AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bu ne Paşam?

Tüylerimi diken diken eden haber Gerçek Hayat dergisinde yayımlandı. Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç ile Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Recai Kutan buluşup halleşmişler.

Ne var bunda diyeceksiniz; buluşurlar da, halleşirler de...

Aslında bir şey yok.

Fakat buluşmada serdedilen sözler, tam manasıyla dehşet verici.

İsterseniz önce haberi okuyalım:

Kılınç ve Kutan, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği'nin resepsiyonunda karşılaşıyorlar, havadan sudan konuşuyorlar, derken Kılınç sözü alıyor ve Kutan'a Türkiye'nin iyiye gitmediğini söylüyor; "AK Parti sizden farklı" diyor, askerin Erbakan'a haksızlık ettiğini belirtiyor.

Kutan, "Siz de yanlış yaptınız" diyor.

Kılınç, "Orduyla Erbakan'ın zıtlaşması yanlıştı. Zira Erbakan hoca yurtseverdi, bu millete, bu topraklara bağlıydı" gibi sözler sarfediyor. Kılınç'ın "Bundan sonra da buluşalım ve daha ayrıntılı bir biçimde görüşelim" sözleriyle resepsiyondaki buluşma noktalanıyor.

İki gün sonra Kılınç Kutan'a telefon açıyor ve "Görüşelim, burası uygun" diyor. Kutan, Ertan Yülek'le birlikte MGK Genel Sekreterliği'ne gidiyor. Yemekten sonra Kılınç sözü yeniden AK Parti hükümetine getiriyor ve AK Parti'nin Türkiye'yi çökertme hazırlığındaki uluslararası bir organizasyonun içinde yer aldığını, acemi ve işbilmez olduğunu söylüyor, bu şartlarda "yapılacak işler" olduğuna işaret ediyor.

Kutan ve Yülek dinleyici konumunu benimsiyorlar, Kılınç'ın sözlerine pek müdahale etmiyorlar.

Kılınç, Yargıtay'ın DEHAP'ı eski genel başkanı ve üç yöneticisinin partiyi 3 Kasım seçimleri öncesinde yasal örgütlenmesini tamamlamış gibi göstererek "resmi belgede sahtecilik yaptıkları" gerekçesiyle mahkum edeceğini ve böylece YSK'nın vereceği kararla (barajı küçük bir farkla aşamayan) DYP'nin barajı aşmış kabul edileceğini söylüyor. Böylece DYP'nin 60-70 milletvekiliyle TBMM'ye girebileceğini ve AK Parti'nin güç kaybedeceğini belirten Kılınç, "Fakat bu kadarı yeterli değil" diyor ve ekliyor: "Saadet Partisi'nin de 60-70 milletvekili çekmesi lazım." Sonra da, Erbakan'ın AK Parti'den milletvekili transfer etmek için düğmeye basması gerektiğini, bunu beklediklerini ifade ediyor.

Bereket, Kutan daha basiretli davranıyor ve soruyor:

"Yargıtay'ın DEHAP davasını onayacağını nereden biliyorsunuz? YSK'nın kararları da Anayasa'ya göre kesindir ve değiştirilemez."

Kılınç, daha önceki bazı kararlarla mevcut durumun örtüştüğünü, dolayısıyla 3 Kasım seçimlerinin iptal edilmesini beklemenin yanlış olmadığını dile getiriyor.

Kutan'ın, "Siz emekli oluyorsunuz sayın general, bu konulara dair görüş ve çabalarınızın bir yere varması mümkün değil" sözleri üzerine Kılınç, "Biz emekli olduk ama MGK ile çalışmaya devam ediyoruz" diyor ve Genel Sekreterlik'te kendilerine ayrılmış bir oda bulunduğunu, çalışmalarını sürdürdüklerini vurguluyor.

Haber böyle...

Seçimlerin yenilenmesiyle ilgili tartışmaları, DYP lideri Mehmet Ağar'ın derin seçim analizlerini bir de bu gözle teşrih masasına yatırın isterseniz. Bakalım ne görünecek?

Neresinden bakarsanız bakın, görünen şey ürkütücü.

Fakat asıl "ürkütücü" olan şu:

MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, nasıl oluyorsa, Yargıtay'ın DEHAP'la ilgili kararını öngörebiliyor; "görevle" bağlı olduğu hükümeti ihanetle, "uluslararası bir organizasyon"un içinde yer almakla suçlayabiliyor; Meclis aritmetiğini düzenlemek için muhalif partileri işbirliğine çağırabiliyor.

Peki, nasıl oluyor bu?


25 Eylül 2003
Perşembe
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED