T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Laiklere de sorulmalı

Evet, "laiklere de sorulmalı!" Ne sorulmalı? Toplumun dinle ilişkisinden doğan sorunlar laiklere de sorulmalı.

Biliyorum "Kim laik kim değil? Siyasete soyunup da laik olmamak mümkün mü? AKP de SP de, laik olduklarını ilân etmek zorunda olduklarına göre bir ayrım mümkün olabilir mi?" diye sorabilirsiniz. Haklısınız, ama gene de zımni bir ayrımdan söz etmek mümkün. Zaten herkes bu zımni gerçeğin farkında olduğu için, dinle ilişkiden kaynaklanan sosyal - siyasal sorunlar genelde ve öncelikle AKP ve SP'ye soruluyor. Oysa sorun varsa bu, dindarlar için olduğu kadar laikler için de sorun olmalıdır. Ve laiklerin de bu sorunları nasıl çözecekleri ortaya konmalıdır.

Meselâ sorunların başında "başörtüsü" konusu geliyor ve AKP - SP sözcülerine "Başörtüsü problemini nasıl çözeceksiniz? Başörtüsü sorunu sizin kaçıncı önceliğiniz?" şeklinde sorular yöneltiliyor. Üstelik soruyu soranların başörtüsü diye bir dertleri de yok. Hatta belki, bu soruyu sorup, söz konusu partileri kimi güç odaklarıyla çapraza düşürme amacından bile söz edilebilir.

Ben "başörtüsü" konusunun sadece AKP veya SP için değil, Türkiye'nin öncelikli sorunlarından, sancı odaklarından biri olduğunu düşündüğüm için, bu sorunun çözümünün, kaçıncı öncelikli mesele olarak gördüklerinin her partiye sorulması gerektiğine inanıyorum.

Bir ara "Başörtüsü sorununu laikler çözsün" diye bir görüş atılmıştı ortaya. Ben de bu görüşe katıldığımı belirtmiştim. Seçimler öncesinde tam da bu konunun açıklığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Acaba laiklerin başörtüsü sorunu için geliştirdikleri bir çözüm var mı?

Burada akla ilk gelen husus, bu kesimlerin başörtüsü sorununa çözülmüş gözüyle bakıyor olmalarıdır. "O bir siyasal simge idi. Yasaklandı, okullara alınmıyorlar, kimisi başlarını açtı, kamu görevinde olanlar ya atıldı, ya başlarını açtılar ve sorun bitti." Zaman zaman gazete manşetlerine YÖK ve Alemdaroğlu kaynaklı böyle açıklamalar yansıdı. Bunlar psikolojik savaş boyutu belirgin açıklamalar ve manşetlerdi. Sorunun sürdüğünü herkes biliyor. Daha geçen sene İstanbul, İHL'li çocukların ve velilerinin başörtüsü mücadelesi ile çalkalandı. Bugün dünyanın en azından 10 ülkesinde Türkiye'den gitmiş başörtülü öğrenciler var ve bunlar başörtüsü sorununa uluslarası bir nitelik kazandırıyor. Anadolu'da da, okullarından ayrılmış, atılmış onbinlerce öğrenci, görevden alınmış binlerce başörtülü kamu görevlisi var ve bunlar, aile çevreleriyle birlikte sistem - toplum ilişkisinde bir dram halkasını oluşturuyorlar. Türkiye'de sistemle toplum arasında farkedilir bir sorun varsa, bunun önemli bir sebebi başörtüsüdür.

Başörtüsünün sorun olarak devam ettiğinin çok açık bir göstergesi de, iki sol - laik politikacı olan Baykal ve Cem'in "Başörtülülerin de oyunu istemeleri, başörtülülerle bir sorunlarının olmadığını açıklamaları"dır. Başörtülüler bir özel alan olmasa iki sol lider neden oraya mesaj yollasınlar?

Başörtüsünün sorun olarak devam ettiğinin bir başka göstergesi ise, AKP ve SP'ye, "sorunu nasıl çözecekleri"nin ısrarla sorulması, MHP'nin de başörtüsü sorununda herhangi bir şey yapamadığı için seçimlerde halktan tepki göreceğinin bilinmesidir.

(Hatta TSK için bile başörtüsü öncelikli sorunlar arasındadır, demek mümkündür. "Başörtüsüne karşı bir TSK" toplumla sağlıklı ilişki içindedir demek mümkün değilse eğer, ki bana göre öyledir, ortada çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Toplumun yüzde 75'lerde bir kesimi başörtüsünün hem eğitim hem kamu görevinde serbest olması gerektiğini düşünürken, TSK'nın değerlendirmesi farklı ise, ortada bir sorun var demektir.)

Evet sorun vardır ve bu sorun herkesin sorunudur. Türkiye'nin rahatlaması için bu sorunun halkın beklentileri ve özgürlük öncelikli olarak halledilmesi gerekir.

Onun için de seçim öncesinde laiklere başörtüsü sorununu nasıl çözecekleri ısrarla sorulmalıdır.

Baykal'ın "türbanlıların da oyuna talibim" tavrı özgürlük vadetmiyor. Bu yaklaşımda "Oyuna talip olmak bile başörtülüler için bir iltifattır, ikramdır" gibi örtülü bir aşağılama bile var. Başörtülüler öylesine cüzzamlı ki, hiçbir özgürlük vadetmeden oylarını istemek bile onlara lütuf sayılıyor!!!

Burada fahiş bir faul var.

İsmail Cem'i TGRT'deki Mehmet Soysal'ın programında izledim. Özgürlüklerle ilgili sözleri özetle şöyleydi:

"Özgürlükler bir bütündür. İnanç, basın, sendika özgürlükleri hepsi benim meselemdir. İnanç özgürlüğünü, 'inananlar bir yana, ben inançsızların özgürlüğünü garanti etmek isterim' tarzında anlamak da yanlıştır."

Bu sözlerde iki önemli yaklaşım var: Birisi özgürlükleri bir bütün olarak telakki etmek ve hepsine sahip çıkmak, ikincisi de, inanç özgürlüğünü sadece "inançsızların özgürlüğü" çerçevesinde görmenin yanlışlığına vurgu... Bunların "sol"daki bir politikacı için önemli açılımlar olduğunu belirtmeliyiz.

Ancak Cem de, inanç özgürlüğü alanındaki en somut sorunlardan birisi olan başörtüsü konusunda bir şey söylemedi. Hoş kendisine somut olarak bu konu sorulmadı da, ama acaba sorulsa ne söylerdi, bilemiyoruz.

"İnançlara saygılı laiklik" söylemini geliştiren Ecevit'in de başörtüsü konusunda olumlu bir tavrı yok. Hatta Merve Kavakçı olayındaki dramatik çıkışı, hafızalarda olumsuz yaklaşım simgesi olarak duruyor.

Demek şu ana kadar, sol - laik kesimlerce (Derviş de buna dahil) başörtüsü konusunda atılmış olumlu bir adım mevcut değil. Benzeri bir belirsizliğin sağdaki laik liderler (Yılmaz ve Çiller) için de söz konusu olduğunu belirtmemiz lâzım.

Bana göre bundan sonraki her gazeteci - siyasetçi buluşmasında sağdaki - soldaki laik liderlere "Başörtüsü sorununu nasıl çözeceksiniz? Başörtüsü sizin için kaçıncı öncelikli sorun?" diye bir soru sorulmalıdır. Çünkü onlar da toplum - din ilişkilerini gündemlerinden çıkarmış olma, bunu siyaset dışı güç odaklarına havale etmiş olma, ya da bu alandaki sorunları çözme yükünü, sadece dindarlıklarıyla bilinen siyasetçilerin üzerine atma ve onları kimi güç odaklarıyla çatıştırarak kendilerine alan açma lüksüne sahip değillerdir. Çünkü bir alandaki sancı, toplumsal yapının her alanında sancılar üretiyor.


20 Ağustos 2002
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED