AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
TÜSİAD ve iktidar gerilimi

Türkiye'nin ABD ile savaşa girmesinin bayraktarlığını yapan TÜSİAD'ın durup dururken Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkışının çözümlemesini yapmak zorundayız. Bu durum sadece iktidar sermaye ilişkileri açısından değil Türkiye'de egemen güçlerin önemli bir kısmen oluşturan ağırlıklı sermaye grubunun bu ülke ile kurduğu ya da kuramadığı ilişkiler açısından da önemlidir. TÜSİD neden Irak'a asker göndermeye karşı çıkmıştı; Abdullah Gül neden bu açıklamanın arkasında dış güçlerin varlığından söz etmek ihtiyacını hissetmişti?

AKP geniş bir ittifak, daha doğrusu koalisyon desteği ile iktidara geldi. İktidar olma sürecinde yaptığı ittifaklar Türkiye'de bir süredir yaşanan kamplaşma ve gerginliğin yerini uzlaşı, ortak çıkarlarda birleşme ve güçlü bir iktidarın yönetimi altında özellikle ekonomik alanda istikrar ortamına duyulan ihtiyaç gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmıştı. AKP yönetimi girdiği çapraşık ilişkileri kendi tabanında meşrulaştırabilmek için bu istikrar argümanını kullanırken, iktidar partisiyle ittifak yapan merkez çevreler de benzer gerekçelerden hareket ediyordu. Henüz iktidar bile olmamış ama iktidar yolunun açıldığı belli olan bir siyasi partinin yapacağı ittifaklar, kuracağı ilişkiler tek taraflı bir güç ilişkisi değildir. Bu bir bakımdan siyasi pazarlıktır ve iktidar denilen nesne de bu pazarlıklar üzerine yükselir zaten.

AKP'nin iktidar yolunda, çözmeyi vaat ettiği sorunların, bizzat sorumluları sayılmaları gereken çevrelerle böylesi bir ittifaka girmiş olması çok az kişiyi rahatsız etti. Çünkü post-modern darbenin ortaya çıkardığı toplumsal ve siyasal gerilim yumuşayacak, taşlar yerine oturacak ve memlekete istikrara kavuşacaktı! Siyasal öç duygusuyla ortamı germenin bedelini ödemeyi kim göze alabilirdi ki! Çok haklı gibi görünen bu gerekçe sokaktaki vatandaşa makul bir açıklama gibi gösteriliyordu. Farklı bir açıdan, bedelini halkın ödediği ekonomik ve siyasal krizin sorumlularının günahına ortak olmak anlamındaki bu garip ittifaka ilişkin itirazlar, merkez medyanın oluşturduğu iyimserlik havası içinde iyice marjinalleşecekti.

Kurulan ittifakın temel parametreleri nelerdi? Merkez güçlerin iktidara hangi konularda destek verdiğine bakarak çözümleyebiliriz. Türkiye'nin dünya sistemi içindeki yerinin nereye tekabül ettiğini önemli ölçüde belirleyecek olan Irak konusunda ABD'ile yapacağı ilişki, AB konusunda gerekli tüm adımların ve düzenlemelerin yapılması. Aslında bu iki madde birbirini besleyen süreçlerdir.

AKP iktidar olduktan sonra bu ittifak şu ana kadar çatlamadan yürüdü. Irak konusunda özellikle Başbakan'ın sergilediği tutum ve merkez güçlerle paralellik arzetti.

Ancak, hükümetin Irak'a asker gönderme konusunda sergilediği kararlı tutumuyla merkezdeki ittifak korunurken tezkerenin Meclis'te reddedilmesiyle de seçmen nezdinde meşruiyeti korunmuş oldu.

TÜSİAD'ın arkasında kim var

Türkiye'de toplum ve siyasetin bir dönüşüm geçirdiği konusunda herkes hemfikir. Bunun yanısıra sermayenin toplum ve siyaset ilişkileri bakımından olduğu kadar yapısal olarak da önemli değişimler geçirmektedir. Özellikle Türkiye'de siyaset üzerindeki etkisi ve bağımlılığı ile uluslararası sermaye ile girdiği yeni ilişki biçimi siyasette daha doğrusu Türkiye'nin çıkarları ile yeni gerilim alanları oluşturmaya adaydır.

TÜSİAD'ın birden bire Irak'a asker göndermeye karşı olduğunu açıklaması bu gerilimin çarpıcı örneği olduğu kadar Türkiye'de sermaye denilen sınıfın uluslararası sermaye yapılanması ile kurduğu bağımlılık ilişkisinin bu ülkenin geleceği nasıl çeliştiğini gözler önüne serecek boyutlardaydı.

TÜSİAD açıklaması, sermayenin siyasi iktidarla kurduğu ilişkinin temel noktalarda iki tarafı yol ayrımına getirmeye aday durumlda olduğunu gösterir.

Dışişleri Bakanı Gül'ün 'off the record' kaydıyla yaptığı bir açıklamanın merkez medyaya taşınması, hayli anlamlı. Bir ülkenin dış işleri bakanı açıklanmamak kaydıyla da olsa sermaye grubunun yabancı çevrelerle ilişi içinde olduğunu ima etmesi bile önemlidir.

Peki temel soru şu; kamuoyuna yansımayan ve Abdullah Gül'ün bilgisine sahip olduğunu söylediği yabancı güç kim. Bu Amerika olmayacağına göre ortaya atılan alternatif Avrupa Birliği olabilir mi?

Ankara'dan edindiğim bilgilere göre, TÜSİAD'ın böylesi bir açıklama yapmaya zorlayan yabancı güç özellikle Kuzey Irak üzerine hesaplar yapan, bununla yetinmeyip aktif olarak işin içinde bulunan ve TÜSİAD üzerinde de etkin olabilecek bir güç. Kendi çıkarı gereği ABD aleyhine de olsa konjonktürel olarak Türkiye'nin bölgede bulunmasından rahatsız olabilecek unsur, TÜSİAD üzerinde bu yönde açıklama yapması için nüfuzunu kullandı. Nüfuz casuslarının bol ve ucuz olduğu bir ülke ne de olsa Türkiye. Bunun bilgisi devlete daha evvel gelmişti ve bakan bu bilgiye dayanarak rahat konuştu.

İktidar girdiği ittifakların hangi tercihlere zorladığını anlamış olmalı.


25 Eylül 2003
Perşembe
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED