Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Kissinger zihniyeti'ne karşı AB-İslam dünyası dayanışması

Soğuk Savaş döneminde Latin Amerika'da, Ortadoğu'da ve Güneydoğu Asya'da askeri darbeleri, iç savaşları, katliamları organize eden, yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu olan, savaş suçlusu olmasına rağmen dokunulamayan, tutuklanma korkusuyla Avrupa'ya bile gidemeyen eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın "George Bush-Dick Cheney çetesi" tarafından 11 Eylül'ü soruşturmakla yükümlü komisyonun başına getirilmesi, "İslam'la savaş-küresel sömürge harekatı" ekseninde yürütülen operasyonun geldiği uç noktayı ortaya koyması açısından çok önemli. "11 Eylül'ü Soruşturma Komisyonu"nun aslında "gerçekleri gizleme komisyonu" olduğu, ABD'nin küresel harekatı kapsamında, hedef ülkeler ve gruplar hakkında asılsız iddialarla dünyayı yönlendireceği, propaganda merkezi olarak çalışacağı ve Beyaz Saray'a "resmi kanıtlar" hazırlayacağı bu atamayla netleşti.

Artık Ortadoğu'da, Orta Afrika'da, Güney ve Güneydoğu Asya'da enerji kaynaklarına ev sahipliği yapan, boru hattı güzergahlarını kontrol eden, ABD askeri üslerine ev sahipliği yapan, güçlü İslami yapıları barındıran hiç bir ülke güvende değil. Malaka Boğazı, Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz çevresindeki Müslüman toplumlar, şiddetli iktidar çatışmalarına hatta iç savaşlara, sabotajlara, terör eylemlerine, bölgesel krizlere, devlet terörizmi örneklerine şahit olacaklar. Bangladeş'te, Yunanistan'da, Şili'de, Arjantin'de, Brezilya'da, Bolivya'da, Paraguay'da, Endonezya'da, Filistin'de, Vietnam'da, Kamboçya'da yüz binlerce insanın ölümüne neden olan entrikaları yeniden sahnelenecek.

Arsızlar cuntası, terör yatırımı

Kissinger'ın bu göreve gelmesi, her biri enerji şirketlerine ortak olan Bush-Cheney çetesine bağlı ekibin, 11 Eylül'den çok önce planladığı küresel istila ve terör kampanyasına ve bu kampanya çerçevesinde bugüne kadar uyguladığı arsızlıklara karşı mücadele edenlerin tezlerinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu.

İsrail ve İngiltere ile birlikte yürüttüğü istila harekatında nükleer ve biyolojik silah kullanmayı önceleyen, uluslararası hukuk ve adalet kavramlarını bir kenara atıp hedef aldığı kişilere suikast düzenlemeyi meşru gören, Yemen'de, Endonezya'da, Venezüella'da, Filistin'de, Hint-Pakistan coğrafyasında terör eylemleri organize eden, kendi savaşına destek vermeyen her ülkeyi "terörle yüzleştiren", toplu katliamlara ve savaş suçlarına imza atan, İslam coğrafyasının her köşesinde Müslümanları kaçırıp işkence edebileceği ya da yok edebileceği ülkelere/bölgelere/askeri üslere götüren, İslami grupların içine Müslüman kimlikli kişiler yerleştirip bu grupları töhmet altında bıraktıracak eylemler planlayan, CIA ve FBI'a bağlı yüzlerce istihbaratçıyı Müslüman ülkelere gönderen ve bu bölgelerde istihbarat merkezleri kuran, kontrol altında tuttuğu ülkelerin istihbarat teşkilatlarını CIA ve FBI'a bağlı yan kuruluşlar seviyesine indirgeyen, temel insan hakları ve bireysel özgürlükleri yok eden, doymak bilmez bir açgözlülükle yeryüzünün kaynaklarına saldıran, kaba ve çirkin bir sömürge zihniyeti ile her ulusu köleleştirme çılgınlığı başlatan bir cunta yönetimi var karşımızda. Yeni kurulan kırk milyar dolar bütçeli ve yüz yetmiş bin kişinin görev yapacağı İç Güvenlik Bakanlığı'nın gerçekten "terör"le mi mücadele edeceği yoksa Amerikan halkının ve dünyanın bu çılgın savaş projesine karşı tepkilerini mi dizginleyeceği yakında kendini gösterecek.

El-Kaide'nin Körfez Bölgesi Sorumlusu olarak tanıtılan ve tutuklandığı açıklanan Abdürrahim Nasır adlı kişinin aslında ABD ve İsrail istihbaratı adına çalıştığı ortaya çıktı. ABD'nin Afganistan saldırısı öncesi CIA ve Mossad adına çalışan ve Taliban tarafından tutuklanan bir grup Arap ve bir Amerikalı'nın içinde yer alan bu kişinin Abdurrahim Abdürrezzak Çunko adlı Kürt kökenli bir Suriyeli olduğu, Mossad ve CIA tarafından yetiştirildiği belirlendi. Aynı şekilde Kuveyt asıllı Ömer el Faruk adlı bir kişi de Endonezya'da tutuklanmış, daha sonra ABD istihbaratına çalıştığı ortaya çıkmıştı. Bu kişinin iddialarına dayanılarak Endonezya'da bir çok İslami grup baskı altına alınmıştı.

'Süper Avrupa'nın anahtarı Türkiye

"11 Eylül"den bu yana ana hatları belirginleşen, özgürlüklerin güvenlik paranoyasına kurban edildiği ve insanlığın "ekonomik ihtiras-askeri güç arasına sıkıştığı" bu kaotik sürece direnmemiz gerekiyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yürütülen temaslar hem Türkiye'ye hem de Avrupa'ya tarihi bir fırsat kapısı açıyor. Kendisini çepeçevre kuşatan ABD hegemonyasından ve "Batı-İslam" çatışma stratejilerinden rahatsız olan AB, Türkiye ile yakınlaşarak bu taşkınlığı dengeleyip hesapları bozabilir. AB'nin bundan sonra Türkiye ve İslam dünyası ile çok daha yakın ilişkiler kuracağını, böylece kuşatılmışlıktan ve Avrupa kıtasına hapsedilmişlikten kurtulmaya çalışacağını göreceğiz.

Avrupa başkentlerinde Tayyip Erdoğan'a yönelik yoğun ilgiyi başka türlü açıklamak mümkün değil. Bir siyasal parti liderine, hatta bir Türkiye Başbakanı'na gösterilen ilgiden çok ileri düzeyde değer verildi bu temaslara. Sebebi, Avrupa'nın olayı ikili ilişkilerden ziyade, bir medeniyetle ilişkilerin yeniden tanımlanması çerçevesinde değerlendirmesiydi. Avrupa Türkiye sınavını geçerse, yeni bir süper güç olarak sahnede yerini alacak. Aksi takdirde ABD'nin koruması altında bir Avrupa gücü olarak kalacak. AKP yönetimi bu tezi oldukça iyi işliyor. ABD'nin hegemonya savaşının bir karar aşamasına getirdiği Avrupa, tam anlamıyla yol ayrımında. AB'yi süper güç konuma getirecek tek güç Türkiye. AKP Avrupa'nın bu hassas yönüne yatırım yapıyor. Muhtemelen de sonucunu alacak. AB'nin Türkiye'ye yönelik tavrının eskisine oranla yumuşayacağını söyleyebiliriz. İlişkilerde 'sürpriz' sayılabilecek gelişmeler bile yaşanabilir.


30 Kasım 2002
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED