AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
D-8: Bir medeniyet projesi

Türkiye'nin en yakıcı, en trajik sorunu, bu toplumun ruh-köküne, kültür, tarih ve medeniyet birikimine, bu birikimi hem üreten, hem de bu birikimin ürünü olan muhkem, kuşatıcı ve yaratıcı anlam haritalarına yürekten bağlı, ülkesinin kaynaklarını kurda kuşa yem etmek yerine ülkesi için her tür fedakârlığı göze alabilecek, dünyaya bu ülke ve bu toplum adına esaslı şeyler söyleyebilecek, kompleksiz, çaplı, ufuk ve vizyon sahibi entelijansiyasının (=ilmiye, kalemiye ve seyfiye'sinin) olmamasıdır.

Bu ülkenin entelijansiyası, Batılılaşamadığının da, Batılıların karikatürü ve palyaçosu olduğunun da farkında değil, ne yazık ki. Farkında değil; çünkü bu toplumun tarih yapmasında kilit rol oynayan, dünya-tarihsel bir atılım ve açılıma imza atmasına imkân tanıyan derin kültür, tarih ve medeniyet birikimi ve tecrübesinin insanlık tarihi açısından ne denli hayâtî bir önemi haiz olduğuna dair yaratıcı, heyecan ve ruh verici şuuru yokolmuş; bu şuuru verecek şiarlarla irtibatları handiyse sıfırlanmış durumda.

Entelijansiyası, zihinsel olarak sömürgeleştirilen ve teslim alınan bir ülkenin, dünyaya esaslı şeyler verebilmesi imkânsızdır. Böyle bir entelijansiya, özne (üreten, asalet ve şahsiyet sahibi) olma özelliklerini yitirmiş demektir. Bu yüzden, tarih ve zaman dışında yaşadığının, tarihe ve zamana müdahale edebilecek özgüvenden yoksun olduğunun farkında değildir.

Zihni sömürgeleştirilen bir entelijansiya, sadece sömürgecilerin işine yarayacak, onların misyoneri gibi çalışacaktır. İstediği kadar bu ülkenin âlî menfaatlerini düşündüğünü söylesin, böylesi bir figür, sadece figüranlık rolleri oynayacak; figüranlık rollerinin bile elinden alındığını hissettiği zaman da ciyak-viyak bağırmaya başlayacak ve hıncını bu toplumdan almakta bir sakınca görmeyecektir.

Figürana dönüşen böylesi bir figürün, ülkesi ve toplumunun çıkarlarının neler olduğunu görebilmesi zordur: Topluma, toplumun temel dinamiklerine, duyarlıklarına ve şiarlarına yabancılaşan böylesi bir figürün görme yetileri sakatlandığı için yapıp ettiği şeyler, sonuçta bu toplumun altını oyacak ve yabancıların işine yarayacaktır.

Örneğin, Türkiye'nin Batı yörüngesinden çıkmaması gerektiğini söyleyen bu figürün bu ülkenin lehine olabilecek büyük adımlar atabilmesi imkânsızdır. Batılıların Türkiye'nin laiklikten aslâ vazgeçmemesi gerektiğini Türkiye'yi düşündükleri için değil, Türkiye'yi bitirme kaygısı ile hareket ettikleri için söylediklerini anlayabilmesi, algılayabilmesi imkânsızdır. Dünyanın bir yüzyıl içinde büyük savaşların, kaosların, felaketlerin, katliamların yaşandığı bir cehennem arenasına çevrilmesinin tek sorumlusunun Batılılar olduğunu, bütün bu olup bitenlerin Batı sivilizasyonunun büyük bir bunalım yaşadığını gösterdiğini, kendi yaşadığı bunalımı aşamadığı için tüm dünyayı cehenneme çevirdiğini görebilmesi imkânsızdır.

Türkiye'nin yeniden güçlü ve büyük bir ülke olmasının yolunun, dün olduğu gibi yarın da tarih yapmamızı mümkün kılabilecek kültür ve medeniyet dinamiklerimizi gönülden benimsemek ve hayata geçirmekten geçtiğini kavrayabilmesi imkânsızdır. Mevcut dünya düzeninin, kısa vadede 50 yıl önce, uzun vadede de 1648'den itibaren kurulduğu ve aslâ kıyamete kadar sürmeyecek büyük bir kriz yaşadığı, dolayısıyla mutlaka değiştirilmesi gerektiği gerçeğini kavrayabilmesi imkânsızdır.

Üç asır önce ABD diye bir ülke yoktu. Bir asır önce, Avrupa dünyanın hâkimi idi; ama artık Avrupa, büyük paylaşım savaşlarından sonra harâbü türab oldu ve bugün başının çaresine nasıl bakabileceğini bilmiyor bile.

Aynı şey, yarın ABD'nin de başına gelecek. ABD de, tıpkı eski Roma ve Avrupa gibi, tarihî yürüyüşünü durduracak, hegemonyasını bir anda allak bullak edecek büyük yanlışlıklara, yanlış işlere, haksızlıklara, işgallere, sömürü biçimlerine imza atmaktan başka bir şey yapamıyor.

Şu ân dünya, tarihî bir dönüşümün eşiğinde. Tarihin yeniden yapılmakta olduğu kaotik bir zaman diliminin eşiğinden geçiyoruz. Yapısal antropolojinin kurucu babası Claude Levi-Strauss'un dikkat çektiği gibi "kültürel çeşitliliği yok eden ve dünyayı tektip bir kültürün mekânı hâline getirerek yaşanılamaz bir arenaya çeviren" Batı sivilizasyonunun bu saldırgan ve sarsak koşusuna "dur" denilmesi gereken bir zaman aralığında yaşıyoruz.

Japonya, Çin, Hindistan, Rusya ve Latin Amerika ülkeleri kapitalist sistem tarafından yutuldu ve uyutuldu. İnsanlık adına büyük atılımlara ve açılımlara imza atabilecek ruhları, mecalleri ve heyecanları kalmadı bu ülkelerin.

Dünyanın yeni bir soluğa, dünyaya adaleti, hakkaniyeti, dayanışmayı, kardeşliği armağan edecek güçlü bir atılıma ve açılıma ihtiyacı var. Bu açılım ve atılımın en güçlü ve köklü adresi, İslâmî dinamizmini ve heyecanını her şeye rağmen yeniden hayata geçirme emareleri gösteren İslâm dünyasıdır.

Bugün İslâm dünyasının hâlinin perişan olduğu doğru. Ama İslâm'ın temel kaynaklarıyla yeniden yaratıcı şekillerde ilişki kurabilecek irade ve şevke sahip bir İslâm dünyası ile karşı karşıya olduğumuz da bir gerçek.

İşte D-8 projesi, bunun en somut örneğidir. Bugün D-8, işlevsizleştirilmiş gibi görünüyor ama İslâm dünyasındaki tüm yanıltıcı propaganda ve beyin yıkama mekanizmalarının nasıl boşa çıkarıldığını kanıtlayan, "İslâm dünyasının bir araya gelmesi imkânsızdır" iddiasının nasıl da büyük bir yalan olduğunu gözler önüne seren bir irade ve gayretle İslâm dünyasının hem ekonomik, hem siyasi, hem teknolojik, hem stratejik bakımlardan kreması sayılabilecek 8 büyük ülkenin bir araya getirilmesi artık başarılmıştır.

Türkiye, bu projeye sahip çıkmalıdır. Bu projenin sadece ekonomik ayağının işletilmesi, hem İslâm dünyasının gerçek ekonomik bağımsızlığına kavuşabilmesi, hem de barbar küresel sistemin çatırdaması için yeterlidir.

D-8, tüm zorluklarına, sorunlarına ve acılarına rağmen İslâm dünyasının medeniyet sıçraması gerçekleştirmesi sürecinin ilk adımlarından biridir. Bu proje, sadece İslâm dünyasının değil, aynı zamanda dünyanın da en temel sorunlarını hâl yoluna koyacak, dünyada sulhün, selametin, adaletin, hakkaniyetin ve barışın hâkim kılınmasını sağlayacak, medeniyet yolculuğuna döşenen muhkem bir işaret taşıdır. Entelijansiyamıza duyurulur...


22 Haziran 2005
Çarşamba
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED