AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M
Avrupa, yeni TCK'yı OTORİTER BULDU

Yeni Türk Ceza Kanunu Taslağı'nı değerlendiren Avrupa Konseyi hukukçuları hazırladıkları raporda, 'idam'ın kaldırılması hariç diğer düzenlemelerin büyük bölümünü eksik ve hatalı buldular.

Avrupa Konseyi'nin İtalyan hukukçusu Prof. Dr. Alberto Cadoppi,"Taslaktaki en endişe verici hata, otoriter bir rejimin damarlarının bütün metin boyunca yayıldığını göstermesidir" dedi.

Yeni Türk Ceza Kanunu Taslağı'nı değerlendiren Avrupa Konseyi'nin İtalyan, İngiliz ve Alman hukukçuları hazırladıkları ortak raporda, taslağın 'otoriter' bir ağırlık gösterdiğini belirtirken, "idam" cezasının kaldırılması hariç diğer düzenlemelerin büyük bölümünü eksik ve hatalı buldular.

Yeni Şafak, İtalyan uyruklu Pro. Dr. Alberto Cadoppi, İngiliz uyruklu avukat Gavin Millar ve İngiliz uyruklu Dr. Silvia Tellenbach tararafından kaleme alınan raporu ele geçirdi. Toplam 51 sayfadan oluşan ve ayrıntılı teknik anlatımlara yer verilen raporda, özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili düzenlemelerin AB standartlarına yakışmadığı ve yürürlükteki Terörle Mücadele Kanunu'ndan farksız olduğu vurgulandı.

Taslağın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS'nin 10. maddesine aykırı hükümleri ihtiva ettiği belirtilen raporda, bu düzenlemelerin ileride Strasbourg Mahkemesi nezdinde Türkiye'ye sorun çıkarabileceği hatırlatıldı. Raporda, "Taslaktaki en endişe verici hata, otoriter bir rejimin damarlarının bütün metin boyunca yayıldığını göstermesidir. Bu, kanun hazırlayıcılarına, örneğin 'düşünce suçları' gibi suçların kanuna dahil etmelerine yol açmıştır" denildi.

Taslakta yer alan cümlelerin çoğunun "şiddet" içerdiğine dikkat çekilerek, özellikle bazı durumlarda basın mensuplarına çok ağır cezaların öngörüldüğü vurgulandı. Raporda, düşüncü özgürlüğü ile ilgili suçlara ağır cezaların önerildiği hatırlatılarak, "Örneğin; Cumhurbaşkanı'na 'aptal' demekle üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilebilir" görüşüne yer verildi.

Taslağın genel olarak değerlendirildiğinde Avrupa kriterlerine uymadığı ileri sürülen raporda, yalnızca ölüm cezasının kaldırılmasına yönelik düzenlemeden övgüyle söz edildi. Raporda, taslakta çocuklarda cezai sorumluluk yaşının 12 olduğu, bunun Avrupa'daki gibi 14'e çıkarılması önerildi.

TCK taslağı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 8 ve 10. maddeleri açısından değerlendirilirken, herkesin düşüncelerini özgürce açıklama hakkına sahip olduğu hatırlatıldı. Raporda, "Bu hak, kamu yetkilerinin müdahalesi olmaksızın ve öncülük yapmaksızın, görüşleri saklama, alma, bilgi ve düşünceyi paylaşmayı içerir" görüşüne yer verildi.

AİHM kararlarında, basının demokraside özel bir role sahip olduğuna dikkat çekilirken, düşünce açıklama ile ilgili fiilleri düzenleyen cümlelerin "şiddet" içerdiği vurgulandı. Raporda, bazı konularda basının çok ağır cezalara maruz bırakıldığı ileri sürüldü. Raporda, taslağın 205. maddesinde, gazetecilerin kanıt toplama hakkının kısıtlandığı hatırlatılırken, "Bu madde karşı tarafın rızası olmaksızın, konuşmaları kayda almasını suç kabul etmektedir" denildi.

Taslağın 426. maddesinde, cumhurbaşkanı, bayrak ve devlet egemenliği ile ulusal vehukuki kişiliği olan devlet organlarının simgelerine yönelik hakarete çok ağır cezalar öngörüldüğü belirtilen raporda, örneğin; cumhurbaşkanına 'aptal' denildiğinde üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilebileceği hatırlatıldı.

'İdam cezasının kaldırılması iyi, diğer düzenlemeler kötü'

Avrupa Konseyi'nin raporunda, idam cezasının, savaş zamanlarında dahi tamamen kaldırılmasından övgüyle söz edildi. Çocuklar ve küçüklerle ilgili düzenlemelere değinilen raporda, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne uygun değişikliklerin taslakta yer almadığı hatırlatıldı. Raporda, taslaktaki düzenlemelerin henüz bu sözleşmenin gereklerini karşılamadığı belirtilirken, çocuklarda cezai sorumluluk yaşının 12 olarak yer aldığı ama bu sınırın 14'e çıkarılması gerektiği kaydedildi.

Taslağın 141. maddesinde yer alan "işkence" konusuna geniş yer verilen raporda, taslakta tarifi yapılan şekliyle işkencenin tam olarak ne anlama geldiğinin anlaşılamadığı bildirildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi: "Taslağın 180. maddesinde, 'özel bir amaç'ın ne anlama geldiği açık değildir. Kişisel avantaj, örneğin rüşvet almak mı kastediliyor veya görevlinin bir suç işlediği ve ama kurbanın bir dini, ideolojik veya etnik bölücü grubun üyesi olduğu mu kastediliyor, bu belli değil. Eğer böyle ise, bu nasıl kanıtlanacak?"

TCK Taslağı ile ilgili hazırlanan ve "bilirkişi raporu" olduğu vurgulanan raporda, taslağın 134. maddesinde belirtilen "dikkatsizlik yoluyla öldürme" fiilindeki minumum cezanın yüksek olduğu ileri sürüldü. Raporda, 137. maddede "müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet"le ilgili hükümlerin sert olduğu belirtilirken, altıncı bölümünde yer alan "cinsel bütünlük" ibaresinin "cinsel özgürlük" olarak değiştirilmesi istendi.

İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı

Raporda, taslağın 429. maddesinde düzenleme ile bir kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada aşağılanmaya maruz kalabileceği ve bu konudaki yaptırımın ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin ihlaline yol açabileceği savunuldu. Taslağın 475. maddesinde bir yabancı devlet bayrağını aşağılamanın suç kabul edildiği ve hapis süresinin üç aydan bir yıla kadar olduğu bildirilen raporda, "Devletlere siyasi protesto gösterileri, örneğin bayrağının yakılması devletin aleyhine davranış içerebilir. Bu şekilde bir suçun, en azından meşru siyasi açıklama türündeki bir savunması alınmaksızın haklı görülmesi zordur" denildi.

  • EVİN GÖKTAŞ ANKARA



  • 25 Eylül 2003
    Perşembe
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED