AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
S P O R

Alexbahçe

Bu başlığı kullanırken, İslam Çupi ağabeyimizi rahmetle anıyorum. 70'li senelerde iki-üç kez maç yorumlarında "Osmanbahçe" başlığını kullanmış, bundan hem büyük bir haz, hem de takım arkadaşlarımdan dolayı burukluk duymuştum...

Geçen sezonu iyi futbol oynamadan, iyi puanlar toplayan, ne olursa olsun neticede ŞAMPİYON olarak ligi bitiren Fenerbahçe'nin bu sezon için ufku daha genişti. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nden beklenti fazla, hedef en az yarı finaldi. Takıma ve özellikle orta sahaya bir lider, bir BEYİN gerekiyordu. Bu da Alex ile çözümlendi.

Alex'le beraber yeni transferler Serkan ve Murat, Aurelio, Kemal ve Selçuk'la Sarı-Lacivertlilerin, geçen seneki en büyük sıkıntıları olan "kumanda odası"nı "kokpit"ini çok daha verimli hale getirecekti.

Daum, defansta Ümit'i sola monte ederek bir zaafı gidermiş, sağ tarafta da Önder'den beklentisi fazla idi.

Rize'de beraberlikle başlayan lig serüveninde Fener, 9 hafta galip geliyor, yine iyi futbol oynamadan Alex, Nobre, Hoojdong ve Aurelio'nun süper oyunları ve kişisel başarıları ile 3'er puanları hanesine yazdırıyordu. 11. hafta Daum, Beşiktaş'a 3 puan hediye ediyor, arkasından zar zor kazanılan Ankaraspor maçı. Kritik Trabzonspor maçı, Fenerbahçe ve Daum için yeni bir başlangıç oluyor. 3.5 haftadır düşük bir performans sergileyen Hoojdong'un hastalığı Daum'u kalabalık bir orta saha ile oynatmaya mecbur bırakıyor. Rakibe bol pres, alan savunması, akıllı ayağa paslar ve Alex, Trabzon'dan 3 puanı İstanbul'a taşıyor. Devamındaki Diyarbakır, Ankaragücü ve Manchester United maçları takımı, sambacıları, seyirciyi coşturuyor, farklı skorlar, "işte Fener bu" dedirtiyor. 3 gün sonra ise medyanın fazla şişirdiği balon Ali Sami Yen'de patlıyor. Ligin ilk yarısı Rüştü, Selçuk ve yine AIex'in döktürdüğü Konyaspor maçı ile sonlanıyor.

Şampiyonlar ligine gelince, hakikaten zor bir grupta yer aldı Fener. Kadıköy'deki Lyon maçı rüyanın sonu oldu. Bu ve bundan bir önceki Manchester maçlarında Daum, "yenemiyorsan, yenilme" düşüncesinde olsaydı Fenerbahçe bir üst tura devam edebilirdi. Ancak O'nun felsefesi "yenemiyorsan yenil" oldu.

Şimdi önümüze bakalım. Süper Lig'de 2. yarı, üç derbi maçı ile beraber 9 maçını Rüştü Saraçoğlu'nda, 8 maçı da deplasmanda oynayacak Fener. Dışarıda zorlu Malatya ve Denizlispor maçları var. Ayrıca düşme hattındaki takımlar da yabana atılmamalı. Ancak Fenerbahçe'nin son haftalardaki formu ve futbol bahçelerinin her metrekaresini parselleyen, her hafta görsel futbola güzellikler katan Alex ve arkadaşları ipi göğüslerler. Bu takım ligle beraber, bir iki rötuşla UEFA'da ve Türkiye Kupası'nda finali oynar. Yeter ki Daum istesin...

Sonuçta, ilk yarı karnesinde tüm oyuncular hal ve gidişten iyi not aldılar. Ayrıca Alex, Nobre, Aurelio ve Ümit'e TAKTİR, Serkan, Rüştü, Tuncay'a TEŞEKKÜR, diğerlerine de PEKİYİ. Yalnız bu takımı, bu ortamı yaratan Aziz başkanı ve arkadaşlarını da unutmayalım.

Ve de centilmen, süper 12. adamları da...


28 Aralık 2004
Salı
 
OSMAN ARPACIOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED