yüzleşmek zorunda.

İnkar, red, savsaklama politikaları yürümüyor işte...


21 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...