T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şimdi sırası değil!

Sık sık işittiğimiz bir sözdür bu: Şimdi sırası değil! Sıralama yapma yetkisinin kendisinde olduğunu düşünenlerden de işitiriz bu sözü, sıralama yetkisini taşıdığına inandığımız kimselerden de. Sıra fikri, çoğu kez bir düzen ihtiyacına, bir zamanlama gereğine bağlıdır ama bazen de imkân sorunuyla ilintilidir. Çocuğunun bir isteğini geri çeviren anne ya da baba, ona "Şimdi sırası değil!" demişse, bunun nedeni, "Önce şu, sonra şu, sonra da bu..." gibisinden bir öncelikler düzenlemesi olabileceği gibi, "Hiçbir zaman!" demeyi göze alamamak da olabilir. Kimi durumlarda ise, gerekçesiz bir reddin kılıfıdır "Şimdi sırası değil!".

"Şimdi sırası değil!" diyene "Peki ne zaman? Ne zaman sıra gelir buna / bana?" dediğinizde, "Şu şu koşullar gerçekleştiğinde..." karşılığını veriyorsa, verebiliyorsa size, umutlanabilirsiniz. Ama sözünü ettiği koşullar inandırıcı ve akla yatkın değilse, "Ölme eşeğim ölme!" demekten kendinizi alamazsınız. "Ne zaman?" sorunuza "İlk fırsatta, en kısa zamanda..." gibisinden bir karşılık almışsanız, umutlanmak yerine kaygılanmaya başlayabilirsiniz. Çünkü hem "ilk fırsat" pek belirsiz bir kavram, hem de "en kısa zaman" güvenilmez bir süredir.

Kişisel ilişkilerimizde olduğu gibi, toplumsal ilişkilerde de, hattâ uluslararası ilişkilerde de, çok önemli işlerin, "henüz sırası gelmediği için" ertelendiğine, savsaklandığına, giderek unutturulduğuna tanık oluyoruz.

İşleri sıraya koyma, öncelikleri belirleme gücünü ellerinde tutanlar, kendi çıkarlarını kollamada bir beis görmüyorlar. Hattâ bu yolda, hak, hukuk, adalet, insaf, vicdan gibi evrensel insancıl değerleri çarpıtmaktan ya da kötüye kullanmaktan geri kalmıyorlar.

Kimler, hangi davranışlar için "Tam sırası!" diyerek harekete geçiyor; kimler, hangi işler için "Şimdi sırası değil!" diyerek ayak sürüyor, bakalım. Mümkünse, kendi davranışlarımıza da aynı bakışı yöneltelim. Eleştiri de, özeleştiri de, düzgün bir dizilişin, rahat ve rahatlatıcı bir sıralanışın -yeterli değilse de- gerekli şartıdır. Yeterlik şartının, diziliş ve sıralama konusunda tanrısal ölçütlere başvurmak olduğunu düşünüyorum. Bu ölçütlerden söz etmenin şimdi sırası değil mi diyorsunuz? Böyle diyorsanız şayet, başkalarınca hizaya sokulmaktan kurtulma fırsatını hiç bulamayacaksınız demektir.


20 Ağustos 2002
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED