AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Örnek bir komisyon: TBMM İnsan Hakları Komisyonu

Biliyorsunuz âdettendir; Meclis'te milletvekillerinin grup kararları doğrultusunda el kaldırmaktan başka bir şey yapmadıkları, büyük çoğunluğunun hükümete "soru" yöneltmek dışında, kürsüye bile çıkamadıkları, yani hani neredeyse "olsalar da olur olmasalar da" bakış açısı çerçevesinde değerlendirilmeleri âdettendir...

Aslında yalan da değil... Milletvekilleri gerçekten de oylamalarda el kaldırmak (ya da yeni şekliyle "düğmeye basmak") dışında varlıklarını maalesef fazla gösteremiyorlar. Bunun niçin böyle olduğunun sebepleri tabii ki pekçok. Zaten bu yazının konusu da bunları gözden geçirmek değil.

Ama dikkat ediyorsanız, iki dönemdir TBMM çatısı altında inanılmaz işler yapan bir komisyon var. Bu komisyonun da, büyük çoğunluğunun adını oraya seçilinceye kadar duymadığımız milletvekili üyeleri var. Bu komisyon, TBMM İnsan Hakları Komisyonu. Hatırlayın; geçen dönemde bir Sema Pişkinsüt tek başına nelerin hakkından gelmişti. Partisi de dahil olmak üzere, bakanından bürokratına önünü kimler nasıl kesmek istemişti.. Ama o yılmadı; zamanın İstanbul Valisi'nin "Bir sopa!" olarak nitelediği işkence aletlerini karakolların karanlık köşelerinden gün ışığına çıkarıp millete göstermeyi başardı.

Sonra Pişkünsüt'ün başkanı olduğu komisyonun üyelerinden Kadir Bozkurt'u hatırlayın... Karakolda bulunan "filistin askısı" hakkında televizyonda bizi ne kadar iyi aydınlatıyordu...

Sonra tabii ki insan hakları konusunda bitmez tükenmez enerjisiyle oradan araya koşan Prof. Mehmet Bekaroğlu...

Uzun sözün kısası, bütün bu adlarını andığım ve anamadığım milletvekilleri biz seçmenlere -belki de 1965'te Meclis'e giren Mehmet Ali Aybar başkanlığındaki TİP Meclis Grubu'ndan bu yana- "Ohh beee! Milletin vekili dediğin işte böyle olur!" dedirten, unutulmaması gereken önemli insanlar oldular...

Şimdi bu çerçevede yine iki yeni milletvekiliyle tanışıyoruz: Meclis'in AKP'li üyeleri Cavit Torun ve Faruk Ünsal. Her ikisi de yine TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi.

Birkaç gündür onlar da bir davanın peşinde... Aydın Cezaevi'nde "çocuk koğuşunu" ziyaret ettikten sonra haykırıyorlar: "İçeri girdiğimizde taze kan kokusu vardı."

Belli ki aksi insanlar, işin ucunu hemen bırakacak gibi görünmüyorlar... (Ne güzel!)

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürvekili Mehmet Kurt'un "Yok canım, anlatılanlar çok abartılı!" mealindeki açıklamasına da kulak astıkları yok...

Cavit Torun şöyle diyor:

"Çocukların hemen tümünün üst tarafı çıplak ve yaralar içindeydi. Demir parçaları, jiletler, fayans kırıkları, ellerine ne geçerse vücutlarını kesmişler. İçeri girdiğimizde taze kan kokusu vardı. Koğuşta yatak olarak yalnızca kirden simsiyah olmuş süngerler vardı. Çarşaf ve battaniye diye bir şey yoktu. Konuştuğumuz çocuklar, gardiyanların kendilerine işkence yaptığını iddia ettiler."

Ama ne fayda; Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürvekili, Torun ve Ünsal'ın gözlemlerini "abartılı" buluyor...

Ne denir? Olsa olsa Ünsal'ın dediği gibi denir: "Eğer bizi tarafsız görmüyorlarsa ya bir gece içerde yatıp koşulları görsünler ya da buraların halini herkese gösterelim millet hakemlik yapsın."

İyi bir öneri doğrusu; göstersinler hakemlik yapalım...

Toparlayacak olursak; gördüğünüz gibi milletvekilleri aslında ne çok güzel işler yapabilirler... Yeter ki samimi olarak istensin...

Sonuç olarak, Cavit Torun ve Faruk Ünsal'ı da aldık "iyiler listesi"ne!

Küçümsemeyin, bu kötü zamanda az şey midir?


15 Eylül 2003
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED