AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R

Uzun bir penaltı kavgası

Geride bıraktığımız haftanın ve uzantısının en çok konuşulan konusu G.Saray-F.Bahçe maçında Luciano'nun eline gelen topun "penaltı mı, değil mi" tartışmasıydı. Herkesin kendine göre yorumu var. Ama en önemli nokta hakemin olayı görüp te taraf tutup tutmadığı. Bence önemlisi bu. Zira o zaman bizlerin hep birlikte başka şeyleri konuşması gerekecek. Hem de taa nereye kadar! Belki de iş gidecek o özerk futbol kanunu dediğimiz kanunun Meclis'te değiştirilmesine kadar varacak. Zira futbolumuzun Merkez Hakem Komitesi Başkanlığı sultasından kurtulması için galiba kanun değişikliği şart. Hakemin taraf tutup tutmadığına gelince, F.Bahçe tarafını tutsa G.Saray'ın daha önce yaptığı buz gibi iki penaltıyı verir Kanarya'yı galip getirirdi. Ancak Luciano'nun topu eliyle oynadığını düpedüz görmedi. Aynen yıllar önce Metin Tokat'ın Van'daki Beşiktaş maçında Vansporlu defans oyuncusunun kendi ceza alanı içinde topu voleyboldaki amaç görüntüsünde eliyle oynamasını görmeyişi gibi. Luciano'nun eliyle topa vuruşu kasıtlı mıydı, değil miydi tartışmasına gelince... Luciano zıplıyor, adı üzerinde kafaya çıkıyor, ama kolu da sanki uzaya erişmek ister gibi normalin çoook üzerine tırmanıyor. Eğer bu hareket normal ise ben başka yorum yapmayacağım. Allah aşkına güldürmeyin insanı...

Süreyya mevsimi kapatırken yine muhteşemdi

Dünya pistlerindeki gururumuz, altın kızımız Süreyya Ayhan'a İstanbul Atatürk Hava Limanında rastladım; koşar adımlarla Londra uçağına gidiyordu. Ardından laf attım, "Kovalıyorlar ama yetişemiyorlar değil mi?" dedim; sesimden tanıdı gülümsedi "Londra'da da yakalayamayacaklar" diye cevap verdi. Gitti, Kraliçe'nin önünde ilk defa 1 mil koştu, kendisini yine yakalayamadılar, birinci oldu döndü. Şimdi yarış mevsimini kapattı. Taa ki Olimpiyat hazırlıklarına kadar. Var olasın yiğit kız...

Ya Emniyet müdürümüzü nasıl kutlayalım?

Methiye yazmayı ne severim ne de beceririm. Ama İstanbul Emniyet Müdürümüz Sayın Celalettin Cerrah'ın şu Büyük Derbi öncesi ve sırasındaki muhteşem dinamizmini alkışlamadan edemeyeceğim. Cerrah, daha göreve ilk geldiği günlerde, yine kendisi gibi İstanbul görevine yeni başlayan Sayın Vali ile mükemmel bir uyum içinde futbol maçlarındaki seyirci fonksiyonuna el attı. Şu derbi öncesinde iki taraf seyircisini daha sakin ve toleranslı tutmak için okullarında başarılı 100 öğrenciyi F.Bahçe ile G.Saray tribünleri arasına oturtmayı düşündü. Vay sen misin böyle düşünen; "Öğrencilerden canlı kalkan yapıyor" deme hafifliğini gösterenler çıktı. Yani maça 4.000, 5.000 polis gönderme gücünde olan koskoca İstanbul Emniyeti 100 çocuğu kalkan mı yapacak! Bu düşünce ayıp düşüncedir. Cerrah müdür bunu duyar duymaz fikrini değiştirdi, o yüz çocuğu maça değil Tatilya'ya eğlenceye gönderdi. Halkı yönetmek ve dinamizm işte buna derler, teşekkürler Sayın Müdür.

Bir voleybol maçında ilk defa ağladım

Karınca kaderince Türk voleybol sporuna bir tuğla da ben koymuştum çok yıllar önce. 1939'larda Beşiktaş Kulübünde önce bir kız takımı kurduk, 3. ligden başlattığımız erkek takımını da hem oynayıp, hem yöneterek I. Lige çıkarttık. Açtığımız çığır sonunda kızlar 1966'da 100 yıllık Kara Kartal'ın tarihinde ilk ve son defa Türkiye Şampiyonu oldular. O büyük sevinç sırasında bile çok hislenip sevincimden gözyaşı dökmedim. Ama Türk Milli Takımı filenin Dünya Devi Rus kızlarını 3-0'la devirdiğinde ilk defa ağladım voleybol için. Sizi ne kadar kutlasam azdır kızlar, sağolun varolun.


25 Eylül 2003
Perşembe
 
TAYLAN UYGUR


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED