AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Toplumsal mutabakat

Yazının başlığı başörtüsünden bahsedeceğimi haykırıyor değil mi? Başörtüsü/türban sorununun çözümünde kullanılan toplumsal mutabakat deyimi, iktidarın iyi niyetle telaffuz ettiği, muhalif çevrelerin ise diline doladığı bir deyim oldu.

Hükümet kangrene dönüşen başörtüsü/türban sorununu bir gerilim vesilesi kılmamak için, başörtüsü karşıtlarının taşıdığı evham ve korkunun yersiz olduğunu görebilmelerine imkan sağlamak ve başörtüsüne alerji duyanların bunun bir insan hakkı olduğunu anlayacakları bir zemin oluşturmak için zamana ihtiyaç duyulduğunu, bu nedenle de gündemde tutularak tartışılması yerine son derece iyi niyetli bir yaklaşımla gündemden çıkarılması gerektiğini söyledi/söylüyor.

Hükümet bu politikasıyla bu sorunu görmezden gelmek gibi bir aymazlık içinde olmadığını, aksine sorunun çözülmesi için zamana ihtiyaç duyulduğunu anlatmaya çalıştı.

Ancak burada şunun altını hemen çizmek gerekir ki, başörtüsü/türban karşıtları iki ayrı grup halinde tezahür ediyorlar. Birinci grup başörtüsü üzerinden siyaset yaparak onunla mücadeleyi bir çeşit rant kapısı haline getirmek isteyen militan gruptur. Bunların iyi niyetli olduklarını söylemek mümkün değildir. Hükümetin sorunu gündemden çıkarmaya çalıştığı ve "gündemimizde yok" diyecek kadar toplumu endişeye sevk edecek tarzdaki siyasetine rağmen özellikle gündeme getirip hükümeti yıpratmaya çalışan grup işte bu gruptur.

İkinci grup ise militan olmayıp başörtüsü/türban meselesinde hakikaten birtakım evham ve korkuya sahip olan ve korkuları giderildiğinde başörtüsü/türbanı sorun olarak görmeyecek olan gruptur. Tabii bu grup sürekli birinci grubun ajitasyonlarına maruz kaldığı için sorunun zamana yayılması politikası beklenen meyveyi bir türlü veremiyor. Aslında toplumsal mutabakat bu ikinci grupla varılacak mutabakattır. Bir nevi uzlaşmadır.

Ben aslında başörtüsünün bir insan hakkı olduğuna ve insan hakları konusunda uzlaşma yapılamayacağına, hakkın sahibine verilmesi/tanınması gereğine inanıyorum. Ancak Erzurum'da yaşanan olaydan sonra hemen her kesimin üzerinde mutabakat sağladığı, Büyükanıt paşanın, "eşarba kimse bir şey demez" mealindeki sözüyle, eşarp ile türbanı ya da başörtüsü ile türbanı birbirinden ayırt eden ve eşarp gibi bağlanırsa sorun olmayacağı gibi bir çözüm noktası belirdi. Hatta 28 Şubat sürecinde bir orduevine düğüne giden hanım içeriye alınmayınca orada bulunan güler yüzlü bir paşanın gelip eliyle hanımın iğneyle tutuşturulmuş başörtüsünden iğneyi çıkartıp çenesinin altından düğüm yaparak, "işte böyle olursa sorun yok" mealinde bir söz ile hanımın orduevine alınmasına izin verdiğini çok iyi hatırlıyorum. Hatta biz Yörünge dergisinde bunu haber de yapmıştık. Son olarak 20 Haziran 2005 Pazartesi günü Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin Hemşirelik Yüksekokulu Mezuniyet Töreni'nde başörtülü başörtüsüz ayrımı yapılmayarak güzel bir mutabakat örneği sergilendi.

İşte bence bu bir toplumsal/kurumsal mutabakattır. Buradan şu sonucu çıkarmamız gerekiyor. Şehirde yaşamanın getirdiği değişik tarzlardaki başörtüsü bağlama çeşidini türban olarak adlandıran ve bunun bir siyasi simge olduğuna samimi olarak inanan bir grup var. Yukarıda bahsettiğim ikinci grup. Aslında onların türban adını verdikleri bizim başörtüsü olarak bildiğimiz bu modern tarzdaki başörtüsünü bu grup siyasi bir simge olarak görüyor. Bana göre bu değerlendirme doğru değil ama bu grupta böyle bir algılayış var. Bu algılayış ve görüş sebebiyle de başörtüsü sorun oluyor.

İşte bu noktada bu görüş ve algılayışı ortadan kaldırmak için bence başörtülüler başörtülerini çene altından bağlayarak geleneksel başörtüsü görüntüsü vererek bir uzlaşma zemini oluşturabilirler. Çünkü başörtülülerin derdi bir siyasi simge taşımak değil, Anayasa teminatı altında olan bir inancı, tesettür inancını ifa etmekten ibarettir. Bunu iğneyle değil çene altından düğümleyerek geleneksel biçimde de bağlarlar. Bu onlar için sorun olmayacaktır olmamıştır da. Çünkü "geleneksel başörtüsüne kimse bir şey demez" döneminde, başörtülü kızlarımız eşarp halinde bağlamışlar, hatta köylü hanımların geleneksel olarak kullandığı yazmalarla başlarını bağlayıp okula gelmişler ama orada "Eşarba kimse bir şey demez" anlayışı yerine militan grup anlayışıyla karşılaşmışlar ve çocuklar okullara alınmamışlar mağdur edilmişlerdir. Başka bir ifadeyle başörtülüler toplumsal mutabakat bağlamında siyasi simge ile başörtüsünü birbirinden ayırma talebine olumlu cevap vermelerine rağmen başörtüsü karşıtlığı ile siyaset yapan militan grup anlayışının engeline takılmışlardır. Bir başka ifade ile söyleyecek olursak, militan anlayış "eşarba kimse bir şey demez" anlayışını bastırmış dolayısıyla toplumsal mutabakatı baltalamışlardır.

Ancak Erzurum olayından sonra mutabakat anlayışı yavaş yavaş üstün gelmeye ve öne çıkmaya başlamıştır. İşte mutabakat anlayışının öne çıktığı bu zeminde militan kesimin anlayacağı kurumsal düzenlemeler geciktirilmeden yapılmalı ve bu sorun tarihe gömülmelidir.

Evet hükümetin toplumsal mutabakat siyaseti makul ve yerinde bir siyaset tarzıdır. Ancak bu siyasetin bu güne kadar militan grubun ajitasyonlarıyla hep önü kesilmiştir. Son iki haftadır öne çıkan mutabakat anlayışını da bu militan grubun sinsi emellerine kurban vermeden değerlendirmek gerekir. Militanların ellerindeki malzemeleri bir an önce almak gerekir.

Nasıl mı? Bu gruptakilerin hemen hemen tamamı toplum denetimine kapalı kurumlarda temerküz etmiş durumdalar. Bu kurumlar toplum denetimine açıldığında sorun kendiliğinden çözülecektir.

Anayasamızda ve yasalarda başörtüsünü yasaklayan bir müeyyide yoktur. Bu nedenle başörtüsü konusunda TBMM'nin bir düzenleme yapmasına ihtiyaç yoktur. TBMM'nin yapması gereken düzenleme, toplum denetimine kapalı kurumları tıpkı Batı'da olduğu gibi toplum denetimine açacak anayasal düzenlemelerdir.

Sorumsuz yetkilileri sorumlu yetkili kıldığımız gün sorun çözülmüş olacaktır. Koca memleket bir küçük grubun bir metrelik beze takıntısı sebebiyle neler kaybetmedi bugüne kadar?


22 Haziran 2005
Çarşamba
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED