Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kopyalanmak istemiyorum!

Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya"da çizdiği korkunç dünyanın gerçekleşmesine ramak kaldı! İnsan imal eden labarotuvarlar hayal olmaktan çıktı, gerçekleşmek üzere. Şu an 33 haftalık olan 2.7 kilogram ağırlığındaki ilk kopya bebek (erkekmiş), önümüzdeki Ocak ayında dünyaya geliyormuş. Dünyanın ilk kopya insanı üzerinde çalışan doktoru olarak bilinen İtalyan hekimi, "kamikaze jinekolog" Prof. Severino Antinori'nin açıkladığına göre, 26 ve 27 haftalık olan iki yedek bebek de sıradaymış. Artık anne rahmine düşüp, Allah'ın sıcacık ve güvenli bir yer kıldığı o yerde büyüyüp "doğmak" tarihe karışıyor!

Bebekler artık imal edilecek! Bir kadından ve erkekten alınacak hücrelerin deney tüplerinde biraraya getirilmesi ile "oluşturulacak" ve suni bir ortamda büyütülüp taşıyıcı annenin rahmine yerleştirilecek (ki insanın kanını donduran bir biçimde Allah'ın yaratış sırrına meydan okuyan bilim adamlarının kısa bir süre sonra buna da bir alternatif geliştireceğinden, yapay rahim üreteceklerinden eminim) ve dokuz ayın tamamlanmasıyla, bir süre "misafir" olduğu bu karından alınacak. Bir adım sonrası da bebek fabrikalarıdır herhalde.

Dünya çıldırmış olmalı! Genetik mühendisliğinin ileride meydana getireceği o geri dönülemez tehlikeyi önlemek için şimdiden bu araştırmaların sınırının çizilmesi gerekiyor. Yoksa bu ütopik bir tehlike olmaktan çıkacak. Hatta çıktı bile, bu artık yakın bir tehlike. Çok yakın!

İnsana yapılan bu en büyük saygısızlığın dehşetli hikayesi, bir "delilik tüneli" içindeymişçesine ilerledi. İlk sunî hamilelik 1799'da gerçekleşmiş ama tüpte bir insan embriyosu ilk defa 1954'de meydana getirildi. İlk tüp bebek Luise Brown 1978'de, ilk dondurulmuş cenin bebek Zoe 1984'de dünyaya geldi. 1997'de cinsiyeti, saç ve göz rengi siparişe göre belirlenen ilk bebek doğdu. Genetik bilim insanla birlikte diğer canlılar üzerinde de sürdürdü çalışmalarını. İlk kopya koyun Dolly'nin üretildiği 1997'de, fare sırtında insan kulağı üretildi, labarotuvarlarda insan organları yetiştirildi. İnsan kopyalama çalışmalarına, başsız bir kurbağa'nın üretildiği 1998'de başlandı ve ilk insan embriyosu Güney Kore'de kopyalandı. 1999 organ naklinde çığır açılan yıldı; insan iç organlarının tıpatıp aynısını taşıyan domuzlar yetiştirildi, bir saç telinden metrelerce insan derisi üretildi. Yaratılışın sınırlarını zorlayarak Hitler'in "arî ırk" hedefine doğru ilerleyen bu çalışmalar baş döndüren bir hızla böylece sürdü, sürdü ve bugüne gelindi. Resmi yasaklamalara, Vatikan'ın "lanetlemesine" karşı çareyi yeraltına inmekte bulan kliniklerde genetik olarak değişime uğramış korsan bir insanın "yapılmadığı" ne malum? Henüz yapılmadıysa bile yapılmayacağını kim garanti edebilir?

İleri görüşlü Hollywood'un, sinema salonlarına çektiği insanlara iki saat boyunca izletip ürküterek gişeye yansıttığı bu tehlike, aslında bugüne kadar o kadar çok filmle seyirlik hale getirildi ki! Temel ikonografisini Dr. Frankeştayn'dan alan onlarca korku-dehşet filmi, insanın hayatını tehlikeye sokan olası durumları anlatıyor, izleyiciye ibretlik durumlar sunuyordu. Bugün karşı karşıya olduğumuz duruma bir bakın! Ne yazık ki insanoğlu, hayal perdesinde gördügünden bile ders almayı beceremedi. Stefan Hawking'in bir kaç yıl önce yaptığı açıklamayı hatırlıyorum. "Evreni kurcalayan karınca" Hawking, yeraltındaki laboratuvarlardan birinde Frankeştayn gibi bir yaratığın ortaya çıkmasının artık kimseyi şaşırtmaması gerektiğini söylüyor, "Dünyanın herhangi bir yerindeki özel bir klinikte genetik olarak değişime uğramış bir insanın yaratılması an meselesidir" diyordu.

Yaşananların "İş başına geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için didinir. Allah da bozgunculuğu sevmez. " (Bakara / 205.) buyuran Allah-u Teala'nın bilgisi ve iradesi dahilinde olduğuna şüphemiz yok. Ama bilimin, Allah'ın koyduğu sınırları zorlamaması, aşmaya kalkmaması için de son derece titiz ve duyarlı olmak şart. Önceden düşünülmesi ve "Eşref-i mahlukat" olan insana yapılacak olası tecavüzler için hukukçularla ahlak felsefecilerinin bir araya gelerek çözüm yolu bulmaları, yeryüzünde iktidarı temsil edenlerin bunların önüne geçmesi gerekiyor.

Sinemada izleyip, bilim-kurgu formatında sunulan romanlarda okuyarak tedirgin olduğumuz bir dünyada yaşamak istemiyorum ben. İnsanı klonlayarak labarotuvarlarda imal etmek insana en büyük saygısızlıktır zira. Zira; insan genlerinin ya da organlarının toplamından ibaret değildir ve tabii yollardan dünyaya gelmek her insanın hakkıdır. Bir insan olarak, insana yapılan bu saygısızlığa "HAYIR!" diyorum ben.

Ben kopyalanmak istemiyorum!


30 Kasım 2002
Cumartesi
 
FADİME ÖZKAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED