T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"İtibar kaybı" bu kadar önemsiz hale mi geldi?

Acaba farkında mı değiller? Gerçekten çok ayıp ediyor "Seçim ertelensin" diye konuşanlar ve çaba gösterenler..

Acaba bu kesimin yakın çevresinde, "Böyle davranmayalım.. Kendimizi de, siyasetin itibarını da yerle bir ediyoruz" diyen, bir kişi bile yok mu?

Mesut Yılmaz, nasıl bir itibar kaybına uğradığını görmüyor mu?

TÜSİAD bile, Doğan Grubu Medyası bile, nasıl şiddetli tepkiler seslendiriyor..

Mesut Yılmaz bunları görmüyor, duymuyor mu hiç?

Ya İsmail Cem'in durumuna ne demeli?

Siyasette, insan bazan iner, bazan çıkar..

İsmail Cem 5 yıldır Dışişleri Bakanı'ydı. Ve bu 5 yılın son 3 yılında, Deniz Baykal, parlamento dışındaydı..

Siyaset böyle bir şey..

İnsan kendisi ve partisi zayıf durumda olduğu için, seçimi engellemeye çalışır mı yani?

Daha düne kadar içinde bulunduğu ve neden koptuğunun tam anlaşılamadığı bir hükûmetin, güvenilmez olduğunu bu kadar kolay söyleyebilir mi?

Ya bu "Küskünler"e ne demeli?

Yani eylemlerinde başarıya ulaşsalar ve 3 Kasım seçimi ertelense, TBMM koltuklarında içleri rahat oturabilecekler mi?

Diyelim "Küskünler", İsmail Cem, Mesut Yılmaz ve yoldaşları başarıya ulaştı..

Seçim ertelendi..

Televizyon kameralarının önünde, ne diyecekler?

-Madem biz seçilemez durumdaydık.. O zaman seçim de yapılmamalıydı mı diyecekler?

Seçimi erteletmek için katkıda bulunan MHP'liler, "Töre'nin gereği buydu" mu diyecek?

Vallahi çok ayıp bir durum bu!..

Yaşamak, bu kadar tek boyutlu bir süreç mi?

İnsanlar, hele siyasetçiler, böylesine sığ nasıl düşünebilirler?

Doğa bile "Değişim"i temel kural olarak getirmiş.. İşin sonunda "Ölüm" var bütün canlılar için..

Mezarlıklar, "vazgeçilmez" olduklarını düşünen insanlarla dolu değil mi?

Değer mi bu duruma düşmeye?

Yaşarken, insan kendi itibarını kendi eliyle hançerler mi?

Gerçekten, bu ayıplı sürecin dışına çıkmalı irili ufaklı küskünler.

Yakışmıyor bu durum kimseye!..

ŞAKA

Yollar ayırsa bizi..

Mesut Yılmaz, bir zamanlar "Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer" diye konuşurdu..

Şimdi 3 Kasım seçimi ve barajın altında kalan partiler konusu gündeme gelince, "Avrupa'ya giden yol Kopenhag'dan geçiyor" demekte..

Aslında bütün yollar, Roma'ya çıkar..

BUSH'UN BM'YE MUHTIRASI

Irak için geriye sayım başladı!..

ABD Başkanı Bush'un, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Irak ve Saddam için yaptığı konuşma, iki farklı açıdan yorumlanabilir..

1-A.B.D., Irak'a askeri harekât için, Birleşmiş Milletler'le birlikte davranmaya karar vermiştir.. Demek Güvenlik Konseyi karar almadan, bir harekât başlamayacaktır..

2-ABD, Birleşmiş Milletler'e muhtıra vermiştir.. Eğer Güvenlik Konseyi, Irak'taki rejim için zecri tedbirler alınması yolunda karar almazsa, ABD bu işi tek başına yapmaya kararlıdır.

Bush'un konuşmasını, değişik kesimler, bu farklı açılardan, kendilerince algılayacak..

Ancak, Bush konuşmasında, çok önemli bir başka noktayı daha vurgulamıştır.

A.B.D. için, Irak'ın sınırlarını B.M. silah denetçilerine açması ve diğer yaptırımlara uyması, yeterli değildir..

Bush, Irak'ta "Saddam Rejimi"nin sona ermesini ve yerine seçimle bir yönetim gelmesini de şart koşmaktadır.

Bu çok ciddi bir durumdur..

Yani A.B.D. Saddam Rejimi'ni, Irak'ın "meşru yönetim"i olarak kabul etmemektedir.. Totaliter, baskıcı ve yasa dışı bir rejim olarak görülmektedir Saddam yönetimi Washington'da..

Şimdi tüm dünyanın önünde böyle bir ikilem var..

Alıştığımız deyişle, Birleşmiş Milletler Irak'a karşı harekât için ya karar alacak, ya da karar alacaktır..

Şu andaki dünya konjonktüründen, Amerika'nın isteğine karşı bir veto çıkması, pek ihtimal dahilinde değildir.


14 Eylül 2002
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED