Türkiye'nin insan hakları sicilinin düzeldiğini artık herkes kabul ediyor. İlerleme Raporu'nda bile bu husustan övgü ile bahsedildiğine göre memleketimizde insan hakları hassasiyetinin hem iyi bir noktada hem de daha iyiye doğru süratle yol kat etmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

İnsan hakları konusuna ehemmiyet verdiğim içindir ki, milletvekili seçildiğimde katılmak istediğim beş komisyon adı istendiğinde beşine de İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu yazarak seçimi yapacaklara tercih hakkı bırakmadım. Şu anda da bu komisyonun üyesiyim.

Zaman zaman memleket dahilinde incelemelerde bulunuyoruz. Memleketimizdeki genel kanaat insan hakkı ya poliste ya jandarmada ihlal edilmektedir. (Genel kanaat böyle yoksa insan hakkı hemen her yerde ihlal edilebilmektedir. Kapalı mekanda sigara içmekten tutun, sigortasız işçi çalıştırılmasının dahi bir insan hakkı ihlali olduğunu söyleyebiliriz.)

Biz de bu genel kanaatten yola çıkarak inceleme yaptığımız yerlerde ceza evinden sağlık ocaklarına, yetiştirme yurtlarından nezarethanelere kadar mümkün mertebe çok sayıda mekanı ziyaret eder incelemede bulunuruz..

Tabii genel kanaat polis ve jandarmanın ihlali istikametinde olduğu için, polis ve jandarmanın bu konuda diğer kurumlara oranla daha hassas ve daha gayretli olduğu gerçeğini de biz bizzat gözlerimizle müşahede ettik/ediyoruz. Güvenlik güçlerimizin bu alanda AB standartlarını yakalama yolunda olduğunu hatta bazı illerde AB standartlarını bile aştığını söyleyebiliriz. Abartmadan söylüyorum bazı nezarethaneler öylesine modernize edilmiş ki ücret ödeyip misafir olduğumuz bazı otellerde bile öyle lüks yok.

Tabii bu konunun bir yanı. Bir de konunun Mardin Kızıltepe'de 12 yaşındaki bir çocuğun bedenine 12 kurşun doldurmak gibi insanlıkla bağdaşması gayri kabil tarafı var. Hepinizi bildiği gibi Kızıltepe'de kamyon sürücüsü Ahmet Kaymaz ile 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz bir operasyon sonucu öldürüldüler.

Biz komisyon olarak olayı duyar duymaz olay mahalline üç kişilik bir heyet gönderdik. İçişleri Bakanlığı müfettiş gönderdi. Ayrıca siyasi partiler birer heyet göndererek olayı yakın takibe aldılar.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun, İçişleri Bakanlığı'nın siyasi partilerimizin hızlı bir refleks ile hemen olaya eğilmelerinin memleketimizde insan haklarına duyulan hassasiyetin boyutunu göstermesi açısından önemlidir.

İşin hukuki yanı bir tarafa, olayla ilgili olarak bir emniyet müdür yardımcısının ve üç polisin açığa alınması, operasyona katılan polislerin ifadesine başvurulması, mağdur tarafların dinlenmesi, görgü şahitlerine müracaat edilmesi gibi hem bakanlığın hem heyet ve komisyonların işe el koyması memleketimizin insan haklarına olan duyarlılığı göstermesi açısından hakikaten sevindiricidir.

Yalnız bu noktada akıl, mantık, adalet ve hukuk gibi değerleri bir yana bırakıp ifrata ve tefrite kaçmamak ve dikkatli olmak gerekir. Türkiye'de insanların bu şekilde infaz edildiği hükmünü verip güvenlik güçlerini bütünüyle karalayarak devleti kamu vicdanında mahkum etmek kadar, güvenlik güçlerini tamamıyla masum gösterip bu kabil olaylara meşruiyet kazandırmak da yanlıştır.

Olay duygusallıktan ve ideolojik yaklaşımlardan uzak olarak tarafsızca incelenmeli ve hukukun gereği ne ise o yapılmalıdır. Ne deliller karartılmalı, ne de suçlular korunmalı; hukuk neyi gerektiriyorsa o yapılmalı ve kamu vicdanı hukukun üstünlüğü yani adaletin sağlandığı kanaatine sahip olmalıdır.

Eğer bir ihlal var da bunu yargımız görmezden gelirse 12 yaşındaki maktülün öldürülmesinden hepimiz sorumlu oluruz. Herhangi bir ihlal yok da sırf birilerini tatmin için memurlara hak etmediği şekilde cezalandırmaya yönelirsek bu kez de memurlara haksızlık yapmış oluruz.

Olayla bu denli ilgilenilmesi memleketimizdeki insan haklarına duyulan hassasiyeti göstermesi açısından önemlidir. Sonuç da adil olursa artık Türkiye'de hem insan hakları hem de hakimler var diyebiliriz/dedirtmeliyiz.

RESUL TOSUN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu